İş Kazası meydana geldiğinde ya da işyerinde oluşan bir hastalığın meslek hastalığı olduğu tespit edildiğinde, işçi tarafından işverene karşı açılacak maddi tazminat talepli davada, aşağıdaki veriler belirlenerek, belirlenen verileri doğrultusunda maddi tazminat hesaplaması yapılmaktadır.

Kusur Durumu

Kurum tarafından hazırlanan iş kazası inceleme raporları, hazırlık aşamasında tutulan tutanaklar ve ifadeler (uygulamada hazırlık aşamasında alınan ifade ve tutanaklar kilit roldedir.) dosyada dinlenen tanıklar, işverenin aldığı güvenlik önlemleri neticesinde, dava dosyasında alınan kusur raporu ile tarafların kusur oranları belirlenebilmektedir.

İş Göremezlik (Maluliyet) Oranı

Kurum tarafından yapılan soruşturma sonrasında, işçinin maluliyet oranı belirlenmektedir. Maluliyet oranının %10’dan fazla olması durumunda, kurum tarafından işçiye gelir bağlanmaktadır. Maluliyet oranının düşük gelmesi durumunda, idari başvuru olarak, Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kuruluna (SSYSK) itiraz edilebilmektedir.

Bu başvuru sonucunda, maluliyet oranın değişmemesi halinde, dava aşamasında maluliyet oranına itiraz edilebilmektedir. İtiraz ile dava dosyası, maluliyet oranının tespiti için Adli Tip İhtisas Dairesi‘ne (3. Daire) gönderilmektedir. Burada belirlenen maluliyet oranı ile SSYSK arasında fark olması halinde ise, dosya kesin maluliyet oranı için Adli Tıp Genel Kuruluna gönderilmektedir ve maluliyet oranı belirlenmektedir.

Kazanç

İş kazasından dolayı tazminat hesaplamalarından en önemli konulardan biri de davacının kazancıdır. Burada, davacının gerçek çıplak kazancının tespit edilmesi gerekmektedir. Bu hususta, dava dilekçesinde, davacının gerçek kazancının ayrıntılı bir şekilde açıklanması
gerekmektedir.

Ücretin ekleri, çıplak ücret, ikramiye, komisyon, kardan pay alma, sosyal yardımlar (yemek yardımı, yol yardımı, yakacak yardımı, giyim yardımı vb.), yüzde yöntemine göre ücret ve bahşişler olarak kabul edilmektedir.

Burada dikkat edilmesi gereken nokta, fazla çalışma, genel tatil çalışması karşılığı ödenen ücretlerin, kural olarak devamlılık arz etmemesi sebebiyle, tazminata esas ücrete dahil edilememesidir. Bununla beraber, son dönemdeki Yargıtay kararlarına göre, her ay fazla çalışma yaparak düzenli olarak fazla çalışma ücretine hak kazanan işçinin, 1 yıllık fazla çalışma kazancının aylık ortalamasının
çıplak ücrete eklenmesi gerekmektedir.

Yine bazı ücret bordrolarında, muhasebe hilesi veya işçinin gerçek ücretini gizlemek için, esas ücretin yanında her ay aynı oranda fazla çalışma ücreti de tahakkuk ettirilebilmektedir. Bu durumda, fazla çalışma ücretinin de esas ücrete dahil edilmesi talep edilebilmektedir.

Netice olarak, dava dilekçesinde, davacının ücretinin çok net bir şekilde anlatılması, taleplerin açıklanması gerekmektedir.

Yargılama sırasında, işçinin ücretinin tespitinde taleple bağlı kalınacağından, örneğin çıplak ücretin içine yemek, yol vb. yardımların bulunduğunun belirtilmemesi durumunda, bilirkişi tarafından, işçiye yemek ve yol yardımı yapıldığı kanaatine ulaşılsa dahi, hesaplamalarda taleple bağlılık ilkesi gereği, bu yardımlar esas ücrete katılamamaktadır.

Aynı zamanda, 01.01.2008 tarihinden itibaren iş hayatına giren asgari geçim indirimi de esas ücrete dahil kazançlardan sayılacaktır.

Bu şekilde belirlenen işçinin kaza tarihindeki net kazancı, o dönemdeki asgari ücrete oranlanarak, işçinin ücretinin asgari ücrete oranı tespit edilmektedir. Bu tespit edilen oran, işçinin aktif devre döneminin hesaplanmasında ana etken olmaktadır.

İşçinin ücretinin tespitinde, ücret konusunda ihtilaf bulunması halinde, emsal ücret araştırması yapılması gerekmektedir. Bu talebin de yine davacı tarafından, delil listesinde talep edilmesi gerekmektedir.

Kural olarak, işçinin ücreti her türlü delille ispatlanabilmektedir. Bununla beraber, işveren tarafından imzalı ücret bordrosu sunulması halinde, ücretin tespitinde yazılı  delillere bakılmaktadır. Uygulamada en sık kullanılan yazılı deliller, banka ödemeleri, ödeme makbuzları ve emsal ücret araştırmalarıdır.

İşçinin Yaşı

İşçinin yaşı, doğum tarihinden kaza tarihine kadar olan süre hesaplanarak tespit edilmektedir. Süre hesaplandığında, 6 aydan az süreler geriye, 6 aydan fazla süreler ileriye yuvarlanmaktadır. Bu şekilde bulunan işçinin yaşının, 1931 işaretli PMF Yaşam Tablosundan (Fransız Population Masculine Et-Feminine Yaşam Tablosu) karşılığı bulunmaktadır. Bu tabloda bulunan rakam, işçinin bakiye ömrünü göstermektedir. Tabloda, 0,50’den düşük rakamlar geriye, yüksek rakamlar ileriye yuvarlanmaktadır. Yargıtay, işçinin yaşı belirlendikten sonra, kararlı içtihatlarında, işçinin 60 yaşına kadar çalışacağını, 60 yaşından sonra pasif emeklilik dönemini yaşayacağını kabul etmektedir. Bunun istisnası, işçinin 60 yaşından sonra iş kazası geçirmesi, 60 yaşından sonra çalışmaya devam ettiğinin iddia edilmesi ve ispatlanmasıdır. Bu durumda, işçinin fiilen çalıştığı dönemler için 60 yaşından sonra aktif devre hesabı yapılabilmektedir.

Rücu edilebilir SGK Geliri

Maluliyet oranının %10’dan fazla olması halinde, işçiye SGK tarafından gelir bağlanmaktadır. Aynı zamanda, işçinin hastanede veya evde tedavi gördüğü, iş göremez durumda olduğu zamanlar için geçişi iş göremezlik ödemesi yapılmaktadır. Bu ödemelerin toplamının, işverenin kusuru oranında işveren olan davalıdan tahsil edilecek olması sebebiyle, yine bu davada, işçinin kusuru oranında belirlenen gelir toplamı, toplam maddi zarardan mahsup edilecektir.

İş kazasından dolayı açılan maddi tazminat istemli davanın ana teması, işçinin kurum tarafından karşılanmayan zararlarının işverenden tahsilidir.

Bilinen Aktif Dönem Zararı

İşçinin, 60 yaşına gelene kadar, asgari ücretin belirli olduğu döneme kadar hesaplanan maddi zararı, bilinen aktif dönem zararı olarak adlandırılmaktadır. Bu dönem içerisinde, işçinin iş göremez durumda olduğu bir dönem olması halinde, bunun ayrıca hesaplanması gerekmektedir.

Bilinmeyen Aktif Dönem Zararı

İşçinin 60 yaşına kadar çalışacağı varsayıldığında, bilinen aktif dönem bittikten sonraki dönem zararı bilinmeyen aktif dönem zararı olarak adlandırılmaktadır. Bunun anlamı, işçinin 60 yaşına kadar çalışacağı, fakat ücretinin ne olacağının bilinmemesinden kaynaklanmaktadır. Çünkü bu dönemde asgari ücret henüz belirlenmemiştir. Bu durumda, Yargıtay’ın katı uygulaması olarak, davacının yıllık ücret artış oranı Kn formülü ile %10 arttırılacaktır. Davacı gelecek yıllara ait hesaplanan kazançları ait olduğu yıldan önce alacağı için, 1/Kn formülüne göre %10 iskonto yapılmak suretiyle, davacının bilinen dönemi dışındaki 60 yaşına kadar bilinmeyen aktif dönem zararı hesaplaması yapılacaktır. Bu dönemin ücreti, işçinin ücretinin asgari ücrete oranı ile hesaplama yapılan dönem asgari ücretin çarpılması ile bulunan ücretin, yıllık bazda 12 ay ile çarpılması ile bulunmaktadır. %10 arttırma ve %10 iskonto, kural olarak yıllık ücrette hiçbir değişiklik yapmamakla birlikte, Yargıtay, bilirkişi raporlarında mutlaka bu artırım ve iskontoyu gösteren tabloyu görmek istemektedir.

Bilinmeyen Pasif Dönem Zararı

Yargıtay, işçinin bilinmeyen pasif dönem (emeklilik dönemi) zararının, son asgari ücret üzerinden hesaplanmasını kabul etmektedir. Bu durumda, işçinin yıllık kazancı, son net asgari ücretin 12 ay ile çarpılması yoluyla bulunmaktadır. Burada da, artırım ve iskonto yapılmalı, bu dönem zararı bulunmalıdır.