YARGITAY 15.HUKUK DAİRESİ

Tarih: 12.03.2018 Esas: 2016/6073 Karar: 2018/867

Apartman Yönetiminin Tüzel Kişiliği Yok İse De; Yönetici Yasadan Ve Yönetim Plânından Kaynaklanan Yetkisine Dayanarak Üçüncü Kişilerle Borç Ve Alacak İlişkisi Doğuracak Sözleşmeler Yapabilir.

Özet:

Davacı … yönetimi, davalı yüklenicidir. Apartman yönetiminin tüzel kişiliği yok ise de; yönetici yasadan ve yönetim plânından kaynaklanan yetkisine dayanarak üçüncü kişilerle borç ve alacak ilişkisi doğuracak sözleşmeler yapabilir. Taşınmaz malın yönetiminin gerektirdiği giderleri yapmak ve buna yönelik sözleşme imzalamak 634 sayılı Yasa’nın 35. maddesi hükmü kapsamındaki yönetici görevlerindendir. Davacının yanlar arasında kurulduğunu ileri sürdüğü akdî ilişki, BK’nın 355. maddesi hükmü gereğince, bir “Eser” sözleşmesi niteliğindedir. Kural olarak ve HMK’nın 200 ve izleyen maddeleri hükümleri uyarınca yanlar arasındaki akdî ilişkinin kurulmuş olduğunu davacı yasal ve yazılı delillerle kanıtlamakla ödevlidir. HMK’nın 201. maddesi hükmü uyarınca karşı tarafın açık onayı bulunmadıkça ve aynı Kanun’un 202. maddesi gereğince “yazılı delil başlangıcı” niteliğinde bir belgeye dayanılmış olmadıkça akdî ilişkinin kurulmuş olduğunu tanık delili ile kanıtlayamaz.

Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan eksik ve ayıplı işler bedelinin tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davalı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmiştir.

Davacı vekili müvekkilinin temsilcisi bulunduğu … ilçesinde bulunan … … Mevkiii, 939 ada 27 parseldeki binanın, özellikleri sözleşmede yazılı şekilde davalı tarafından inşa edilip daire maliklerine satılarak teslim edildiğini, kat maliklerinin halen dairelerde ikâmet etmekte olduklarını, binanın dış cephesinde çıplak gözle anlaşılamayan zaman içinde ortaya çıkan ayıplar bozulmalar meydana geldiğini, sözleşmeye aykırı bu gizli ayıplı imalâtların teknik raporla saptandığını belirterek, söz konusu ayıpların yüklenici tarafından giderilmesi veya şimdilik 1.000,00 TL ayıp giderim bedelinin yükleniciden tahsili için belirsiz alacak davası açmıştır.

Davalı vekili, cevap dilekçesinde ve aşamalarda akdî ilişkiyi inkâr ederek taraflar arasında imzalanmış bir sözleşme bulunmadığını, 634 sayılı KMK uyarınca apartman yönetiminin bu davayı açmaya yetkili olmadığını, sözleşmeye uygun ayıpsız imâl edilerek, kat mülkiyeti kurulan binada her kat maliki ile ayrı ayrı satım sözleşmesi yapıldığından her bir malikin ayrı dava açması gerektiğini savunarak husumet itirazında bulunmuştur.

Mahkemece, aktif husumet ehliyetinin bulunduğu, davalının yaptığı imalâtların gizli ayıplı olduğu benimsenerek, bilirkişi tarafından 2014 yılı birim fiyatları üzerinden saptanan 31.582,88 TL ayıp giderim bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

Davacı … yönetimi, davalı yüklenicidir. Apartman yönetiminin tüzel kişiliği yok ise de; yönetici yasadan ve yönetim plânından kaynaklanan yetkisine dayanarak üçüncü kişilerle borç ve alacak ilişkisi doğuracak sözleşmeler yapabilir. Taşınmaz malın yönetiminin gerektirdiği giderleri yapmak ve buna yönelik sözleşme imzalamak 634 sayılı Yasa’nın 35. maddesi hükmü kapsamındaki yönetici görevlerindendir.

Davacının yanlar arasında kurulduğunu ileri sürdüğü akdî ilişki, BK’nın 355. maddesi hükmü gereğince, bir “Eser” sözleşmesi niteliğindedir. Kural olarak ve HMK’nın 200 ve
izleyen maddeleri hükümleri uyarınca yanlar arasındaki akdî ilişkinin kurulmuş olduğunu davacı yasal ve yazılı delillerle kanıtlamakla ödevlidir. HMK’nın 201. maddesi hükmü uyarınca karşı tarafın açık onayı bulunmadıkça ve aynı Kanun’un 202. maddesi gereğince “yazılı delil başlangıcı” niteliğinde bir belgeye dayanılmış olmadıkça akdî ilişkinin kurulmuş olduğunu tanık delili ile kanıtlayamaz. Somut olayda da davacı, davalı yüklenici ile eser sözleşmesi yapıldığını yasal delillerle kanıtlayamadığından, kat mülkiyeti kurularak, kat malikleriyle ayrı ayrı satım sözleşmeleri yapılan taşınmazda, artık davaya konu istemin doğrudan hak sahibi tarafından ileri sürülmesi gerekir. Davanın aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, kısmen kabulü doğru olmamış, kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 12.03.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.