YARGITAY 23. HUKUK DAİRESİ

Tarih: 30.06.2016 Esas: 2015 / 1171 Karar: 2016 / 4076

Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesi Tek Taraflı Fesih Bildirimi ile Sona Erdirilemez.

Özet:

Davacı yüklenici, davalılar ile arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesi imzalandığını, davalı arsa sahiplerinin arsayı boş ve temiz olarak teslim etmediklerini, hisselerini muvazaalı olarak 3. kişilere devrettiklerini ve sözleşmeyi de feshettiklerini iddia ederek tazminat talebinde bulunmuştur. Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmeleri tek taraflı fesih bildirimi ile sona erdirilemez. Bu nedenle yapılan fesih bildirimi hukuki sonuç doğurmaz. Davacı yüklenici, tapunun 3. kişiye devri nedeniyle sözleşmenin ifasının kusurlu imkânsızlık nedeniyle sona erdiğini iddia ederek tazminat talep etmiştir. Dava dışı 3. kişilere hisse devri yapılması sebebiyle davalıların kusurlu oldukları ortadadır. Bu durumda, davacı yüklenici yaptığı masraflarını ve kâr kayıplarını isteyebilir. 

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

K A R A R

Davacı vekili, davalılar ile arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin tapuya şerh edilmediğini, anlaşmaya göre davalı arsa sahiplerinin …. müracaat ederek arsa içinde bulunan elektrik trafosunun bir an önce kaldırılmasını sağlayacağını, arsayı boş ve temiz olarak yükleniciye teslim edeceğini, yüklenicinin de arsa üzerinde 4 blok 72 daireden oluşan bir site inşa edeceğini ve 52 dairenin yükleniciye 20 dairenin de arsa sahiplerine pay edileceğini, yüklenicinin bu çerçevede ifaya hazırlık faaliyetlerine başladığını, davalı arsa sahiplerinin arsayı boş ve temiz olarak yapımcıya teslim etmediklerini, davalıların hisselerini 02.04.2013 tarihinde muvazaalı olarak …. devrettiklerini ve mevcut sözleşmeyi de feshettiklerini, çeşitli kalemler nedeniyle toplam 600.000,00 TL fiili zarar ve 4.000.000,00 TL yoksun kalınan kâr kaybı olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 100.000,00 TL’nin yasal faizi ile davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalılar vekili, davacının sözleşme tarihi itibariyle 12 ay içerisinde inşaat ruhsatı alması ve akabinde inşaata başlaması gerekirken davacının sözleşme gereği üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmeyerek kötü niyetli bir şekilde inşaat ruhsatı alması gereken sürenin bitimine iki ay kadar kala davacılara izafe edilecek nedenlerle inşaat ruhsatını alamadığını ihtar ettiğini, davalıların sözleşmeyi feshinin haklı olduğunu, trafonun kaldırılmasına yönelik müracaat hususunda davacının yetkilendirildiğini, yine de davalıların trafonun kaldırılması konusunda başvuruda bulunduklarını, trafonun yapılacak inşaata engel teşkil etmediğini, davacının belediyeye başvurarak izin alması ve sonrasında bahçe duvarını yapması gerekirken izin almadan yasal olmayan bir şekilde duvar çektiğini, feshin haklı olduğunu, davalıların zarardan sorumlu olmasının söz konusu olamayacağını, ….. Değişik iş dosyasında yapılan tespit kararının gerçeğe uygun olmadığını, dava dışı … yapılan devrin tarafların gerçek iradesine uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre; davacı yüklenici tarafından hazırlanan ve onaylanan proje bulunmadığı gibi ruhsat başvurusunun da mevcut olmadığı, mimari proje dışında diğer projelerin hazırlanarak idareye sunulmadığı, ruhsatsız ve kaçak olarak yapılan imalatların ekonomik değerinin olmadığı, bu imalatlardan dolayı davalı arsa sahiplerinin zenginleşmesinin söz konusu olamayacağı, ayrıca, davacı yüklenicinin trafonun kaldırılması veya yerinin değiştirilmesi konusunda yetkili olması sebebiyle bu konuda yükümlülüğü arsa sahiplerine atfetmenin mümkün olmayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Taraflar arasında 17.05.2012 günlü arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin 4. maddesine göre sözleşme tarihinden itibaren 12 ay içerisinde yapı ruhsatı alınması ve yapı ruhsat tarihinden itibaren de 48 ay içerisinde yapı kullanma izin belgesi alınmak suretiyle inşaatın teslimi kararlaştırılmıştır. Sözleşmenin 9. maddesi doğrultusunda davalı arsa sahiplerince 22.05.2012 tarihli vekaletname de verilmiştir.

Yüklenici tarafından keşide edilen 15.03.2013 tarihli ihtarnamede arsa sahiplerinden bir kısım talepler de bulunulmuş, ihtarla talep edilen hususlar hakkında arsa sahipleri yükleniciye gönderdikleri 02.04.2013 tarihli ihtarname ile yüklenicinin taleplerini kabul etmemiş ve sözleşmeyi fesih ettiklerini bildirmişler, hemen devamında aynı gün taşınmazdaki hisselerini dava dışı 3. kişiye devrederek sözleşmenin ifasını imkânsız hale getirmişlerdir.

Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinin tek taraflı fesih bildirimi ile sona erdirilmesi mümkün değildir. Bu nedenle yapılan fesih bildiriminin hukuki sonuç doğurduğundan bahsedilemez. Hal böyleyken; belirtilen bu bildirimle sözleşme süresinin sona ermesine daha çok uzun bir süre varken, fesih bildirimi yapılması ve peşinden de tapuda dava dışı 3. kişiye hisse devri yapılması sebebiyle davalıların kusurlu oldukları ortadadır.

Davacı yüklenici ise, tapunun 3. kişiye devri karşısında sözleşmenin ifasının sonraki kusurlu imkânsızlık nedeniyle sona erdiğini benimseyerek eldeki davayı açmıştır. Bu durumda davacı yüklenicinin varsa yaptığı masraflarını ve kâr kayıplarını isteyebileceği açıktır. Şu hâlde işin esasına girilerek davacının bu sözleşme nedeniyle yaptığı ve talep konusu ettiği masrafları ile oluşan kâr kaybının hesaplanarak sonucuna göre hükme varılması gerekirken arsa üzerinde yapılan birtakım işlerin (duvar, toprak dolgu vb.) dahi sırf yapı ruhsatı olmadığından bahisle arsa sahiplerinin işlerine yarayıp yaramayacağı değerlendirilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuş, hükmün bozulmasını gerektirmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.