YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ
Tarih: 14.06.2016 Esas: 2016 / 14625 Karar: 2016 / 16862
Aynı Alacak İçin Birden Fazla Taşınmaza İpotek Konulmuş ise Tüm Taşınmazların Birlikte Satışının İstenmesi ve Birlikte Satış Kararı Verilmesi Zorunludur.
Özet:
Davacı, toplu rehin bulunmasına rağmen taşınmazların tamamının satışının talep edilmediğini ileri sürerek ihalenin feshi talebinde bulunmuştur. TMK’nun 873. maddesi uyarınca, aynı alacak için birden fazla taşınmaz üzerinde ipotek konulmuş ise, alacaklı bunların aynı zamanda satılmasını talep etmek zorundadır. Başka bir anlatımla, toplu ipotek durumunda, ipotek alacaklısının, alacağın gününde ödenmemesi halinde, toplu ipotek kurulmuş olan taşınmazların her birinin aynı zamanda satılmasını talep etmesi zorunludur. Açıklanan nedenlerle mahkemece, birden fazla taşınmaz hakkında takip yapılmasına karşılık, taşınmazların tamamı yerine sadece ikisinin satışının talep edilerek satış kararı alınması yasaya aykırı olduğundan ihalenin feshine karar verilmelidir.
Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki şikayetçiler tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
1- İşin niteliği bakımından temyiz tetkikatının duruşmalı olarak yapılmasına, HUMK’nun 438. ve IİK.’nun 366. maddeleri hükümleri müsait bulunmadığından bu yoldaki isteğin reddi oybirliğiyle kararlaştırıldıktan sonra işin esası incelendi:
2- Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
Şikayetçi borçlular vekilinin icra mahkemesine başvurusunda; diğer fesih nedenlerinin yanı sıra takiple toplu rehin bulunmasına rağmen taşınmazların tamamının satışının talep edilmediğini ileri sürerek 5 ve 1 parsel nolu taşınmazlara ilişkin ihalelerin feshini talep ettiği, mahkemece şikayetin reddine karar verildiği görülmektedir.
Taşınmaz rehni, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 850. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Kanunun 850. maddesine göre taşınmaz rehninin ipotek veya ipotekli borç senedi ve irat senedi şeklinde kurulabileceği, başka herhangi bir şekilde kurulamayacağı açıkça ifade edilmiştir. Bu ifadeden de anlaşılacağı üzere ipotek, taşınmaz rehninin bir türüdür ve bir borcun ödenmesinin taşınmazla teminat altına alınması hukuki ilişkisine dayanır. İpotek, taşınmaza taalluk eden haklardandır. Birden fazla taşınmazın, bir alacağın teminine tahsis edilmesi mümkündür. Bu durum toplu rehin kurulması veya rehin yükünün paylaştırılması yoluyla sağlanabilir.
Uygulama ve öğretide yer alan tanımlamaya göre, bir tek alacak için birden fazla taşınmaz üzerinde, her biri alacağın tamamına teminat (güvence) teşkil etmek üzere rehin yükü taşınmazlar arasında paylaşılmadan kurulan rehine toplu rehin (kollektif rehin-müşterek rehin, birlikte rehin-Gesaplpfand) denilmektedir (Köprülü-Sınırlı-Haklar-İstanbul 1982- 1983, 2. bası sh. 291 vd ).
Yasa metninde de açıkça ifade edildiği gibi, bu rehin türü, “üzerinde rehin kurulmak istenen taşınmazların mülkiyetinin aynı kişiye ait olması” ya da “taşınmazların ayrı kişilerin mülkiyetinde, yani taşınmazların malikleri farklı kimseler ise, bu kişilerin güvence altına alınmak istenen borçtan müteselsil olarak sorumlu bulunmaları” hallerinde kurulabilmektedir. Bu şartlar yoksa toplu rehin kurulamaz.
Toplu rehinde, tek bir alacağın tamamı, birden fazla taşınmaz ile teminata alınmış olup, birden fazla taşmmaz üzerinde kurulu rehinler arasında hukuki bağlılık vardır ve bu bağ içerisinde, alacaklının alacağını tahsil etmesi asıldır. Rehin alacaklısının teminatı ne denli fazla olursa olsun, temelde alacağını, ancak bir kere elde edebileceğinin de unutulmaması gerekir. Böylece rehinli taşınmazlardan birisinin paraya çevrilmesi halinde, rehin alacaklısı alacağını tahsil etmişse, artık diğer taşınmaz üzerindeki rehinin konusu kalmayacak ve sona erecektir. Kısacası, alacaklı, alacağının tutarını bir kez isteyebilir. Alacağı tümüyle karşılandığında, bütün taşınmazlar hakkındaki rehin hakkının sona ermesi gerekir.
4721 sayılı TMK’nun 873/3. maddesinde; “Aynı alacak için birden fazla gayrimenkul üzerinde rehin tesis edilmiş ise, alacaklı bunların aynı zamanda satılmasını talep etmeye mecburdur. Bununla beraber icra memuru ancak gerektiği kadarını satar” hükmüne yer verilmiştir. Buna göre, toplu rehin durumunda, ipotek alacaklısı, alacağı gününde ödenmemişse, açıklanan yasa hükmü gereği, üzerinde toplu (birlikte) rehin kurulmuş olan taşınmazların her birinin aynı zamanda satılmasını talep etmek zorundadır. Bu zorunluluk alacaklının, istediği taşınmazı sattırarak keyfi davranmayı önlemeye yöneliktir (T TOK. 27.11.2002. T, 12-823/1020 K.).
Somut olayda, 29.01.2013 tarihli, 1, 5 ve 30 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin ipotek resmi senetlerinin incelenmesinde; tamamının, borçlu şirketin, alacaklı bankadan doğmuş ve doğacak borçlarına ilişkin olarak üst sınır ipoteği şeklinde toplu ipotek olarak tesis edildiği görülmekle birlikte, bu durum mahkemenin ve tarafların da kabulündedir.
Ancak ipotek konusu her üç taşınmaz ile ilgili olarak ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapılmış ve alacaklı tarafından satış avansı da yatırılmak sureli ile 30.06.2014 tarihinde tüm taşınmazların satışı talep edilmiş ise de, yine alacaklının 30.03.2015 tarihli talebi ile takip konusu 30 parsel sayılı taşınmazın kıymet takdirinin henüz kesinleşmemiş olması nedeni ile satışa dahil edilmemesinin istendiği, icra müdürlüğü tarafından hazırlanan 02.06.2015 tarihli satış kararında ise 1 ve 5 parsel nolu taşınmazlar satışa çıkarılırken 30 parsel nolu taşınmazın satışa çıkarılmadığı anlaşılmaktadır.
TMK’nun 850 ve 873. maddeleri uyarınca, aynı alacaktan dolayı birden fazla taşınmaz üzerinde toplu ipotek tesis edilmiş bulunduğundan, tüm taşınmazların birlikte satışının istenmesi ve birlikte satış kararı verilmesi zorunludur.
O halde mahkemece, birden fazla taşınmaz hakkında takip yapılmasına karşılık, taşınmazların tamamı yerine sadece ikisinin satışının talep edilerek satış kararı alınması, anılan yasa hükümlerine aykırı olduğundan, ihalelerin feshine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve yazılı gerekçe ile İstemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Şikayetçilerin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366 ve HUMK’nun 428.maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.06.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.