YARGITAY 9.HUKUK DAİRESİ

Tarih: 14.03.2018 Esas: 2016/21879 Karar: 2018/5235

Belirsiz Süreli İş Sözleşmesi İhbar Öneli veya İhbar Tazminatı ile Her Zaman Feshedilebilir; Ancak Dürüstlük ve Objektif İyi Niyet Kurallarına Uyulmaması Halinde Fesih Hakkının Kötüye Kullanılması Söz Konusu Olur – Kötü Niyet Tazminatı

Özet:

Dava, işçilik alacaklarının tahsili talebine ilişkindir. Uyuşmazlık, kötü niyet tazminatı koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır. Belirsiz süreli iş sözleşmeleri ihbar öneli veya ihbar tazminatı ile her zaman feshedilebilir. Ancak dürüstlük ve objektif iyi niyet kurallarına uyulmaması halinde fesih hakkının kötüye kullanılması söz konusu olur. Fesih hakkını kötüye kullanan işveren, bildirim sürelerine ait ücretin üç katı tutarında tazminat ödemek zorundadır. Bu tazminata, uygulamada kötü niyet tazminatı denilmektedir. Kötü niyet tazminatına hak kazanma koşulları ve tazminat miktarının hesaplanması açısından, 4857 SK’da önemli değişiklikler öngörülmüştür. İş güvencesi kapsamında olan işçiler yönünden kötü niyet tazminatına hak kazanılması mümkün değildir. 1475 SK’dan farklı olarak 4857 SK’da genel anlamda fesih hakkının kötüye kullanılmasından söz edilmiştir. Dosya kapsamından, kötü niyet tazminatının unsurlarının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, kötü niyet tazminatı talebinin reddi gerekir. 

 Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, kötü niyet tazminatı ile ücret, asgari geçim indirimi, yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti, genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

YARGITAY KARARI

A) Davacı İsteminin Özeti:

Davacı vekili, müvekkilinin 10.04.2012 – 17.07.2013 tarihleri arasında, davalıya ait mağazada “mağaza sorumlusu ve satış temsilcisi” olarak çalıştığını, işyeri sahibinin oğlu tarafından küfredilmek suretiyle iş akdine son verildiğini, haftanın yedi günü saat 09.00 akşam 20.30’a kadar ve resmi tatillerde çalıştığını, yıllık izinlerini kullanmadığını ileri sürülerek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, kötü niyet tazminatı, fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti, genel tatil ücreti, yıllık izin ücreti, ücret ve asgari geçim indiriminin davalıdan tahsilini istemiştir.

B) Davalı Cevabının Özeti:

Davalı vekili, davacının, işyerini terk etmek suretiyle iş akdini kendisinin feshettiği, haftada bir gün izin kullandığını, dini bayramlarda çalışmadığını, davalı işverenin de kendisinden 9.000,00 TL alacaklı olduğunu, bu alacağın takas ve mahsubunu talep ettikleri savunarak, davanın reddini istemiştir.

C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti

Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

D) Temyiz:

Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.

E) Gerekçe:

1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2- Uyuşmazlık, taraflar arasındaki ilişkide kötü niyet tazminatının koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.

Belirsiz süreli iş sözleşmesinin taraflarca ihbar öneli tanınmak suretiyle ya da ihbar tazminatı ödenerek her zaman feshi mümkün ise de, bu hakkın da her hak gibi Medenî Kanunu’nun 2’ nci maddesi uyarınca dürüstlük ve objektif iyi niyet kurallarına uygun biçimde kullanılması gerekir. Aksi takdirde fesih hakkının kötüye kullanılmış olduğundan söz edilir.

Fesih hakkını kötüye kullanan işveren, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 17’nci maddesi uyarınca, bildirim sürelerine ait ücretin üç katı tutarında tazminat ödemek zorundadır. Bahsi geçen tazminata uygulamada kötü niyet tazminatı denilmektedir.

Kötü niyet tazminatına hak kazanma koşulları ve tazminat miktarının hesaplanması açısından, 4857 Sayılı Yasada önemli değişiklikler öngörülmüştür. Yasanın 17’nci maddesinin altıncı fıkrasının açık hükmü gereğince, iş güvencesi kapsamında olan işçiler yönünden kötü niyet tazminatına hak kazanılması mümkün değildir.

1475 Sayılı Yasada, “işçinin sendikaya üye olması, şikâyete başvurması” gibi sebepler ileri sürülerek iş sözleşmesinin sonlandırılması, kötü niyetin varlığı açısından örnekseme biçiminde sayıldığı halde, 4857 Sayılı Yasada genel anlamda fesih hakkının kötüye kullanılmasından söz edilmiştir. Maddenin gerekçesinde de belirtildiği üzere, işçinin işvereni şikâyet etmesi, aleyhine dava açması veya tanıklık yapması nedenlerine bağlı fesihlerin kötü niyete dayandığı kabul edilmelidir.

Tazminat miktarının belirlenmesi de yasa ile açıklığa kavuşturulmuş, “kötü niyet tazminatının” ihbar önellerine ait ücretin üç katı tutarında olacağı belirtilmiş ve ayrıca ihbar tazminatının da ödeneceği hüküm altına alınmıştır.

Yasanın 17’nci maddesinin son fıkrasındaki düzenleme kötü niyet tazminatını da kapsamakta olup, bu tazminatın hesabında da işçiye ücreti dışında sağlanmış para veya para ile ölçülebilir menfaatler dikkate alınmalıdır (Yargıtay 9.HD. 12.6.2008 gün 2007/21422 E, 2008/ 15336 K).

Somut uyuşmazlıkta; mahkemece, iş akdinin davalı işverenin oğlu tarafından, davacıya küfredilmek suretiyle feshedilmiş olduğunun kabulü ile fesih hakkının kötüye kullanılmış olduğu sonucuna varılmıştır. Ancak yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda davalı işveren feshinde kötü niyet tazminatının unsurları bulunmamaktadır. Bu nedenlerle kötü niyet tazminatının reddi yerine kabulüne karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.

F) Sonuç:

Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 14.03.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.