YARGITAY HUKUK GENEL KURULU

Tarih: 18.01.2017 Esas: 2016 / 2268 Karar: 2017 / 104

Feshin Geçersizliği ve İşe İade Davalarında Yargıtay Özel Dairesince Verilen Kararlar Kesin Olduğundan Bozma Kararına Karşı Direnme Yolu Kapalıdır.

Özet:

Dava, feshin geçersizliği ve işe iade talebine ilişkindir. Bu nevi davalar, seri muhakeme usulüne göre iki ay içinde sonuçlandırılır. 4857 SK’nun 20. maddesinde; “Mahkemece verilen kararın temyizi halinde, Yargıtay bir ay içinde kesin olarak karar verir” şeklinde düzenleme bulunmaktadır. Yasa koyucu, “Yargıtay’ca kesin olarak karara bağlanır” demek suretiyle, bozma kararına karşı direnme yolunu kapamış bulunmaktadır. Başka bir anlatımla, bu nevi davalarda Yargıtay özel dairesince verilen karar kesin olduğundan bozma kararına karşı direnme yolu kapalıdır.

Taraflar arasındaki “Tespit ( İşe İade)” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Giresun İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 11.09.2015 gün ve 2015/229 E. 2015/9 K. sayılı kararın incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 17.12.2015 gün ve 2015/40302 E. 2015/25645 K. sayılı ilamıyla bozulmuş, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulu’nca dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonunda gereği görüşüldü:

Dava, iş sözleşmesinin feshinin geçersizliğinin tespiti ve işe iade istemine ilişkindir.

Yerel mahkeme, feshin geçerli nedene dayanmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Hüküm, davalılar vekillerinin temyizi üzerine Özel Daire’ce yukarı da başlık bölümünde esas ve karar numarası belirtilen karar ile bozulmuş, yerel mahkemece direnme kararı verilmiştir.

Hükmü temyize davalılar vekilleri getirmektedir.

Hukuk Genel Kurulu’nda görüşmeler sırasında işin esasına geçilmeden önce, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 20/3. maddesinde yer alan “mahkemece verilen kararın temyizi halinde Yargıtay ilgili Dairesinin vereceği kararın kesin olduğu” hükmü karşısında, Yargıtay Özel Daire kararının direnmeye konu edilip edilemeyeceği, yerel mahkemece önceki hükümde direnme kararı verilip verilemeyeceği, ön sorun olarak tartışılmıştır.

Sorunun çözümü 4857 sayılı İş Kanunu’nun 20. maddesinin incelenip irdelenmesini zorunlu kılmaktadır. Şöyle ki; 4857 sayılı yeni İş Kanunu’nun 20. maddesi:

“İş sözleşmesi feshedilen işçi, fesih bildiriminde sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli bir sebep olmadığı iddiası ile fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde iş mahkemesinde dava açabilir. (…) taraflar anlaşırlarsa uyuşmazlık aynı sürede özel hakeme götürülür. Feshin geçerli bir sebebe dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi, feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Dava seri muhakeme usulüne göre iki ay içinde sonuçlandırılır. Mahkemece verilen kararın temyizi halinde, Yargıtay bir ay içinde kesin olarak karar verir. ”

Hükmünü getirmiştir.

Madde ile iş akdinin feshinin geçersizliğine ilişkin açılacak bir davanın basit yargılama usulüne göre, kısa süre içerisinde sonuçlandırılması düşüncesi, işçinin emek gelirinden olanaklar ölçüsünde çok kısa bir süre yoksun kalması ilkesinden kaynaklanmış ve bu nedenle de Yargıtay Özel Dairesi’nce verilecek kararın kesin olması amaçlanmıştır.

Benzer nitelikteki düzenlemelere; 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu 5, 15, 24, 34, 41 ve 53. maddelerinde de yer verilirken İş Hukukuna yön veren temel ilke ve düşüncelerden hareket edildiği, Hukuk Genel Kurulu’nun 13.03.1985 gün ve E:1984/9–834, K:1985/201 sayılı kararında da, benzer bir konunun ele alındığı görülmüş ve 2822 Sayılı Kanunun 15. maddesinde yer verilen “Yargıtay’ca… kesin karara bağlanır” hükmü ile yasa koyucunun, burada bozma kararına karşı direnme yolunu kapamayı amaçladığının vurgulandığına işaret edilmiştir.

Açıklanan nedenlerle, “kesin karar verme” ifadesinden, Yargıtay Özel Daire kararının kesin olduğunun amaçladığı, bu bakımdan Daire bozma kararının direnmeye konu edilemeyeceğini kabul etmek gerekir. Yasa koyucu burada açıkça, “Yargıtay’ca kesin olarak karara bağlanır” demek suretiyle, bozma kararına karşı direnme yolunu kapamış bulunmaktadır.

Nitekim aynı ilke, Hukuk Genel Kurulu’nun 20.10.2004 gün ve 2004/9-510 E.,2004/557 K.; 08.12.2004 gün ve 2004/9-654 E., 2004/664 K.; 21.09.2005 gün ve 2005/9-474 E., 2005/510 K.; 23.11.2005 gün ve 2005/9-579 E., 2005/648 K.; 12.04.2006 gün ve 2006/9-211 E., 2006/195 K.; 18.10.2006 gün ve 2006/9-621 E., 2006/673 K.; 03.12.2008 gün ve 2008/9-716 E., 2008/726 K.; 27.01.2010 gün ve 2009/9-592 E., 2010/35 K.; 24.02.2010 gün ve E: 2010/9-33, K: 2010/105; 09.12.2015 gün ve 2015/22-920 E., 2015/2898 K.; 09.12.2015 gün ve 2015/22-1856 E., 2015/2923 K. sayılı kararlarında da benimsenmiştir.

Hal böyle olunca; yerel mahkemece, Yargıtay Özel Daire bozma kararının kesin olduğu ve direnme yolunun kapalı bulunduğu gözetilerek, Özel Daire bozma ilamına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Direnme kararı belirtilen bu değişik gerekçeyle bozulmalıdır.

S O N U Ç : Davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcın yatırana geri verilmesine, 5521 sayılı İş Mahkemesi Kanunu’nun 8/son maddesi gereğince karar düzeltme yolun kapalı olmak üzere, 18.01.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.