YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ

Tarih: 12.12.2016 Esas: 2016 / 6940 Karar: 2016 / 25191

İcra Kefilinin Sorumluluğu Asıl Borçludan Bağımsız Olduğundan Asıl Borçlu Yönünden Borcun Zamanaşımına Uğraması İcra Kefiline Sirayet Etmez.

Özet:

Dava, takibin asıl borçlusu hakkında icra mahkemesince, zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılmasına karar verildiği, bu nedenle icra kefili aleyhine takibe devam edilemeyeceği iddiasına dayalı takibin iptali talebine ilişkindir. İcra kefilinin sorumluluğu, asıl borçtan bağımsız olduğundan asıl borçlu yönünden borcun zamanaşımına uğraması icra kefiline sirayet etmez. İcra kefilinin sorumluluğu, icra kefaletinden kaynaklandığından, icra kefaleti de ilam niteliğinde olduğundan 10 yıllık zamanaşımına tabidir. İcra kefili yönünden zamanaşımı süresi dolmadığından talebin reddi gerekir.

Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Alacaklı tarafından çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan takipte, takibinin kesinleşmesinden sonra … ve …’nun icra kefili oldukları, …’nun vefatı üzerine mirasçıları olan …,… ve … hakkında takibe devam edildiği, aleyhlerine takibe devam edilen mirasçıların vekil marifetiyle icra mahkemesine başvurarak, takibin asıl borçlusu hakkında icra mahkemesince, zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılmasına karar verildiğini, bu nedenle icra kefili olan muris ve halefleri aleyhine takibe devam edilemeyeceğinden takibin iptalini talep ettikleri, mahkemece istemin kabulüne karar verildiği görülmüştür.

İcra kefillerinin taahhüdü, kambiyo taahhüdü niteliğinde bulunmadığından, onlar bakımından uygulanacak zamanaşımı, kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla yapılan takipteki dayanak belge için TTK’nun ilgili hükümleri gereğince uygulanması gereken zamanaşımı süresi değildir. İcra kefilinin borcunun icra kefaletinden kaynaklandığı, icra kefaletinin ise İİK’nun 38. maddesinde belirtilen ilam niteliğinde bulunduğu tartışmasız olup bu gibi hallerde İİK’nun 39. maddesinde belirtilen 10 yıllık zamanaşımının uygulanacağı tabiidir.

Diğer taraftan asıl borçlu için zamanaşımının gerçekleşmesi nedeniyle, icra mahkemesince icranın geri bırakılmasına karar verilmesi icra kefilinin takipteki durumunu etkilemez. Bir başka deyişle, icra kefilinin sorumluluğu, asıl borçludan bağımsız olup, asıl borçlu yönünden borcun zamanaşımına uğramış olması kefile sirayet etmez.

Somut olayda,… ve …’nun 20.05.2008 tarihinde dosya borcuna icra kefili oldukları, adı geçenlere 20.05.2008 tarihinde icra emrinin tebliğ edildiği, icra kefillerinden …’nun vefatı üzerine mirasçılarına dosya borcunun ödenmesi için 14.07.2015 tarihinde muhtıra çıkartıldığı, akabinde icra takip işlemleri yapıldığı görülmektedir.

Bu durumda, asıl borçludan bağımsız olarak kefil oldukları miktar kadar takip borcundan sorumlu olan icra kefili ve halefleri yönünden İİK’nun 39. maddesinde öngörülen on yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı açıktır.

O halde, mahkemece, yukarıda açıklanana nedenlerle borçluların isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.12.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.