YARGITAY HUKUK GENEL KURULU

Tarih: 20.01.2016 Esas: 2014 / 23-350 Karar: 2016 / 24

İddianın Dayanağı Vakıaların ve Her Bir Vakıanın Hangi Delille İspat Edileceğinin Dava Dilekçesinde Gösterilmesi Gerekli Olmakla Birlikte Zorunlu Olmayıp Bu Nedene Dayalı Olarak Davanın Açılmamış Sayılmasına Karar Verilemez.

Özet:

Dava, kooperatif genel kurul kararının iptali istemine ilişkindir. Uyuşmazlık, dava dilekçesindeki eksikliklerin HMK’nın 119. maddesi çerçevesinde giderilmesinin mümkün olup olmadığı, varılacak sonuca göre anılan eksiklikler sebebiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin doğru olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Somut olayda, iddia edilen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceğinin gösterilmediği ve bu haliyle dava dilekçesinin yasada sayılan zorunlu unsurları taşımadığı gerekçe gösterilerek davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. İddianın dayanağı vakıaların ve her bir vakıanın hangi delille ispat edileceğinin dava dilekçesinde gösterilmesi gerekli olmakla birlikte zorunlu değildir.  Bu unsurların bulunmaması ya da tamamlanmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilemez.

Taraflar arasındaki “kooperatif genel kurul kararının iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kırıkkale 2. Asliye Hukuk Mahkemesince ( Ticaret Mahkemesi sıfatıyla ) davanın açılmamış sayılmasına dair verilen 19.2.2013 gün ve 2013/86 E. 2013/ 81 K. sayılı karar, davacının temyizi üzerine Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 13.5.2013 gün ve 2013/3196 E. 2013/3131 K. sayılı kararı ile; ( … Davacı, 20.1.2013 tarihli genel kurulun ve alınan kararların kanuna, ana sözleşmeye ve iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu ileri sürerek, genel kurul kararlarının ve seçimin iptali ile seçimlerin yenilenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 119/1-e ve f maddeleri gereğince dava dilekçesinde iddianın dayanağı olan bütün vakaların sıra numarası adı altında açık özetleri bulunmadığı gibi iddia edilen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceği de gösterilmediği, dava dilekçesinin yasada sayılan zorunlu unsurları taşımadığı gerekçesiyle, HMK’nın 119 /son maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Kararı, davacı temyiz etmiştir.

1- ) Mahkemece, dava dilekçesinin 6100 sayılı HMK’nın 119/1. fıkra e ve f bentlerinde sayılan zorunlu unsurları taşımadığı gerekçesiyle aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 119/2. maddesi “Birinci fıkranın ( a ), ( d ), (e), ( f ) ve ( g ) bentleri dışında kalan hususların eksik olması hâlinde, hâkim davacıya eksikliği tamamlaması için bir haftalık kesin süre verir. Bu süre içinde eksikliğin tamamlanmaması hâlinde dava açılmamış sayılır.” hükmünü içermektedir. 2. fıkrada açıkça bu bentlerin dışında kalan hususların dava dilekçesinde bulunmaması halinde nasıl bir yol izleneceğini düzenlemiştir. Sayılan bentlerin dışında kalan hususların eksikliği halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine dair bir hüküm bulunmamaktadır. Anılan hükmün yanlış yorumlanması sonucunda davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru görülmemiştir.

2- ) Bozma nedenine göre, davacının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir… ), gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Dava, kooperatif genel kurul kararının iptali istemine ilişkindir. Yerel mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık somut olayda dava dilekçesindeki eksikliklerin HMK’nın 119. maddesi çerçevesinde giderilmesinin mümkün olup olmadığı ve varılacak sonuca göre anılan eksiklikler sebebiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin doğru olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “dava dilekçesinin içeriği” başlıklı 119. maddesi:

“ ( 1 ) Dava dilekçesinde aşağıdaki hususlar bulunur:

a- ) Mahkemenin adı.

b- ) Davacı ile davalının adı, soyadı ve adresleri.

c- ) Davacının Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası.

ç ) Varsa tarafların kanuni temsilcilerinin ve davacı vekilinin adı, soyadı ve adresleri.

d- ) Davanın konusu ve malvarlığı haklarına dair davalarda, dava konusunun değeri.

e- ) Davacının iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetleri.

f- ) İddia edilen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceği.

g- ) Dayanılan hukuki sebepler.

ğ- ) Açık bir şekilde talep sonucu.

h- ) Davacının, varsa kanuni temsilcisinin veya vekilinin imzası.

( 2 ) Birinci fıkranın ( a ), ( d ), ( e ), ( f ) ve ( g ) bentleri dışında kalan hususların eksik olması hâlinde, hâkim davacıya eksikliği tamamlaması için bir haftalık kesin süre verir. Bu süre içinde eksikliğin tamamlanmaması hâlinde dava açılmamış sayılır” şeklindedir. Metinde görüldüğü gibi davacı ve davalının ad, soyad veya unvanları, davacının Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa yasal temsilcinin veya vekilin adı, talep sonucu ve davacı veya vekilinin imzası dava dilekçesinde bulunmuyorsa hâkimin davacıya vereceği kesin süre içinde bunları tamamlamasını istemesi ve bunların tamamlanmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar vermesi gerekir.

Ancak mahkemenin adı, davanın konusu veya değeri, vakıaların özetleri ve bunların ne şekilde ispatlanacağı hususları ile dayanılan hukuki sebepler dava dilekçesinde belirtilmemiş ise davacıya kesin süre verileceğine ve bunların tamamlanmaması halinde davanın açılmamış sayılacağına dair bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. Belirtilen unsurların dava dilekçesinde bulunmaması tek başına davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi yolunu açmaz. Böyle bir durumda hâkim yargılamaya başlar ve eksik unsurun niteliğine göre farklı çözüm yolları ya da sonuçlar doğar. Mesela vakıalara dair eksiklikler tamamlanamazken, hukuki sebeplerin yazılmamış olması (hâkimin hukuku kendiliğinden uygulaması ilkesi gereği) sonuca etki etmez. Dava değeri yazılmamış bile olsa hâkimin bunu re’sen saptaması, alınacak harç miktarının tespiti bakımından şarttır.

Vurgulamak gerekir ki yasadaki düzenleme, bu unsurlarda eksiklik halinde davacıya süre vermeksizin açılmamış sayılma yönünde karar oluşturulmasını değil, süre verilmeksizin ( olağan süreci içinde ) esasa girilmesini hedeflemektedir.

Somut olayda mahkemece dava dilekçesinde iddianın dayanağı olan bütün vakaların sıra numarası adı altında açık özetleri bulunmadığı, iddia edilen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceğinin gösterilmediği ve bu haliyle dava dilekçesinin yasada sayılan zorunlu unsurları taşımadığı gerekçe gösterilerek davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

Yukarıda da açıklandığı üzere bu iki unsur dava dilekçesinde bulunması gereken “zorunlu” unsurlardan olmayıp, “gerekli” unsurlardandır. Bir diğer deyişle bu unsurların bulunmaması ya da tamamlanmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilemez. Hâkim yargılamayı yapmak ve eğer tamamlanmamışsa dilekçe kapsamı ve yargılamada varacağı sonuca göre bir karar vermekle yükümlüdür ( Pekcanıtez/Atalay/Özekes: Medenî Usûl Hukuku, 14. b., Ankara 2013, s. 511-512 ). Vakıaları ve delilleri göstermeyen bir dava dilekçesi ile ispat yükü gereğinin yerine getirilmesi güçleşecek ya da mümkün olmayacaktır.

Bu bakımdan somut olayda, dava dilekçesinde bulunmadığı mahkemece kabul edilen unsurların, yani vakıaların ve delillerin eksikliği süre dahi verilmeksizin açılmamış sayılma sebepleri olmayıp; yargılamanın uygun aşamalarında tamamlanmamaları halinde talebe ve isbata yönelik sonuçlar doğuracak maddi hukuk kapsamındaki hususlardır.

Açıklanan sebeplerle Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Bu sebeple direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Davacının temyiz temyiz itirazlarının kabulüyle direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istenmesi halinde temyiz peşin harcının yatırana iadesine, 20.01.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.