YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ

Tarih: 02.06.2016 Esas: 2016 / 8154 Karar: 2016 / 9640

Kamulaştırmaya Konu Taşınmaz Üzerindeki Muhdesatın Tespiti İstenebilir.

Özet:

Davacı, dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan ev, tandır ve kilerin kendisi tarafından yaptırıldığının ve kendisine ait olduğunun tespitine karar verilmesi talebinde bulunmuştur. Tespit davası açılabilmesi için güncel hukuki yararın bulunması gerekir. Taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davası ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir. Taşınmazın kamulaştırma kapsamında kalıp kalmadığı araştırılmadan davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. 

… ile … aralarındaki muhdesatın tespiti davasının reddine dair… Asliye Hukuk Mahkemesi’nden verilen 07.12.2015 gün ve 282/555 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekil…ri sürdüğü 1147 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan ev, tandır ve kilerin vekil edeni tarafından yaptırıldığının ve vekil edenine ait olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece, davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür. Hukuki ilişki ve güncel hukuki yarar varsa tespit davası açılabilir (HMK. m. 106/2). Tespit davası sonucu alınan karar kesin hüküm etkisi doğurursa da icra takibine konu edilemez. Tespit davası ile istenen hukuki koruma eda davası ile tamamen elde edilebilecekse, o zaman davacının ayrı bir tespit davası açmakta hukuki yararı olamaz. Tespit davalarının dinlenebilmeleri için genel dava koşullarından başka tespit davalarının kendine özgü koşulları olarak nitelendirilen iki özel koşula daha ihtiyaç bulunduğu kabul edilmektedir. Biri hukuki ilişki diğeri hukuki yarar olup, bu da yakın bir tehlikenin var olmasını, tehlikenin zarar meydana getirebilecek nitelikte bulunmasını ve tespit hükmünün bu tehlikeyi ortadan kaldıracak nitelikte olmasını içerir.

26.05.2004 gün ve 5177 Sayılı Kanun’un 35. maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 19. maddesine eklenen ek fıkra hükmünde “Başkası adına tapulu, sahipsiz ve/veya zilyedi tarafından iktisap edilmemiş yerin kamulaştırmasında binaların asgarî levazım bedeli, ağaçların ise 11. madde çerçevesinde takdir olunan bedeli zilyedine ödenir” denilmektedir. Bu hükümle başkası adına tapulu veya tapusuz bir taşınmazın kamulaştırılması halinde, taşınmazda malik olmayan ancak üzerindeki muhdesatı meydana getiren kişilere muhdesatın kamulaştırma bedelinin kendisine verilmesini sağlama amacıyla zilyetliği tespit davası açma hakkı tanınmıştır. Nitekim öğreti ve uygulamada muhdesatın üzerinde bulunduğu taşınmazın ortaklığının giderilmesi için açılmış ve görülmekte olan bir dava bulunması halinde muhdesatı meydana getiren malik veya paydaşların bu olgunun tespiti istemiyle, yine muhdesat veya üzerinde bulunduğu taşınmazın kamulaştırılması halinde muhdesatı meydana getiren kişi veya kişilerin zilyetliğin tespiti istemiyle dava açmaları halinde hukuki yararın var olduğunun kabul edilmesi gerektiği, kabul edilmektedir.

Somut olaya gelince, Mahkemece, dava konusu taşınmazın kamulaştırma kapsamında kalıp kalmadığı olgusu araştırılmadan yazılı gerekçe ile hüküm kurulduğu görülmüştür.

Hal böyle olunca; Devlet Su işleri Müdürlüğü’nden kamulaştırma bilgi, belge ve krokilerinin dosyaya getirtilmesi ve hukuki yarar olgusunun saptanmasından sonra, dava açmada davacının güncel hukuki yararının bulunduğu anlaşıldığı takdirde, davacı yanın dayandığı deliller ile birlikte toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.

SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’nun 440/I. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 29,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 02.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.