YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ

Tarih: 14.02.2019 Esas: 2019/560 Karar: 2019/1802

Kira Alacağı – İtirazın Kaldırılması – Kefaletin Geçerlilik Koşulları

Özet:

Dava, kira alacağının tahsili için başlatılan takibe itirazın kaldırılması istemine ilişkindir. Kira sözleşmesinin akdedildiği ve takibe konu edilen kira dönemi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı BK.nun 484. maddesi hükmüne göre kefaletin geçerli olabilmesi için kefalet süresinin ve kefilin sorumlu olacağı miktarın sözleşmede gösterilmesi gerekir. Kefalet süresinin ve kefilin sorumlu olacağı azami tutarın gösterilmemesi halinde kefalet ancak kira sözleşmesinde kararlaştırılan kira süresi için geçerlidir.

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

DAVA TÜRÜ : İtirazın Kaldırılması

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda … 1. İcra Hukuk Mahkemesi hükmüne karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması sonunda … Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, bu kez davalılar vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyizi üzerine Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

K A R A R

Davacı alacaklı 06.12.2011 başlangıç tarihli yazılı kira akdine dayanarak 28.04.2017 tarihinde başlattığı icra takibi ile 2015 yılı Mart ayından 2017 Nisan ayına kadarki kira alacağının işlemiş faiziyle birlikte 58.061.54 TL’nin tahsilini talep etmiştir. Davalı borçlu kiracı … ve davalı borçlu kefil … ayrı ayrı verdikleri itiraz dilekçelerinde, alacaklı taraf ile olan kira ilişkilerinin çok önceden sona erdiğini ve söz konusu kira ilişkisinden kaynaklı olarak tüm kira bedellerinin alacaklı tarafından zamanında ödendiğini, alacaklı tarafa kira ilişkisinden veya başka bir sebebe dayalı olarak borcunun bulunmadığını bildirerek takibe konu borca itiraz etmişlerdir. Ödeme emrine davalı borçlular tarafından itiraz edilmesi üzerine, davacı alacaklı İcra Mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılması isteminde bulunmuştur.

İlk Derece Mahkemesince, davalı, hakkında yürütülen icra takibi nedeniyle borçlu olmadığı yönündeki itirazını noterlikçe re’sen tanzim veya imzası tasdik edilmiş veya alacaklı tarafından ikrar olunmuş bir belge yahut resmi dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri bir makbuz veya vesika ile ispat etmeye mecbur olduğu, ancak davalı borçlu tarafından belirlenen belgelerden herhangi birisi ile borcun ödendiğinin ispatlanamadığı, buna göre, borçlu tarafından takip hukuku bakımından geçerli bir ödeme belgesi sunulamadığından davanın kabulü ile davalı borçlu tarafından yapılan borca itirazın kaldırılmasına ve takibin devamına karar verilmiş, bu karara karşı davalılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, davalı borçlu tarafından İİK’nin 269/c madde metninde belirlenen belgelerden herhangi birisi ile borcun ödendiğinin ispatlanamadığı, davacının itirazında bildirmediği, ancak cevap dilekçesinde ileri sürdüğü hususların genel mahkemelerde açılacak menfi tespit davasının konusunu oluşturabileceği anlaşılmakla davanın kabulü ile davalı borçlu tarafından yapılan borca itirazın kaldırılmasına ve takibin devamına dair verilen kararın isabetli bulunduğu ilk derece mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin dava ve takip dosyası içinde bulunduğu, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiş, karar davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, kira alacağının tahsili için başlatılan takibe itirazın kaldırılması istemine ilişkindir.

1.Dosya kapsamına, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerekçelere göre temyiz eden davalı tarafın davalı kiracıya yönelik temyiz itirazları ile aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.

2.Davalı vekilinin davalı kefile yönelik temyiz itirazlarına gelince;

Takibe konu edilen ve hükme esas alınan 06.12.2011 başlangıç 06.12.2016 bitiş tarihli kira sözleşmesi konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşme ile aylık kira parasının 1.200.00 TL olduğu ve her ayın l’i ila 5’i arasında peşin olarak ödeneceği kararlaştırılmıştır. Davalı kefil … sözleşmeyi müteselsil kefil sıfatıyla imzalamıştır. Davacı tarafından 28.04.2017 tarihinde davalı kefil … ile birlikte davalı kiracı hakkında başlatılan icra takibinde toplam 58.961,54 TL kira ve işlemiş faiz alacağının tahsilinin istediği görülmüştür. Kira sözleşmesinin akdedildiği ve takibe konu edilen kira dönemi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı BK.nun 484. maddesi hükmüne göre kefaletin geçerli olabilmesi için kefalet süresinin ve kefilin sorumlu olacağı miktarın sözleşmede gösterilmesi gerekir. Kefalet süresinin ve kefilin sorumlu olacağı azami tutarın gösterilmemesi halinde kefalet ancak kira sözleşmesinde kararlaştırılan kira süresi için geçerlidir.

Olayımızda sözleşmenin 06.12.2016 tarihinde sona ermesiyle birlikte kefilinde sorumluluğu sona erdiğinden, 06.12.2016 tarihinden sonraki kira alacaklarından kefil sorumlu tutulmaması gerekirken, yazılı şekilde davanın davalı kefil yönünden de tümden kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda (2) nolu bentte yazılı sebeplerden dolayı 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nin 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nin 373/1. maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda belirtilen nedenle BOZULMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 14/02/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.