YARGITAY 6. HUKUK DAİRESİ 

Tarih: 17.05.2016 Esas: 2016/4684 Karar: 2016/3994

Kiracının Kiralanan Yeri Terk Etmesi – Tazminatın Tespiti

Özet :

Kira sözleşmesi sona ermeden kiralanan yeri terk eden kiracı, kural olarak kira sözleşmesinin sonuna kadar olan kira parasından sorumludur. Ancak, bu durumda kiralayan; kira konusu yerin tekrar kiralanması için gayret göstermeli ve zararın artmasını önleyici davranışlarda bulunmalıdır. Bu konuda keşif yapılarak kiralanan yerin ne kadar süre içinde tekrar kiraya verilebileceği tespit edilmelidir.

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

DAVA TÜRÜ : Alacak

Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı alacak davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

YARGITAY  KARARI

Dava ödenmeyen kira alacağının ve erken tahliye nedeniyle kira kaybı alacağının tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi üzerine hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı vekili dava dilekçesinde; Davaya konu fabrika ve idare binasının 04/07/2013 başlangıç tarihli kira sözleşmesi ile 10/08/2013 tarihine kadar 10.000,00 TL bedel ile davalıya kiralandığını, davalının belirlenen sürede taşınmazı tahliye etmediğini, 23/10/2013 tarihinde kiralananı terk ettiğini, ancak TBK’na göre kira süresi kendiliğinden 10/08/2013 tarihinden geçerli olmak üzere bir yıl daha uzadığını, davalının erken tahliye etmesi nedeniyle dava konusu taşınmazın ancak 01/12/2013 tarihinde kiraya verebildiğini, davalının 10.10.2013 tarihine kadarki kira bedellerini ödediğini, sonrasında kira bedeli ödemediğini belirterek 10.10.2013 tarihinden taşınmazın yeniden kiralandığı tarih olan 01.12.2013 tarihine kadar olan kira bedeli 13.513,50 TL nin yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı vekili davaya konu taşınmazı 24.09.2013 tarihinde tahliye ettiklerini, araya bayram tatili girince temizlik işlerini 23.10.2013 tarihinde bitirdiklerini, davacıya kira borçlarının olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davacının talep ettiği alacağın uygun bulunduğu gerekçesiyle bilirkişi incelemesi yapılmadan davanın kabulüne karar verilmiştir.

Taraflar arasında 04.07.2013 başlangıç ve 10.08.2013 bitiş tarihli, 10.000 TL bedelli kira sözleşmesi konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı dava dilekçesinde taşınmazın tahliye edildiği tarih olan 23.10.2013 tarihine kadar olan 13 günlük kira alacağı ve tahliye sonrası taşınmazın yeniden kiraya verildiği tarih olan 01.12.2013 tarihine kadar olan makul süre kira alacağının tahsilini istemiştir. Taşınmazın tahliye edildiği tarihe kadar olan 13 günlük kira alacağının ödendiğini davalı ispat edememiş olmakla 10.10.2013 ila 23.10.2013 arası kira borcunun ödenmediği sabittir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık tahliye sonrasında davalı kiracının makul süre kira borcunun ne kadar olduğuna ilişkindir.

Kiracının kira süresi sona ermeden kira sözleşmesini tek taraflı olarak feshederek kiralananı tahliye etmesi durumunda kural olarak kira süresinin sonuna kadar kira parasından sorumludur. Bununla birlikte davacı kiralayanın 818 sayılı Borçlar Kanunu’ nun 98. maddesinin yollamasıyla 44. maddesi gereğince kira sözleşmesinden kaynaklanan yükümlülüğünden dolayı bu yerin yeniden kiralanması konusunda gayret göstermesi, böylece zararın artmasını önlemesi için kendisine düşen ödevi yapması gerekir. O halde, davacının zararı tahliye tarihinden kiralananın aynı koşullarla yeniden kiraya verilebileceği tarihe kadar boş kaldığı süreye ilişkin kira parasından ibarettir. Mahkemece mahallinde konusunda uzman bilirkişi marifetiyle keşif yapılarak dava konusu yerin aynı şartlarda ne kadar sürede kiraya verilebileceği hususunda denetime elverişli ve hüküm kurmaya yeterli bilirkişi raporu alınarak, tahliyeden sonra kiracının sorumlu olduğu kira parası miktarının belirlenmesi gerekirken, mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmaksızın, taşınmazın fabrika binası olması nedeniyle istenen kira alacağının uygun bulunduğundan bahisle davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir.

Hüküm bu nedenlerle bozulmalıdır.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 Sayılı HMK’ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 17.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.