YARGITAY HUKUK GENEL KURULU

Tarih: 24.02.2010 Esas: 2010 / 19-67 Karar: 2010 / 99

Menfi Tespit – Bonoda Teminat Kaydı – Ne İle İlgili Olduğu Belirtilmeyen Teminat Kaydı Kambiyo Senedi Vasfına Etkili Değildir – İspat Yükü

Özet:

Davacı, takibe konan bononun teminat amacıyla verildiğini, davalılara borçlu olmadığını ileri sürerek borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Dava konusu bonoda teminat kaydı bulunmakta ise de neyin teminatı olduğu belirtilmemiştir. Bu halde teminat kaydı kambiyo senedi vasfına etkili değildir. Kambiyo senedi geçerli olup senede karşı iddiaların yazılı delille ispat edilmesi gerekir. Mahkemece davacıdan bu yöndeki delilleri sorulup toplanan delillere göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.

Taraflar arasındaki “Menfi Tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Asliye 9. Ticaret Mahkemesi’nce davanın “kabulüne” dair verilen 26/07/2007 gün ve 2006/673-2007/375 sayılı kararın incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 03/04/2008 gün ve 2007/9954-2008/3402 sayılı ilamı ile;

(…Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkete ticari ilişkiden doğan borcun teminatını teşkil etmek üzere bir adet bono verdiğini, bononun üzerinde teminat kaydı bulunduğunu, teminat senedinin şirket tarafından ortağı Nazım’a ciro edilerek bu davalı tarafından takibe konu yapıldığını, müvekkilinin ticari ilişkiden dolayı borcu bulunmadığını ileri sürerek müvekkilinin davalılara borçlu olmadığının tespitine, % 40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalılar vekili cevabında, kambiyo senedi vasfında bir senede karşı ileri sürülen iddianın senetle ispat edilmesi gerektiğini, vade tarihi ve senet hamilinin açık olduğu iddiasının dinlenemeyeceğini, senet hamilinin kötü niyetli olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.

Mahkemece iddia, savunma ve toplanan delillere göre dava konusu bonoda “teminat senedidir” ibaresi bulunduğu, teminat senedinin düzenlendiği tarihte kural olarak bedelsiz olduğu, lehtarın ticari ilişki nedeniyle alacaklı olduğunu iddia etmesi halinde alacağını ispat etmesi gerektiği, davalının alacakla ilgili savunması bulunmadığı, lehdarın ortağı olduğu davalı şirketin iyi niyetli hamil kabul edilemeyeceği gerekçesiyle davacının davalılara borçlu olmadığının tespitine, alacağın % 40’ı tazminatın davalı şirketten alınarak, davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava konusu senette teminat kaydı varsa da neyin teminatı olduğu belirtilmediğinden senedin mücerretlik vasfını ortadan kaldırmaz. Kambiyo senedi geçerli olup, senede karşı iddiaların HUMK’nun 290. maddesi uyarınca yazılı delille ispatı gerekir.

Mahkemece davacıdan bu yönde delilleri sorulup toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Temyiz Eden: Davalılar vekili.

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 14/03/2001 gün ve 2001/12-233 E., 2001/257 K. 20/06/2001 gün ve 2001/12-496 E., 2001/534 K. sayılı kararlarında da aynı hususların benimsenmiş olmasına göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ: Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının özel dairenin bozma kararında açıklanan nedenlerden dolayı HUMK’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 24/02/2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.