YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ 

Tarih: 05.11.2018 Esas: 2018/6187 Karar: 2018/10981

Muhtesat Bedeli – İyi Niyetli Kişi – Asgari Levazım Bedeli

Özet :

Davacının talep edebileceği tazminat miktarının belirlenmesinde, 14.02.1951 tarih ve 1949/17 – 1951/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı uyarınca davacının iyi niyetli olup olmadığının mahkemece kendiliğinden göz önünde tutulması gerekir. Bu bilgiler ışığında somut olayı irdelediğimizde; davacının kendisine ait olmayan taşınmaz üzerine muhtesat inşa ettiği için iyiniyetli olmadığı, buna göre de sadece TMK’nın 723.maddesi gereğince asgari levazım bedelini davalılardan talep edebileceği açıktır.

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, davaya konu 2 nolu parselin davalıların murisi… adına kayıtlı olduğunu, bu taşınmazın bir bölümünü davalıların bazıları ile anlaşarak haricen satın aldığını, üzerine garaj, demir bahçe giriş kapısı, park yeri, kesme taşla bahçe giriş kapısı, bahçe duvarı, parke yol, elektrik tesisatı, tel örgü yaptırdığını, açılan dava sonucu davalılar arasındaki ortaklığın giderilmesine karar verildiğini, 2 nolu parselin 14.412.70.-TL üzerinden ihaleye çıkarıldığını, yeri 90.100.00.-TL bedel ile davalılardan H. Nihat’ın satın aldığını , bu değerin 61.268.00.-TL sinin yapıların değeri olduğunu, sebepsiz zenginleştiklerini ileri sürerek 61.268.00.-TL nin miras paylarına göre ihale tarihinden yasal faizi ile davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı … , davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, davanın kabulüne, 61.268,00 TL alacağın davalıların payları oranında dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalılar … ,… , …, …, … vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1-) Mahkeme hükmü davalılar … ve …’e 14/04/2015, davalı …’ye 16/04/2015 tarihinde tebliğ edilmiş, temyiz dilekçesi ise HUMK’nun 432. maddesinde öngörülen onbeş günlük yasal süre geçirildikten sonra 06/ 05/2015 tarihinde verilmiştir. Süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün ve 1989/3 Esas 1990/4 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kurulu Kararı uyarınca Yargıtay’ca da temyiz isteminin reddine karar verilebilir. Anılan nedenle anılan davalılar yönünden süresinden sonra yapılan temyiz taleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.

2-) Dava konusu uyuşmazlık; sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayalı muhtesat bedelinin tahsili talebine ilişkindir.

Türk Medeni Kanunun 722/1.maddesi gereğince; “Bir kimse kendi arazisindeki yapıda başkasının malzemesini ya da başkasının arazisindeki yapıda kendisinin ya da bir başkasının malzemesini kullanırsa, bu malzeme arazinin bütünleyici parçası olur. 2.fıkra hükmüne göre; Ancak, sahibinin rızası olmaksızın kullanılmış olan malzemenin sökülmesi aşırı zarara yol açmayacaksa, malzeme sahibi, gideri yapıyı yaptırana ait olmaz üzere bunların sökülüp kendisine verilmesini isteyebilir. 3.fıkra hükmüne göre de; Aynı koşullar altında arazinin maliki de, rızası olmaksızın yapılan yapıda kullanılan malzemenin, gideri yapıyı yaptırana ait olmak üzere sökülüp kaldırılmasını isteyebilir.”

Aynı Kanunun 723.maddesi gereğince ise; “Malzeme sökülüp alınmazsa arazi maliki, malzeme sahibine uygun bir tazminat ödemekle yükümlüdür. Yapıyı yaptıran arazi maliki iyiniyetli değilse hakim, malzeme sahibinin uğradığı zararın tamamının tazmin edilmesine karar verebilir. Yapıyı yaptıran malzeme sahibi iyiniyetli değilse, hakimin hükmedeceği miktar bu malzemenin arazi maliki için taşıdığı en az değeri geçmeyebilir.”

Bu bağlamda davacının talep edebileceği tazminat miktarının belirlenmesinde, 14.02.1951 tarih ve 1949/17 – 1951/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı uyarınca davacının iyi niyetli olup olmadığının mahkemece kendiliğinden göz önünde tutulması gerekir.

Bu bilgiler ışığında somut olayı irdelediğimizde; davacının kendisine ait olmayan taşınmaz üzerine muhtesat inşa ettiği için iyiniyetli olmadığı, buna göre de sadece TMK’nın 723.maddesi gereğince asgari levazım bedelini davalılardan talep edebileceği açıktır.

Gerek öğreti ile gerekse sapma göstermeyen uygulama ile asgari levazım değerinin yapı ve eklentilerinin yapımında kullanılan tüm malzemelerin işçilik ve yapımcı kârı gibi unsurlar gözetilmeksizin piyasadaki en düşük değerlerinden, yapım yılı veya yıllarına göre yıpranma düşüldükten sonra elde edilecek miktar şeklinde benimsenmiş bulunmaktadır.

Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporunda taşınmazın açık artırma ilanında yer alan ve tahmin edilen değeri olan 14.412.70.- TL ye yapı değerlerinin de ( 9.850.00.- TL) dahil olduğu, kıymet takdir raporunun bu şekilde hazırlandığı, yapı değerinin toplam değere oranlamasının % 68.34 olduğu, yerin 19/01/2011 tarihinde yapılan ihalede 90.100.00.- TL ye satıldığı, bu değerin % 68.34 ise 61 .574.34 .-TL olduğu belirtilmiştir . Bilirkişi raporu, muhtesat sahibi olan davacının aynı zamanda bahçenin de paydaşlarından birisi olduğu düşünülerek hazırlandığından hükme dayanak alınacak nitelikte değildir. Davacının muhtesat sahibi olduğu ve bahçenin paydaşı olmadığı konuları tartışmasızdır. Bu durumda, kendine ait olmayan taşınmaza muhtesat yaptıran davacı iyiniyetli olmadığından asgari levazım bedelinden fazla bir bedel talep edemez.

Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurularak, asgari levazım bedeli konusunda uzman bilirkişiden rapor alınıp, hesaplanacak bu bedel üzerinden davanın kabulü gerekirken, davacının iyiniyetli olmadığı, paydaş olmadığı göz ardı edilerek eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yetersiz bilirkişi raporu doğrultusunda yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle, anılan davalıların temyiz isteminin süre yönünden reddine, 2 . bentte açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince süresinde temyiz eden davalılar yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05/11/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.