YARGITAY 13.HUKUK DAİRESİ

Tarih: 21.12.2017 Esas: 2016/15471 Karar: 2017/13002

Ortak Alanlar ve Bağımsız Bölümlerdeki Eksik ve Ayıplı İşlerle İlgili Yönetim Kurulu veya Yöneticinin Dava Açma Yetkisi Yoktur; Bu Tür Davalar Bizzat Kat Maliki Tarafından Açılabilir.

Özet:

Davacı, diğer kat malikleri ile birlikte davalının yaptığı binadan daire satın aldıklarını, binanın ortak alanlarında ve bazı bağımsız bölümlerde eksik ve ayıplar bulunduğunu, bu konuda davanın takip edilmesi için yönetici olarak kendisine yetki verildiğini belirterek ayıplı imalatın giderilmesi için alacak talebinde bulunmuştur. Ortak alanlar ve bağımsız bölümlerdeki eksik ve ayıplı işlerle ilgili kat maliklerince yetki verilmiş olsa bile yönetim kurulu veya yöneticinin dava açma yetkisi yoktur. Bu tür davaların bizzat kat maliklerince açılması gerekir. Bu şekilde yönetici tarafından açılan davaya muvafakat vererek taraf teşkili sağlanması da mümkün değildir. Yöneticinin dava açma ehliyeti bulunmadığından aktif husumet ehliyeti yokluğundan davanın reddine karar verilmelidir. 

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı … San. Ve … Şti. vekili avukat … ile davacı vekili avukat …’ın gelmeleriyle duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, diğer kat malikleri ile birlikte … ili, … İlçesi, … Mahallesi, … Pafta, 2806 ada, 1 parsel üzerinde inşa edilen daireleri davalıdan satın aldıklarını, davalı tarafın inşaat ortak alanlarında ve bazı dairelere inhisar eden bölümlerde imalatı eksik ve kusurlu yaptığını, konuyla ilgili olarak … 2. Asliye Hukuk Mahkemesince 2014/281 D.İş sayılı dosya ile tespit yapıldığını, kat malikleri adına bu konuda dava ve işlerin takip edilmesi için yönetici olarak yetki verildiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla ayıplı imalatın giderilmesi için şimdilik 10.000,00 TL’nin faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı, davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafça temyiz edilmiştir.

Dava; davalının yapımını üstlendiği inşaatın eksik ve ayıplı ifası nedeniyle davalı müteahhidin tazminat sorumluluğuna ilişkindir.

634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun Genel Kurul başlıklı 27. maddesinde “Anagayrimenkul, kat malikleri kurulunca yönetilir ve yönetim tarzı, kanunların emredici hükümleri saklı kalmak şartıyla, bu kurul tarafından kararlaştırılır.” hükmü yer almakta, aynı kanunun 30. maddesinde de kat malikleri kurulunun karar yeter sayısı belirlenmiş olup, bu yetersayı ise kanunda aksine konulmuş olan hükümler saklı olmak üzere ilk toplantıda, kat maliklerinin sayı ve arsa payı bakımından yarısından fazlasıyla toplanacağı ve oyçokluğuyla karar verileceği, yeter sayının sağlanamaması nedeniyle ilk toplantının yapılamaması halinde, ikinci toplantıda karar yeter sayısının, katılanların salt çoğunluğu olduğu belirlenmiştir.

Sözü edilen kanunun 45. maddesinde de “Anagayrimenkulün bir hakla kayıtlanması veya arsanın bölünmesi ve bölünen kısmın mülkiyetinin başkasına devrolunması gibi temliki tasarruflar veya anayapının dış duvarlarının, çatı veya damının reklam maksadıyla kiralanması gibi önemli yönetim işleri ancak bütün kat maliklerinin oybirliğiyle verecekleri karar üzerine yapılabilir.” hükmü düzenlenmesi ile kat malikleri kurulunun oybirliğini gerektiren nedenler örnekseme yoluyla gösterilmiştir.

Yine aynı kanunun 34. maddesinin 1. fıkrasında “Kat malikleri, ana gayrimenkulün yönetimini kendi aralarından veya dışarıdan seçecekleri bir kimseye veya üç kişilik bir kurula verebilirler; bu kimseye (yönetici), kurula da (yönetim kurulu) denir.” hükmü düzenlenmekte, aynı kanunun “Genel Yönetim İşlerinin Görülmesi” başlıklı 35. maddesinde de yönetici veya yönetim kurulunun görevleri sayılmış, anılan kanun maddesinin (i) bendinde “Kat mülkiyetine ilişkin borç ve yükümlerini yerine getirmeyen kat maliklerine karşı dava ve icra takibi yapılması ve kanuni ipotek hakkının kat mülkiyeti kütüğüne tescil ettirilmesi” şeklinde dava açma hakkı düzenlenmiştir.

Yine aynı kanunun 38. maddesinde yöneticinin sorumluluğuna ilişkin genel kural “Yönetici, kat maliklerine karşı aynen bir vekil gibi sorumludur.” şeklinde ortaya konulduktan sonra aynı maddenin 2. fıkrasında 14.11.2007 tarihinde yürürlüğe giren 5711 Sayılı Kanunun 19. maddesi ile yapılan değişiklik ile yönetici veya yönetim kuruluna karşı pasif husumet yöneltilerek dava açabileceği kabul edilerek “Kat malikleri kurulu, ada temsilciler kurulu veya toplu yapı temsilciler kurulu kararlarının iptaline ilişkin davalar, kat maliklerini temsilen yöneticiye, toplu yapılarda ise ada temsilciler kurulu veya toplu yapı temsilciler kurulunca seçilen yöneticiye husumet yöneltilmesi suretiyle açılabilir.” hükmü düzenlenmiştir. Aynı kanunun 39. maddesinde ise yöneticinin hesap verme yükümlülüğü düzenlenmekte; 40. maddenin 1.fıkrasında ise yöneticinin hakları “Yönetici kaide olarak vekilin haklarına sahiptir.” şeklinde ifade edilmektedir.

Bu hükümler göstermektedir ki, ana gayrimenkulün yönetimi için atanan yönetici veya yönetim kurulunun, kural olarak, aktif ve pasif husumet ehliyetleri bulunmaktadır. Ancak bu ehliyetin kapsamı KMK.’nın 35. maddesi uyarınca yönetim işlemlerine ilişkin temsil görevi ile ilgili olup, binadaki ortak bölümlerdeki ayıplı imalat ve eksik iş bedellerinin tahsiline ilişkin dava açma yetkisi bulunmamaktadır. (Bknz. YHGK’nun 16.12.2015 tarih ve 2014/18-165, 2015/2925 E.K. Sayılı Kararı).

Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; bağımsız bölüm maliklerinin, kat malikleri kurulu kararı ile de olsa yönetime yetki vermesi ve site yönetiminin kat malikleri adına; binadaki ortak ve bağımsız bölümlerdeki ayıplı işlere ilişkin dava açması hukuken mümkün değildir. Bu şekilde açılan davaya muvafakat vererek taraf teşkili sağlanması da mümkün değildir. Bu tür davaların bizzat kat malikleri tarafından açılması gerekir.

Hal böyle olunca, mahkemece, yapı yönetiminin dava açma ehliyeti bulunmadığından aktif husumet ehliyeti yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davanın kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 1480,00 TL duruşma avukatlık parasının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.12.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.