YARGITAY 10. HUKUK DAİRESİ
Tarih: 21.01.2016 Esas: 2015 / 17309 Karar: 2016 / 489
SGK Prim ve Diğer Alacaklarında Tahsil Zamanaşımı Süresi Alacağın Doğduğu (Muaccel Olduğu) Tarihte Yürürlükte Bulunan Kurallara Göre Belirlenir.
Özet:
Dava, SGK tarafından tahakkuk ettirilen prim ve gecikme zammının tahsiline yönelik ödeme emrinin iptali talebine ilişkindir. Uyuşmazlık, muacceliyet tarihinin belirlenmesi noktasında toplanmaktadır. Muacceliyet, bir borç ilişkisinde, alacaklının edimi isteyebileceği ve borçlunun da bu isteme uyarak, edimi ifa etmekle yükümlü olduğu anı belirler. Bir alacağın ya da borcun muaccel olması, ilke olarak edimin ifası için öngörülmüş bulunan vadenin dolmasıyla gerçekleşir. SGK prim ve diğer alacaklarında tahsil zamanaşımı süresi, alacağın doğduğu (muaccel olduğu) tarihte yürürlükte bulunan kurallara göre belirlenmelidir. Açıklanan hukuki olgular dikkate alınmadan, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.
Dava, ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozmaya uyularak, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava; kurumca, davacı tarafından 01.10.2000-31.05.2001 tarihleri arasında yapıp bitirdiği kabul edilen inşaat işyerinden, eksik işçilik değerlendirilmesi sonucunda müfettiş raporu ile 2000/10 ve 2001/5. aylara mal edildiği anlaşılan fark işçilik tutarı üzerinden tahakkuk ettirilen toplam 5.443,78 prim ve gecikme zammının iptali istemine ilişkin olup, Mahkemece; 5510 Sayılı Yasa’nın 93/2. maddesine göre kurumun prim ve diğer alacaklarının 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğu, prim ve diğer alacaklar denetim raporu sonucu tahakkuk ettirilmiş ise zamanaşımının denetim raporunun kuruma intikal ettiği tarihte başlayacağı, davaya konu olayda müfettiş raporunun tanzim tarihi olan 29.04.2013 tarihi dikkate alındığında 5510 Sayılı Yasa’nın 93. maddesinin yürürlükte olduğu ve zamanaşımı süresinin 10 yıl olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06.12.2013 gün, 2013/….-….Esas ve 2013/…. Karar sayılı ilamında benimsendiği üzere; zamanaşımının başlangıcının ve buna bağlı olarak, somut uyuşmazlıkta uygulanacak kanun hükmünün saptanmasında, muacceliyet anının belirlenmesi önem taşımaktadır.
Muacceliyet, bir borç ilişkisinde, alacaklının edimi isteyebileceği ve borçlunun da bu isteme uyarak, edimi ifa etmekle yükümlü olduğu anı belirler. Bir başka deyişle, söz konusu borç, ifa kabiliyeti kazanır ve alacaklı yine o anda edimi kabul etmekle yükümlü olur. Bir alacağın ya da borcun muaccel olması, ilke olarak edimin ifası için öngörülmüş bulunan vadenin dolmasıyla gerçekleşir. Borcun ifası için öngörülen vade; kanundan, işin özelliklerinden ya da dürüstlük kuralından çıkarılamıyorsa, bu durumda, Borçlar Kanunu m. 74 hükmü gereğince, borcun “hemen ifa ve derhal icrası talep edilebilir” hükmü uygulama bulacaktır.
506 Sayılı Kanunun 80. maddesi, prim borcunun en geç ertesi ayın sonuna kadar kuruma ödeneceğini hükme bağlanmış olup, prim borcunun vadesinin belirlenmiş olması karşısında, kurum alacağının anılan tarihte muacceliyet kesbedeceği belirgindir.
Bu aşamada, kurumun prim alacaklarına ilişkin zamanaşımı hükümlerindeki değişikliklerin ve yürürlük tarihlerinin açıklığa kavuşturulmasında zorunluluk bulunmaktadır.
Bilindiği üzere, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu (SSK)’nun “Primlerin ödenmesi” başlığını taşıyan 80. maddesinin 08.12.1993 gün ve 3917 Sayılı Kanunla değiştirilmesinden önceki dönemde yerleşik uygulama uyarınca; prim alacağı ve gecikme zamları yönünden, anılan Kanun’da zamanaşımı süresine ve başlangıcına ilişkin özel bir düzenleme bulunmadığından kurum alacağının zamanaşımı yönünden genel hükümlere tabi olduğu, buna göre, zamanaşımı süresinin 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 125. maddesi uyarınca on yıl olduğu ve zamanaşımının başlangıç tarihi Borçlar Kanununun 128. maddesi hükmüne göre, alacağın muaccel olduğu tarih olarak kabul edilmekteydi.
Belirtilmelidir ki, prim zamanaşımı, Borçlar Kanunu’nun 128. maddesine göre, alacağın muaccel olduğu tarihte başlar. 506 Sayılı Kanunun 80. maddesine göre, her aya ait prim borcunun ertesi ayın sonuna kadar ödenmesi gerektiğinden, zamanaşımının başlangıcı; her prim ayı bakımından o aya ilişkin ödeme süresinin sona erdiği tarih olup, ay be ay ödenmesi gereken prim borcu ertesi ayın sonunda muaccel hale gelmektedir. Bu dönemde zamanaşımının kesilmesi ve durdurulması, bu konuda bir özellik göstermez. Borçlar Kanunu’nun 132. ve ardından gelen maddeleri burada da aynen geçerlidir (Mustafa Çenberci, Sosyal Sigortalar Kanunu Şerhi, Olgaç Matbaası, 1977, shf; 641).
506 Sayılı Kanunun 80. maddesinde 01.12.1993 gün ve 3917 Sayılı Kanun ile yapılan değişiklik ile anılan madde; “…Kurumun, süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 21.7.1953 tarih ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri uygulanır. Kurum, söz konusu Kanunun uygulanmasında Maliye Bakanlığı, diğer kamu kurum ve kuruluşları ve mercilere verilen yetkileri kullanır…” şeklinde düzenlenmiştir.
3917 Sayılı Kanunun yürürlük tarihine kadar olan dönemde, SSK prim alacakları İcra İflas Kanunu hükümlerine göre tahsil edilmek iken, anılan Kanun’la yapılan düzenleme ile 3917 Sayılı Kanun ile yapılan değişikliğin yürürlüğe girdiği 08.12.1993 tarihinden itibaren, kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde; 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanmasına başlanmıştır.
6183 Sayılı Kanun’un “Tahsil zamanaşımı” başlıklı 102. maddesi uyarınca;
“Amme alacağı, vadesinin rastladığı takvimi yılını takib eden takvim yılı başından itibaren 5 yıl içinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğrar.”.
Anılan düzenlemeler karşısında, 08.12.1993 tarihinden itibaren kurumun prim alacaklarının tahsilinde zamanaşımı yönünden 6183 Sayılı Kanun’da düzenlenen beş yıllık zamanaşımı süresi uygulanmaya başlanmış ve sürenin başlangıcı, alacağın vadesinin rastladığı takvim yılını izleyen yıl başı olarak belirlenmiştir.
Açıklanan düzenleme bu kez 30.09.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4958 sayılı Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununun 38. maddesiyle yeniden değiştirilerek; prim alacaklarının tahsilinde, 6183 Sayılı Kanun’un 51. maddesi hariç, diğer maddelerinin uygulanacağı belirtilmiş, sonrasında bu maddede 06.07.2004 tarihinde yürürlüğe giren 24.06.2004 tarih ve 5198 Sayılı Kanun’un 11. maddesi ile bu konuda yeniden bir düzenleme yapılarak; 506 Sayılı Kanun’un 80. maddesinin beşinci fıkrası; “…Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 ve 102 nci maddeleri hariç, diğer maddeleri uygulanır. Kurum, söz konusu Kanunun uygulanmasında Maliye Bakanlığı, diğer kamu kurum ve kuruluşları ve mercilere verilen yetkileri kullanır…” şeklinde düzenlenmiştir.
Anılan düzenleme uyarınca, 5198 Sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 06.07.2004 tarihinden itibaren kurum alacaklarının tahsilinde 6183 Sayılı Kanunun zamanaşımı düzenleyen 102. maddesinin uygulanamayacağı hükme bağlanarak, 3917 Sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki; genel hükümlere ve dolayısıyla on yıllık zamanaşımı dönemine geri dönülmüştür.
Yukarıda açıklanan mevzuat hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, zamanaşımı süresi bakımından, 08.12.1993 günü öncesine ve 06.07.2004 sonrasına ilişkin prim ve diğer alacaklar yönünden kurumun alacak hakkı, Borçlar Kanununun 125. maddesinde öngörülen (10) yıllık zamanaşımı süresine tabi olup, zamanaşımının başlangıç tarihi, anılan Kanunun 128. maddesi gereğince alacağın muaccel olduğu tarihtir ve zamanaşımının kesilmesi ile durmasına ilişkin 132. ve ardından gelen maddelerindeki düzenlemeler de uygulama alanı bulmaktadır. 08.12.1993 – 05.07.2004 dönemine ait prim ve diğer alacaklar yönünden ise, 6183 Sayılı Kanun’un “Tahsil zamanaşımı” başlığını taşıyan 102. ve ardından gelen maddeleri uygulanmakta, anılan madde hükmüne göre (5) yıl olan zamanaşımı süresinin başlangıcı da, alacağın vadesinin rastladığı takvim yılını izleyen yıl başı olarak kabul edilmelidir.
Konu son olarak 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 88 ve 93. maddesi ile düzenlenmiştir.
5510 Sayılı Kanun’un “Primlerin ödenmesi” başlığını taşıyan 88. maddesinin on altıncı fıkrasında, kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 Sayılı Kanunun 51., 102. ve 106. maddeleri hariç, diğer maddelerinin uygulanacağı bildirildikten sonra, yine 5510 Sayılı Kanun’un 17.04.2008 gün ve 5754 Sayılı Kanunun 56 maddesi ile değişik “Devir, temlik, haciz ve Kurum alacaklarında zamanaşımı” başlıklı 93. maddesinin ikinci fıkrası,“…(Değişik ikinci fıkra: 17/4/2008-5754/56 md.) Kurumun prim ve diğer alacakları ödeme süresinin dolduğu tarihi takip eden takvim yılı başından başlayarak on yıllık zamanaşımına tâbidir. Kurumun prim ve diğer alacakları; mahkeme kararı sonucunda doğmuş ise mahkeme kararının kesinleşme tarihinden, kurumun denetim ve kontrolle görevli memurlarınca yapılan tespitlerden doğmuş ise rapor tarihinden, kamu idarelerinin denetim elemanlarınca kendi mevzuatı gereğince yapacakları soruşturma, denetim ve incelemelerden doğmuş ise bu soruşturma, denetim ve inceleme sonuçlarının Kuruma intikal ettiği tarihten veya bankalar, döner sermayeli kuruluşlar, kamu idareleri ile kanunla kurulmuş kurum ve kuruluşlardan alınan bilgi ve belgelerden doğmuş ise bilgi ve belgenin Kuruma intikal ettiği tarihten itibaren, zamanaşımı on yıl olarak uygulanır…” şeklinde düzenlenmiştir.
Görüldüğü üzere 5510 Sayılı Kanunun 93. maddesi ile zamanaşımı süresi ile ilgili olarak özel bir düzenleme getirilmiş, kurumun prim ve diğer alacaklarının on yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu, sürenin başlangıcının ödeme süresinin dolduğu tarihi takip eden takvim yılı başı olduğu belirtilmiştir.
5510 Sayılı Kanunun 93. maddesi muacceliyet tarihinin belirlenmesinde, dolayısıyla zamanaşımı süresinin başlangıcının tespitinde, Borçlar Kanunu’nun uygulanmasına son vermiştir. Maddenin yürürlüğe girdiği 01.10.2008 tarihinden sonraki primler için zamanaşımı başlangıcı ödeme dönemini takip eden yılbaşından itibaren başlayacaktır.
Genel olan bu tanımlama dışında istisnai olarak 93. maddenin ikinci fıkrasının ikinci cümlesinde önceki düzenlemelerden farklı olarak zamanaşımının başlangıç tarihi, özel durumlardan doğan prim ve diğer alacaklar yönünden ayrıca ve ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Buna göre; kurumun prim ve diğer alacakları, mahkeme kararı sonucunda doğmuş ise, mahkeme kararının kesinleşme tarihinden, kurumun denetim ve kontrolle görevli memurlarınca yapılan tespitlerden doğmuş ise, rapor tarihinden, kamu idarelerinin denetim elemanlarınca kendi mevzuatı gereğince yapacakları soruşturma, denetim ve incelemelerden doğmuş ise, bu soruşturma, denetim ve inceleme sonuçlarının kuruma intikal ettiği tarihten veya bankalar, döner sermayeli kuruluşlar, kamu idareleri ile kanunla kurulmuş kurum ve kuruluşlardan alınan bilgi ve belgelerden doğmuş ise bilgi ve belgenin kuruma intikal ettiği tarihten itibaren, zamanaşımı süresinin başlatılması gerekecektir.
Bu aşamada uyuşmazlığın çözümünde 5510 Sayılı Kanunun 93/2. maddesinde yer alan ve zamanaşımı başlangıcına ilişkin özel düzenlemelerin; 5510 Sayılı Kanunun yürürlük tarihinden öncesine ilişkin prim borçları yönünden esas alınıp alınamayacağı hususunun açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
Yukarıda da açıklandığı üzere, 5510 Sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önceki yasal mevzuatımızda, 506 Sayılı Kanunun 80. maddesinde ve 6183 Sayılı Kanun’da prim ve diğer alacakların doğmasındaki farklı durumlara göre zamanaşımı başlangıcı yönünden özel bir düzenlemenin yer almadığı, 5510 Sayılı Kanunun 93. maddesinin ikinci fıkrasıyla, 506 Sayılı Kanun’da öngörülmeyen yeni bir düzenleme getirilerek, prim ve diğer alacakların doğmasındaki özel durumlarda zamanaşımının hangi tarihten başlayacağı belirlenmiş bulunmakla, genel olarak kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı ve zamanaşımına ilişkin olarak 5510 Sayılı Kanun’da 93. maddenin geriye yürüyeceğine olanak veren bir düzenlemenin bulunmadığı gözetildiğinde, zamanaşımı hükmü içeren anılan maddenin geçmişe yönelik uygulanamayacağı benimsenmelidir.
Sonuç olarak belirtilmelidir ki, kurumun süresi içerisinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsil zamanaşımı, diğer bir ifade ile zamanaşımının süresi ve başlangıç tarihi; alacağın doğduğu, tahakkuk ettirildiği (muaccel olduğu) tarihte yürürlükte bulunan kurallara göre belirlenir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 20.09.2006 gün ve 2006/21-546 E. 2006/565 K.; 20.12.2006 gün ve 2006/21-806 E. 2006/814 K.; 06.12.2003 gün ve 2013/10-433 E. 2013/1649 K. sayılı kararları).
Yukarıdaki açıklamaların ışığında uyuşmazlık değerlendirildiğinde, davalı kurum tarafından fark işçilik incelemesi sonucunda yargılamaya konu olan alacağı 2000/10 ve 2001/5. ayına tahakkuk ettirdiği, prim alacakları yönünden zamanaşımı süresi ve başlangıcının, primlerin ait oldukları (muaccel oldukları) dönemde yürürlükte bulunan mevzuat hükümleri kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, somut olayda 6183 Sayılı Kanunun 102. maddesi hükümleri kapsamında, alacağın vadesinin rastladığı takvim yılını izleyen yıl başından itibaren zamanaşımı süresinin beş yıl olduğu belirgindir.
Mahkemenin bu maddi ve hukuki olguları göz ardı ederek eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar vermiş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönlere ilişkin temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davacıya iadesine, 21.01.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.