YARGITAY 21.HUKUK DAİRESİ

Tarih: 09.06.2016 Esas: 2015 / 12558 Karar: 2016 / 9549

SGK’nun Asgari İşçilik “Araştırma” Aşamasında Tebliğ Ettiği Prim ve Gecikme Zammını İhtirazi Kayıtla Ödeyen İşveren On Yıllık Zamanaşımı Süresi İçinde İstirdat Davası Açabilir.

Özet:

Dava, kurum işleminin iptali, ihtirazı kayıtla kuruma ödenen fark işçilik prim tutarının ödeme tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tahsili talebine ilişkindir. Kamu idareleri, döner sermayeli kuruluşlar kanunla kurulan kurum ve kuruluşlar ile bankalar tarafından ihale mevzuatına göre yaptırılan işlerden ve özel nitelikteki inşaat işlerinden dolayı bu işleri yapan işveren tarafından yeterli işçilik bildirilmiş olup olmadığı SGK tarafından araştırılır. Bu araştırma sonucunda yeterli işçiliğin bildirilmemiş olduğu anlaşılırsa, eksik bildirilen işçilik tutarı üzerinden hesaplanan prim tutarı, gecikme cezası ve gecikme zammı ile birlikte bir ay içinde ödenmek üzere işverene tebliğ edilir. SGK’nun asgari işçilik araştırma aşamasında tebliğ ettiği prim ve gecikme zammını ihtirazı kayıtla ödeyen işveren on yıllık zamanaşımı süresi içinde istirdat davası açabilir. On yıllık süre geçilmeden dava açıldığından işin esasına girilmesi gerekirken hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi hatalıdır. 

Davacı, kurum işleminin iptaline, itirazı kayıtla kuruma yatırdıkları fark işçilik prim tutarının ödendiği tarihten itibaren yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.

Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

1.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici nedenlere göre davacıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine,

2.Dava, davacıların 26.03.2012 tarihinde ilişiksizlik belgesi talep etmeleri üzerine kurumca araştırma (ön değerlendirme) sonucu belirlenen ve Ç sayılı yazısı ile tebliğ edilmesi üzerine ihtirazı kayıtla 13.07.2012 tarihinde ödenen 29.319,15 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte iadesi (istirdatı) istemine ilişkindir.

Mahkemenin, davanın reddine dair kararının Dairemizin 18.11.2014 günlü kararı ile “6552 Sayılı Kanun hükümlerine göre araştırma yapılmak üzere taraflar yönünden bozulması” üzerine, uyma kararı verilerek yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiştir.

5510 Sayılı Kanun’un 85. maddesinin 2. fıkrasına göre “Kamu idareleri, döner sermayeli kuruluşlar kanunla kurulan kurum ve kuruluşlar ile bankalar tarafından ihale mevzuatına göre yaptırılan işlerden ve özel nitelikteki inşaat işlerinden dolayı bu işleri yapan işveren tarafından yeterli işçilik bildirilmiş olup olmadığı kurumca araştırılır.

Bu araştırma sonucunda yeterli işçiliğin bildirilmemiş olduğu anlaşılırsa, eksik bildirilen işçilik tutarı üzerinden hesaplanan prim tutarı, 89’uncu madde gereği hesaplanacak gecikme cezası ve gecikme zammı ile birlikte bir ay içinde ödenmek üzere işverene tebliğ edilir. Tebliğ edilen prim ve gecikme cezası ve gecikme zammının ödendiği veya ödeneceğinin işveren tarafından yazılı olarak taahhüt edilmesi halinde borç kesinleşir.

Kuruma verilecek taahhütnamede üstlenilen ödeme yükümlülüğünün yerine getirilmemesi halinde, işveren hakkında 88’inci ve 89’uncu maddeler uyarınca işlem yapılır. Tebliğ edilen prim ve gecikme cezası ve gecikme zammının ödenmemesi, taahhütname verilmemesi veya kurumca işyerinin denetlenmesine gerek görülmesi durumunda Kurumca inceleme yapılır.”

Asgari işçilik uygulamasında “araştırma” (ön değerlendirme) aşaması, kurumun idari bir işlemi olup işverene prim ve gecikme zammının tebliği, 5510 Sayılı Kanun’un 85. maddesinin 3. fıkrası anlamında prim tahakkuk ve tebliği olmadığından bu aşamada itiraz ve dava yolu uygulanmaz.

Kurumun ilişiksizlik belgesine esas olmak üzere işverene prim borcunu, gecikme cezasını ve zammını bildirmesi halinde işveren bu borcu ödemek zorunda olmadığı gibi bu aşamada borcun kayıtsız-şartsız ödenmesi halinde borç teknik anlamda kesinleşir, ödenmez ise kurumca müfettiş incelemesi yapılır. Borcun ihtirazi kayıtla ödenmesi Kurum alacağının (borcun) bu madde kapsamında (teknik anlamda) kesinleşmesine engel değildir.

Ne var ki borcun ihtirazi kayıtla ödenmesi işverene istirdat davası açma imkanı tanır. Çünkü ilişiksizlik belgesini almak isteyen işveren bu aşamada kurumca tahakkuk ve tebliğ edilen prim borcunu, gecikme cezasını ve zammını ödemek zorundadır. Ne var ki, işverenin ödeme isteği, kurumun yapmış olduğu “araştırma” (ön değerlendirme) işlemlerinin doğru olduğunu kabul anlamına gelmeyeceğinden, ilişiksizlik belgesi alabilmek için borcu ödeyen işveren, ihtirazi kayıt yoluyla haklarını saklı tutmaktadır.

İşveren, «araştırma» aşamasında tebliğ edilen prim borcunu ve gecikme zammını ihtirazi kayıtla ödemesi koşuluyla istirdat davasını 10 yıllık süre içerisinde açabilir.

Somut olayda, adi ortaklık kuran davacıların inşaa ettikleri bina işyerinin “ ” sicil sayısı ile tescil edildiği, davacıların 26.03.2012 tarihinde ilişiksizlik belgesi talep etmeleri üzerine kurumun ön değerlendirme aşamasında hesapladığı 27.115,48 TL prim ve 768,09 TL gecikme zammı olmak üzere 27.883,57 TL borcun sayılı yazı ile 01.06.2012 tarihinde tebliğ edildiği, davacıların 01.06.2012 tarihli dilekçe ile ellerinde işçilik içeren fatura bulunduğunu belirterek fark işçiliğin yeniden hesaplanmasını talep etmelerine karşın daha sonra bu dilekçeden vazgeçerek ve taahhütnameyi imzalayarak ilişiksizlik belgesi talep ettikleri, 13.07.2012 tarihinde kurumun hesapladığı prim ve gecikme zammı borcunu 29.319,15 TL olarak ödemeleri üzerine kurumun 17.07.2012 tarihinde ilişiksizlik belgesi düzenlediği anlaşılmaktadır.

Yukarıda yer alan açıklamalar ışığında, davacının “araştırma” (ön değerlendirme) aşaması sonucunda kendisine tebliğ edilen prim ve gecikme zammını 13.07.2012 günü ihtirazi kayıt ile ödediği ve dava tarihi itibariyle 5510 Sayılı Kanun’un 89. maddesinin 3. fıkrasında açıklanan on yıllık sürenin geçmediği anlaşılmakla, mahkemece işin esasına girilerek davacının talepleri hakkında bir karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

Öte yandan, davacılar tarafından imzalanan 13.07.2012 tarihli taahhütname kurum tarafından hazırlanan ve ilişiksizlik belgesi alınabilmesi için imzalanması zorunlu tutulan belge olup, işverenin bu belgeyi imzalamasının dava haklarını ortadan kaldırdığının kabulü mümkün değildir (Hukuk Genel Kurulunun 15.10.2003 gün ve 2003/573-569 E.K.sayılı kararı da aynı yöndedir). Somut olayda, 13.07.2012 tarihli taahhütnamenin içeriği boştur ve hangi borcun kabul edildiği dahi belli olmadığından bu belgenin taahhütname niteliğini taşımadığı açıktır.

Davacı, 01.06.2012 tarihli dilekçe ile ellerinde işçilik içeren fatura bulunduğunu belirterek fark işçiliğin yeniden hesaplanmasını talep etmiştir. Bu dilekçe niteliği itibariyle kurumca yapılan ön değerlendirme (araştırma) işleminin kabul edilmediği ve kurum müfettişince inceleme yapılması istemidir.

Ne var ki kurumca yapılacak incelemenin ilişiksizlik belgesinin alınması sürecini uzatacağı açık olup davacıların bu isteklerinden vazgeçerek prim ve gecikme zammını ihtirazi kayıtla ödeyerek en kısa zamanda ilişiksizlik belgesine ulaşmalarına yasal bir engel bulunmamaktadır ve bu yöndeki isteğin mahkeme gerekçesinin aksine hukukça korunması mümkün olmayan bir davranış, kurumun yanıltılması veya hakkın kötüye kullanılması olarak nitelendirilmesi doğru değildir.

Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın eksik araştırma ve inceleme sonucunda yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde, davacıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 09.06.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.