YARGITAY 10.HUKUK DAİRESİ

Tarih: 19.10.2004 Esas: 2004 / 5257 Karar: 2004 / 9483

SSK Prim Borçlarında Zamanaşımı

Özet:

Dava, ödeme emrinin iptali ve prim borcu bulunmadığının tespiti talebine ilişkindir. 08.12.2003 tarihinden önceki prim ve gecikme zamları yönünden kurumun alacak hakkı 10 yıllık zamanaşımına tabidir. Zamanaşımının başlangıç tarihi ise alacağın muaccel olduğu tarihtir. Anılan tarihten sonraki prim ve gecikme zamları ise 5 yıllık zamanaşımına tabidir. Zamanaşımının başlangıcı ise alacağın vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden yılbaşıdır.

Davacı, ödeme emrinin iptali ile prim borcundan sorumlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar vermiştir.

Hükmün, davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi M.T. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

Mahkemenin, kurumun prim alacağı ile icra takibinin 01.12.1993 tarihinden önceki borç için olduğundan 6183 Sayılı Kanuna göre değil, Borçlar Kanunu hükümlerine göre yapılması gerektiği bu yönüyle takibin usulüne uygun olmadığından ödeme emrinin iptali ile davanın kabulüne karar vermesi yerinde değildir. Zira her ne kadar borcun doğduğu tarihte henüz 3917 Sayılı Kanun yürürlüğe girmemiş ise de takip tarihi olan 14.11.2002 tarihinde yürürlükte olduğundan doğal olarak açılan takibin bu yasaya tabi olması gerekir.

506 Sayılı Yasanın 80. maddesinde 3917 Sayılı Yasayla yapılan değişiklik uyarınca süresi içerisinde ödenmeyen prim ve diğer alacakların tahsilinde 6183 sayılı Kanun hükümleri uygulanır. 3917 Sayılı Kanunla yapılan değişiklik 08.12.1993 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu tarihten önceye ilişkin prim ve gecikme zamları yönünden kurumun alacak hakkı Borçlar Kanunu’nun 125. maddesine göre 10 yıllık zamanaşımının süresine tabidir. Zamanaşımının başlangıç tarihi ise yine Borçlar Kanunu’nun 128. maddesi gereğince alacağın muaccel olduğu tarihtir. 3917 Sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 08.12.1993 tarihi ve bundan sonraya ilişkin prim ve gecikme zamları yönünden ise 6183 Sayılı Kanunun zamanaşımına ilişkin 102 ve ardından gelen maddeleri geçerlidir. 102. madde hükmüne göre zamanaşımı süresi 5 yıl olup, zamanaşımı süresinin başlangıcı ise alacağın vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden yılbaşıdır.

Somut olayda davacı vekili 1990/4 ve 1992/10. aylarla ilgili prim ve gecikme zammının zamanaşımına uğradığını iddia etmektedir. 506 Sayılı Kanunun 80. maddesinde 3917 Sayılı Kanunla yapılan değişiklik 08.12.1993 tarihinde yürürlüğe girdiğinden bu tarihten önceki prim alacaklarında zamanaşımı süresi bakımından 6183 Sayılı Yasanın uygulanması söz konusu olmayıp, Borçlar Kanunu’nun 125. maddesi uyarınca zamanaşımı, prim borcunun muaccel olduğu tarihten itibaren 10 yıldır. 506 Sayılı Kanunun 80. maddesine göre prim borcu ilgili olduğu ayı takip eden ayın sonunda muaccel olacaktır.

Buna göre 1990/4 ve 1992/10. aylara ilişkin prim ve gecikme zammından doğan borçlar, ilgili ayı takip eden ayın sonundan itibaren 10 yıllık zamanaşımına tabidir.

1990 yılı Nisan ayına ait borç 31 Mayıs 1990 tarihinde muaccel olacaktır. 10 yıllık zamanaşımı 31 Mayıs 2000 tarihinde dolmaktadır. Davacıya gönderilen ödeme emri 29.11.2002 tarihinde tebliğ edildiğinden bu tarih itibarıyla zamanaşımı kesileceğinden 1990 yılı Ocak ayına ait prim borcu zamanaşımına uğramıştır. Mahkemenin 1990 Nisan ayına ilişkin prim borcu ile ilgili zamanaşımının kabulü yerinde ise de, takibe konu 1992 yılı Ekim ayına ait prim borcu 30 Kasım 1992 tarihinde muaccel olup zamanaşımı 30 Kasım 2002 tarihinde dolmaktadır. Ödeme emri 14.11.2002 tarihinde düzenlenmiş ve davacıya 29.11.2002 tarihinde tebliğ edildiğinden bu tarih itibarıyla zamanaşımı kesileceğinden 1992 yılı Ekim ayına ait prim borcu zamanaşımına uğramamıştır. Mahkemenin 1992/10. aya ait prim borcunun da zamanaşımına uğradığını kabul ederek yazılı şekilde karar vermesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde, davalı kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 19.10.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.