YARGITAY 1. HUKUK DAİRESİ

Tarih: 12.12.2018 Esas: 2016/2034 Karar: 2018/15451

Tapu İptali Ve Tescil – Ölünceye Kadar Bakıp Gözetme Sözleşmesi – Muvazaa – Bağış Gizli Amacı

Özet:

Bilindiği üzere; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 611. maddesine göre ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir akittir. Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer. (TBK m.614) Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz. Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır (TBK m.19). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 1.4.1974 günlü ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur. 

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’nün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

Davacı, mirasbırakan …ün, 146, 530, 875, 547, 887, 178, 734, 1629, 335, 874, 1742, 2077, 2175, 2221, 2427, 2539 ve 2783 parsel sayılı taşınmazlarını ölünceye kadar bakma akdi ile davalıların mirasbırakanı oğlu …’ye temlik ettiğini, temlikten kısa süre sonra …’nin öldüğünü, aktin geçersiz hale geldiğini, mirasbırakanın saklı payını hiçe sayarak tüm taşınmazlarını oğluna devrettiğini, diğer mirasçıların mülkiyet hakkının kötüniyetli olarak engellendiğini ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tescile karar verilmesini istemiştir.

Davalılar, bakıp gözetme borcunu yerine getirdiklerini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, ölünceye kadar bakma akdinin geçerli olduğu ve muvazaası iddiasının ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan …ün 23.11.2011 tarihinde ölümü ile geriye eşi Münevver, müşterek çocukları … ile kendisinden önce 04.11.2007 tarihinde ölen oğlu …’nin çocukları … ve …’nun mirasçı olarak kaldıkları, davalı …’in …’nin eşi olduğu, 146 parsel sayılı 2.450m2 miktarlı bağ, 178 parsel sayılı 2.500m2 miktarlı bağ, 335 parsel sayılı 8.900m2 miktarlı tarla, 530 parsel sayılı 24.600m2 miktarlı tarla, 547 parsel sayılı 27.600m2 miktarlı tarla, 734 parsel sayılı 7.600m2 miktarlı tarla, 874 parsel sayılı 12.650m2 miktarlı tarla, 875 parsel sayılı 11.400m2 miktarlı tarla, 887 parsel sayılı 1.200m2 miktarlı tarla, 1629 parsel sayılı 3.700m2 miktarlı bahçe, 1742 parsel sayılı 725m2 miktarlı bahçe, 2077 parsel sayılı 4600m2 miktarlı tarla, 2175 parsel sayılı 5.000m2 miktarlı tarla, 2221 parsel sayılı 6550m2 miktarlı tarla, 2427 parsel sayılı 4.950m2 miktarlı tarla, 2539 parsel sayılı 2350m2 miktarlı tarla ve 2783 parsel sayılı 2.680m2 miktarlı bahçeli kerpiç ev ve ahır nitelikli taşınmazların mirasbırakan tarafından 22.03.2006 tarihli ölünceye kadar bakma akdi ile oğlu Veli’ye devredildiği, Veli’nin ölümü ile 30.06.2010 tarihinde mirasçılarına intikal ettiği anlaşılmaktadır.

Bilindiği üzere; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 611. maddesine göre ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir akittir. Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer. (TBK m.614)
Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.

Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır (TBK m.19). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 1.4.1974 günlü ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.

Mirasbırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.

Somut olaya gelince; mirasbırakan … terekesinde 2626 parsel sayılı 3.250m2 miktarlı bahçenin 2/10 payı, 1956 parsel sayılı 11.750m2 miktarlı tarlanın 2/10 payı, 1870 parsel sayılı 14.150m2 miktarlı tarlanın 2/10 payı, 1779parsel sayılı 215m2 miktarlı bahçe, 1721 parsel sayılı 500m2 miktarlı bahçe, 1082 parsel sayılı 2.500m2 miktarlı tarlanın 2/10 payı, 252 parsel sayılı 4.100m2 miktarlı tarlanın 1/4 payı ve 289 parsel sayılı 8.100m2 miktarlı tarla nitelikli taşınmazların bulunduğu sabittir.

Yukarıda değinilen ilkeler ve olgular gözetildiğinde; mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermeye yeterli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.

Şöyle ki; mirasbırakanın malvarlığı araştırılmamış, temlikin makul sınırlar içinde kalıp kalmadığı yönünde inceleme ve değerlendirme yapılmamıştır.

Hâl böyle olunca; mirasbırakanın terekesinin tamamının değerinin saptanması, ölünceye kadar bakma akdi ile yapılan temlikin makul sınırlar içinde kalıp kalmadığının belirlenmesi, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda deliller değerlendirilmek suretiyle mirasbırakanın gerçek iradesinin açıklığa kavuşturulması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken anılan hususların gözardı edilmiş olması doğru değildir.

Davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 12.12.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.