YARGITAY HUKUK GENEL KURULU

Tarih: 28.03.2018 Esas: 2017 / 1118 Karar: 2018 / 564

Tapu Kaydının İptali ve Tescil – Orman Kadastrosu – Elatmanın Önlenmesi – Mülkiyet Hakkı – Yararlanma, Kullanma, Tasarrufta Bulunma Hakkı

Özet:

Dava kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kalan taşınmaza ait tapu kaydının iptali, tescil ve elatmanın önlenmesi istemine ilişkindir. Türk Medeni Kanununun 683. maddesi uyarınca mülkiyet hakkı bulunan malik hukuk düzeninin sınırları içerisinde o şey üzerinde yararlanma, kullanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Yine aynı hüküm uyarınca, haksız bir elatma varsa anılan hüküm malike her türlü haksız elatmanın önlenmesini isteme yetkisi de tanımıştır.

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki “tapu iptali ve tescil ile elatmanın önlenmesi” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda (Kapatılan) Eyüp 3. Asliye Hukuk Mahkemesince tapu iptali ve tescil ile elatmanın önlenmesi talebinin kabulüne dair verilen 29.06.2010 gün ve 2008/69 E., 2010/289 K. sayılı karar, davalı İSKİ Genel Müdürlüğü vekili tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 27.05.2013 gün ve 2013/364 E., 2013/6103 K. sayılı kararı ile,
(…Yörede 1957 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında Kemerburgaz Köyü, 861 parsel sayılı 6680,00 m² yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tarla niteliğiyle dava dışı … adına tespit edilmiş, Orman Yönetimi ve Hazine tarafından tespite itiraz edilmesi üzerine, Eyüp Tapulama Mahkemesince, 05.10.1966 tarih 1963/489 – 1966/78 sayılı kararla, taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesiyle, 766 sayılı Tapulama Kanununun 2. maddesi uyarınca tespit dışı bırakılmasına karar verilmiş, temyiz üzerine, Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 08.04.1967 tarih ve 1967/240 – 2422 sayılı kararıyla, dava konusu taşınmazın orman tahdit mazbata ve haritasının içinde kaldığının anlaşıldığı, ancak; 766 sayılı Tapulama Kanununun 46. maddesi gereğince, Orman Kanunu uyarınca tahditleri yapılarak kesinleşmiş ve tescil edilmiş ormanlara ait kayıtların müseccel olduğu birliğin tapu kütüğüne olduğu gibi aktarılması suretiyle hüküm tesis edilmek gerekirken, tespit dışı bırakılmasının isabetsiz olduğu belirtilerek, Orman Kanunu uyarınca tahdidi yapılmış bulunan dava konusu parsele ait tahdidin 766 sayılı Tapulama Kanununun 46. maddesinin son fıkrası gereğince müseccel bulunduğu birliğin tapu kütüğüne olduğu gibi aktarılması suretiyle hüküm düzeltilerek onanmıştır. Daha sonra çekişmeli taşınmaz tarla niteliğiyle ve beyanlar hanesine “Aziz Paşa Devlet Ormanı içinde kaldığı” şerh verilerek 08.11.1968 tarih 4132 sayılı yevmiye numarası ile Hazine adına hükmen tescil edilmiş, sonrasında ise, 21.09.1972 tarih 3131 yevmiye ile İstanbul Sular İdaresi Genel Müdürlüğüne İstimlak yoluyla geçmiş ve çekişmeli taşınmaz, halen tapu kaydında İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi adına kayıtlıdır.
Davacı Orman Yönetimi vekili, 09.01.2008 tarihli dilekçe ile, Kemerburgaz Köyü, 861 parsel sayılı taşınmazın 1939 yılında 3116 sayılı Kanuna göre yapılan, ilk orman tahdidinde orman sınırları içerinde kaldığı ve daha sonra 1987 yılında yapılan 6831 sayılı Kanunun 3302 sayılı Kanun ile değişik 2/B maddesi uyarınca yapılan çalışmalarda da orman tahdit sınırları içinde kaldığı iddiasıyla, taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ve davalının müdahalesinin önlenmesi istemleriyle dava açmıştır.

Mahkemece, davanın kabulüne ve dava konusu Kemerburgaz Köyü, 681 (861) parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile taşınmazın orman vasfıyla Hazine adına tapuya tesciline ve davalının taşınmaza müdahalesinin önlenmesine karar verilmiş, hüküm davalı İSKİ Genel Müdürlüğü vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kalan taşınmaza ait tapu kaydının iptali, tescil ve el atmanın önlenmesi istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde 1939 yılında 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosu, daha sonra 15.06.1988 tarihinde ilân edilerek kesinleşen herhangi bir nedenle sınırlama dışı kalmış ormanların kadastrosu, aplikasyon ve 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması vardır.

1) Tapu iptal ve tescil kararına yönelik temyiz itirazları yönünden;

İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından kesinleşmiş orman tahdit haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırmada, çekişmeli 861 parsel sayılı taşınmazın tamamının kesinleşen orman tahdidi içinde kalan yerlerden olduğu anlaşıldığı gibi, Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 08.04.1967 tarih ve 1967/240 – 2422 sayılı düzelterek onama kararı gereği, taşınmazın orman niteliğiyle tapuya tescili yerine, yolsuz şekilde tarla niteliğiyle tapuya kaydedildiği de anlaşıldığına göre, mahkemece; davanın kabulü yolunda kurulan hükümde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, dava konusu taşınmazın parsel sayısı 861 olduğu halde, hüküm fıkrasında maddi hata ile “681” parsel sayısının yazılması doğru değil ise de, bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu sebeple; hüküm fıkrasının birinci bendinin ikinci satırında parsel sayısı olarak yer alan “681” sayısı hükümden çıkartılarak, parsel sayısı olarak yerine “861” sayısının yazılması suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla H.U.M.K.’nun 438/7. maddesine göre bu düzeltilmiş şekliyle onanmasına karar vermek gerekmiştir.

2) Davalı İSKİ Genel Müdürlüğü vekilinin elatmanın önlenmesi kararına yönelik temyiz itirazlarına gelince;

Türk Medeni Kanununun 683. maddesi uyarınca mülkiyet hakkı bulunan malik hukuk düzeninin sınırları içerisinde o şey üzerinde yararlanma, kullanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Yine aynı hüküm uyarınca, haksız bir elatma varsa anılan hüküm malike her türlü haksız elatmanın önlenmesini isteme yetkisi de tanımıştır. Somut olayda, davanın açıldığı tarihte dava konusu taşınmaz davalı İSKİ Genel Müdürlüğü adına tapuda kayıtlıdır. Davalı kurum dava tarihinden önce taşınmaz üzerinde tapu kaydına dayanarak tasarrufta bulunduğundan, davalının dava konusu taşınmaza haksız bir elatmasından söz edilemez. Bu itibarla, Orman Yönetiminin elatmanın önlenmesine ilişkin talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü yolunda hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırı olup, elatmanın önlenmesine ilişkin hükmün bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir…)
gerekçesiyle ile elatmanın önlenmesi kararına yönelik bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda dosyanın devredildiği İstanbul 18. Asliye Hukuk Mahkemesince önceki kararda direnilmiştir.

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kalan taşınmaza ait tapu kaydının iptali, tescil ve elatmanın önlenmesi istemine ilişkindir.

Davacı Orman İdaresi vekili, davaya konu Kemerburgaz Köyü 861 parsel sayılı taşınmazın 1939 yılında 3116 sayılı Kanun uyarınca yapılan ilk orman tahdidinde orman sınırları içerisinde kaldığını ve bu sınırların kesinleştiğini, 1987 yılında 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 3302 sayılı Kanun ile değişik 2/B maddesi uyarınca yapılan çalışmalarda orman tahdit sınırları içerisinde kaldığını ve bu çalışmanın da 15.06.1988 tarihinde ilan edilerek kesinleştiğini, dava konusu taşınmazın kesinleşmiş devlet ormanı sınırları içerisinde olması nedeniyle özel mülke konu olamayacağını, zilyetlik ve zamanaşımı yolu ile kazanılamayacağını, davalı adına olan tapu kaydının hukuken geçersiz olması nedeniyle tapu kaydının iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tescili ile davalının el atmasının önlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı İSKİ Genel Müdürlüğü vekili dava konusu taşınmazın Vakıf Hamidiye isale hattı koruma parseli olarak 221 sayılı Kanun hükümlerine göre kamulaştırılarak müvekkili idare adına tescil edildiğini, tescil işlemi yapıldıktan sonra orman idaresi tarafından “bu parselin ormanla ilişkisi vardır” şeklinde şerh düşüldüğünü, kazanılmış hakların korunması prensibi gereğince idarenin kamulaştırma işleminin hukuka uygun olması nedeniyle iyi niyetli iktisabın korunması gerektiğini, dava konusu taşınmazın orman olmayıp makilik alan olduğunu, özel mülkiyete elverişli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

Yerel Mahkemece dava konusu taşınmazın davalı İSKİ adına kayıtlı olup davalı tarafından Hamidiye suyu tesisleri için kullanılan yer olduğu, taşınmazın 1939 yılında 3116 sayılı Kanun gereğince ve 1987 yılında 3302 sayılı Kanun gereğince yapılan orman tahditlerinde tamamının orman sınırları içinde kaldığı, taşınmazın ortalama eğimi, toprak yapısı itibariyle orman sayılması gerektiği,1987 yılındaki eylemli orman olma durumu ve halen üzerinde orman ağaçlarının bulunması nedeni ile bazı bölümlerinin eğiminin düşük olmasının orman bütünlüğü içinde sonuca etkili olamayacağı gerekçesiyle davanın kabulü ile, Kemerburgaz Köyü 681 parsel sayılı taşınmazın davalı üzerindeki kaydının iptali orman olarak hazine adına tapuya tesciline, davalının taşınmaza müdahalesinin menine karar verilmiştir.

Davalı İSKİ Genel Müdürlüğü vekilinin temyizi üzerine elatmanın önlenmesine ilişkin karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Mahkemece davalı İSKİ Genel Müdürlüğü adına oluşan kaydın yolsuz tescil niteliğinde olduğu, kararın yenilik doğuran bir hüküm olmayıp açıklayıcı nitelik taşıdığı, bu nedenle davalının el atmasının önlenmesine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, emsal dosyalardaki aynı yönde olan kararların dairece bu yöne değinilmeden onandığı ya da farklı nedenlerle bozulduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme kararı davalı İSKİ Genel Müdürlüğü vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davanın açıldığı tarihe kadar tapu kaydına dayanarak tasarrufta bulunan davalı İSKİ Genel Müdürlüğünün dava konusu taşınmazda haksız el atmasının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.

Mülkiyet hakkı, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 683 ila 778. maddeleri arasında düzenlenmiş olup, açık bir tanımı yapılmış değildir. Mülkiyetin unsurlarını belirten TMK.’nın 683. maddesi:

“Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir.

Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir.” düzenlemesini içermektedir.

Mülkiyet hakkının sağladığı yetkilerin malik tarafından gereği gibi kullanılmasını önleyen ve üçüncü kişilerden gelen etkilere karşı korunma aracı olarak haksız elatmanın önlenmesi, taşkınlığın giderilmesi, durdurulması için, elatmanın önlenmesi davası hakkı tanınmıştır.

Burada önemle vurgulanmalıdır ki, Kanun hükmünde “haksız elatma”dan söz edilmiş olması karşısında, bütün bu davranışların haksız olması, davalının bir hakka dayanmaması gerekli ve yeterlidir.

Somut olayda davacı Orman İdaresi taşınmazın tapu kaydının iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tescili ile birlikte ayrıca direnmeye konu el atmanın önlenmesine karar verilmesini istemiş, mahkemece tapu iptali ve tescile yönelik davanın kabulü kararı Yargıtay Özel Dairesi tarafından düzelterek onanmıştır.

Davanın açıldığı tarih itibariyle çekişmeli taşınmaz, 221 sayılı Amme Hükmi Şahısları veya Müesseseleri Tarafından Fiilen Amme Hizmetlerine Tahsis Edilmiş Gayrimenkuller Hakkında Kanun hükümleri uyarınca davalı İSKİ Genel Müdürlüğü adına tapuya kayıtlıdır.
28.11.1956 tarih ve 15/15 Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nda “… her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesine yer verilerek, davanın açılmasına kadar gerçekleşen hukuki ve maddi vakıalara göre sonuçlandırılması gerektiği benimsenmiştir.

Davalı İSKİ Genel Müdürlüğü davanın açıldığı tarihe kadar tapu kaydına dayanarak tasarrufta bulunması nedeniyle davalının taşınmazda haksız el atmasından söz edilemez.
Hâl böyle olunca, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere, özellikle dava konusu taşınmazın, davalı tarafından dava tarihine kadar tapu kaydına dayanılarak tasarruf edildiği ve bu tarihe kadar davalı tarafından çekişmeli taşınmaza haksız el atma söz konusu olmadığına göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında Özel Dairenin tapu iptali ve tescile yönelik onama kararının yolsuz tescil hükümlerine dayandığı, dolayısıyla tapu kaydının baştan itibaren yolsuz olması nedeniyle davalının el atmasının haksız olduğu, bu nedenle yerel mahkeme kararının onanması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.

Açıklanan nedenlerle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ: Davalı İSKİ Genel Müdürlüğü vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, tebliğ tarihinden itibaren on beş günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 28.03.2018 gününde oy çokluğu ile karar verildi.