YARGITAY HUKUK GENEL KURULU

Tarih: 28.02.2018 Esas: 2017 / 2006 Karar: 2018 / 371

Taşınmaz Mülkiyeti, Geçit Hakkı Kurulması, Nisbi Geçit Hakkı

Özet:

Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir. Mutlak geçit ihtiyacının olduğu durumlarda geçit hakkının kurulması zorunlu olmasına rağmen, nisbi geçit ihtiyacının olduğu durumlarda ise geçit hakkı tesis edilip edilmeyeceği somut olaydaki durum ve şartlar dikkate alınarak hukuka ve hakkaniyete uygun bir şekilde değerlendirilmelidir.

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki “geçit hakkı kurulması” istemli davadan dolayı yapılan yargılama sonunda İzmir 9. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 27.05.2013 gün ve 2011/433 E.-2013/265 K. sayılı karar bir kısım davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 14 Hukuk Dairesinin 25.11.2013 gün ve 2013/11086 E.-2013/14536 K. sayılı kararı ile:

“…Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.

Davalılar …, …, … ve ortakları; davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, zeminde fiilen yol olarak kullanıldığı gerekçesi ile davacı parseli lehine 35 ada 14 parsel sayılı taşınmaz üzerinde geçit tesisine karar verilmiştir.

Hükmü, davalı … ve arkadaşları vekili temyiz etmiştir.

Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.

Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.

Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilmesinin zorunlu olduğu hallerde, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.

Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında;

Dosya içerisindeki tapu kayıtları ve ekli krokilere göre davacının taşınmazı lehine 185 ve 188 parsel sayılı taşınmazların ortak sınırından 23.06.1961 tarihinde 2 m genişliğinde geçit tesis edildiği anlaşılmaktadır. Davacı 2 m enindeki mevcut geçitin ihtiyacını karşılamadığını belirterek bu davayı açmıştır.

Davacının taşınmazının nispi geçit ihtiyacı içinde olduğu anlaşıldığından öncelikle daha evvel kurulan 2 m genişliğindeki geçit de muhafaza edilmek şartıyla Dairemizin yukarıda yazılı ilkeleri de gözetilerek geçit eni 2,5-3 metreyi aşmamak kaydıyla mevcut geçitin genişletilmesi suretiyle davacı taşınmazının geçit ihtiyacı karşılanmalıdır. Bilirkişi incelemesi neticesinde bu suretle geçit yetersizliğinin giderilemeyeceği bildirildiği takdirde başka seçeneklerden geçit kurulması yoluna gidilmelidir.

Mahkemece davacının taşınmazı yararına daha önce kurulmuş bulunan 2 m genişliğindeki bir geçitin bulunduğu gözetilmeden komşuluk hukukundan kaynaklanan geçit davalarında uygulanan fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesine aykırı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. …”

gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda önceki kararda direnilmiştir.

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava geçit hakkı kurulması istemine ilişkindir.

Davacı vekili müvekkiline ait olan 187 parsel sayılı taşınmaz lehine 185 ve 188 parsel sayılı taşınmazların ortak sınırında birer metre genişlikte geçit hakkı bulunmasına rağmen 188 parsel sayılı taşınmazın içinde bulunan binanın ve çevre duvarlarının geçit hakkı dikkate alınmadan inşa edilmesi nedeniyle kullanıma uygun olmadığını, bu nedenle 187 parsel yararına 186, 185, 188 ve 14 parsel sayılı taşınmazlardan davacının aracı ile evine girmesine ve manevra yapmasına yetecek şekilde en az sekiz metre genişlikte geçit hakkı kurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalılar 187 parsel sayılı taşınmaz yararına 185 ve 188 parsel sayılı taşınmazlardan birer metre geçit hakkı bulunduğu dikkate alındığında davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.

Yerel mahkemece genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısının sağlanması gerektiği, bu nedenle zeminde yol olarak kullanılan ve bilirkişi raporunda (D) seçeneği olarak gösterilen yerde muhdesat ve ağaç bulunmaması da dikkate alınarak 187 parsel sayılı taşınmaz lehine 35 ada 14 parselden geçit hakkı kurulmasına karar verilmiş;

Karar 35 ada 14 parsel sayılı taşınmaz paydaşları vekilinin temyiz üzerine Özel Dairece yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmuştur.

Yerel Mahkemece önceki gerekçelerle direnme kararı verilmiş; direnme kararı davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, 187 parsel sayılı taşınmaz lehine 185 ve 188 parsel sayılı taşınmazların ortak sınırında yer alan ve toplamda iki metre genişliği bulunan akdi geçit irtifakının davacının geçit ihtiyacını karşılayıp karşılamadığının değerlendirilmesinin gerekli olup olmadığı,187 parsel sayılı taşınmaz yararına 35 ada 14 parsel sayılı taşınmazdan geçit hakkı kurulmasının mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle geçit hakkına ilişkin kısa bir açıklama yapılmasında fayda vardır.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun “zorunlu geçit” başlıklı 747’nci maddesi “Taşınmazından genel yola çıkmak için yeterli geçidi bulunmayan malik, tam bir bedel karşılığında bir geçit hakkı tanınmasını komşularından isteyebilir” hükmünü içermektedir. Bu itibarla geçit hakkı kurulabilmesi için geçit ihtiyacı duyulan taşınmazın genel yola hiç veya yeteri kadar bağlantısının bulunmaması gerekmektedir. İlk hâlde mutlak, ikinci hâlde nisbi geçit ihtiyacı söz konusudur. Geçit ihtiyacı baştan itibaren olabileceği gibi sonradan gerçekleştirilen kadastro, imar uygulamaları veya kamulaştırma işlemi sonucu da doğabilir.

Mutlak geçit ihtiyacının olduğu durumlarda geçit hakkının kurulması zorunlu olmasına rağmen, nisbi geçit ihtiyacının olduğu durumlarda ise geçit hakkı tesis edilip edilmeyeceği somut olaydaki durum ve şartlar dikkate alınarak hukuka ve hakkaniyete uygun bir şekilde değerlendirilmelidir (Demir, M.: Zorunlu Geçit Hakkı Kurulmasının Koşulları ve Tazminatın (Tam Bedelin) Belirlenmesi Sorunu, AÜHFD, cilt 52,sayı 4,s.196.39). Burada dava konusu taşınmazın niteliği, kullanım amacı, geçit ihtiyacının nasıl ve hangi araçlarla giderileceği objektif kriterler dikkate alınarak belirlenmeli ve fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi göz ardı edilmemelidir. Mevcut bir yolun objektif ölçülere göre taşınmazın ekonomik ihtiyaçlarına cevap vermemesi veya taşınmazın yararlanma biçiminde zaman içinde değişiklik olması durumunda nisbi geçit ihtiyacının varlığından söz edilebilir (Surlu,M.H./Öztürk, G.:Öğreti ve Uygulamada Geçit Hakkı, Ankara, 2003,s.251.).

Bununla birlikte geçit hakkı tesis edilirken, taşınmazın önceki durumuna ve zeminde mevcut fiilen kullanılan mevcut yola öncelik tanınmalıdır. Eğer bu şart uygulanamıyorsa bu durumda geçidin en az zarar verecek şekilde kurulması gerekmektedir. Ancak buradaki öncelikli amaç, alternatifli güzergâhlar içerisinde, lehine geçit hakkı tesis edilecek taşınmaz maliki açısından en kısa ve en az giderli olanı değil; aleyhine geçit hakkı tesis edilebilecek taşınmaz malikleri açısından objektif olarak en az zarar oluşturacak seçeneğin tercih edilmesidir.

Somut olayda, mahkemece davacının geçit ihtiyacı içinde olduğu kabul edilmek suretiyle dava konusu 187 sayılı parsel yararına, 35 ada 14 sayılı parselden geçit hakkı kurulmasına karar verilmiştir. Ne var ki dosyaya sunulan tapu kayıt örneği, pafta örneği ve bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere 187 sayılı parsel lehine 185 ve 188 parsel sayılı taşınmazların ortak sınırında her bir parselden bir metre olmak suretiyle iki metre genişlikte akdi geçit irtifakı bulunduğu anlaşılmaktadır. Az yukarıda açıklanan ilkeler uyarınca bu durumda davacının nispi geçit ihtiyacı içerisinde olduğu gözetilerek öncelikle mevcut akdi geçit irtifakının 2,5-3 metreyi aşmamak şartıyla genişletilmesinin mümkün olup olmadığı belirlendikten sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği açıktır.

Hâl böyle olunca Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ: Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, aynı Kanun’un 440. maddesi uyarınca tebliğden itibaren on beş günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.02.2018 gününde oy birliği ile karar verildi.