YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİ

Tarih: 29.12.2016 Esas: 2016 / 17110 Karar: 2016 / 12189

İcra Hukuku Kapsamında Tasarrufun İptali Davası Açma Hakkı Genel Hükümlere Göre Muvazaa Nedeniyle İptal Davası Açma Hakkına Engel Değildir.

Özet:

Dava, evlilik birliği içinde edinilen ve davacı eşin katkısı ile alınan aracın boşanma protokolüne aykırı olarak muvazaalı olarak satılması üzerine devrinin yapılamaması nedeniyle TBK’nun 19. maddesine dayalı olarak satış işleminin iptali ile davacı adına tescili istemine ilişkindir. Davacının bu davadaki amacı, alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle  geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. Muvazaaya dayalı davalarda, davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur. İİK’nun 277. ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davası açma hakkı, davacının genel hükümlere göre muvazaaya dayanarak iptal davası açmasına engel değildir. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da göz önünde tutularak İİK’nun 283. maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın haciz ve satış isteyebilme yönünden hüküm kurulması gerekecektir. 

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın görevsizliğine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, müvekkilinin davalı …’dan … Aile Mahkemesinin 13.1.2015 tarihinde kesinleşen ilamı ile boşandığını, 4.11.2014 tarihli boşanma protokolünün 2. maddesinde; davalı … adına kayıtlı … plakalı aracın kullanımının müvekkilinde olduğu, boşanma ile birlikte müvekkili tarafından kullanılmaya devam edileceği, araç üzerinde rehin ve kredi borcu bulunduğundan kredi bitim ve rehin fekkini mütaakip aracın satış ve devrinin müvekkiline verileceği, protokol tarihi itibarıyla araç üzerinde …’ın hakkı bulunmadığının belirlendiğini, davalı …’in nafaka borcununu ödememesi üzerine aleyhine icra takibi yaptıklarını, borçlunun ödeme emrini tebliğ aldığı 29.7.2015 tarihinde muvazaalı borçlandığı dava dışı …’e takip açtırarak dava konusu müvekkili tarafından kullanılan araca 30.7.2015 tarihinde haciz ve yakalama koydurduğunu, müvekkilinden icra yoluyla alınan aracın 31.7.2015 tarihinde davalı …’e teslim edilerek yakalama ve haczin kaldırıldığını, davalı …’in 3.8.2015 tarihinde araca yeni ruhsat çıkararak davalı …’a sattığını, satış işleminin muvazaalı olduğunu, müvekkilinin emin sıfatıyla zilyet olup aracın elinden rıza dışı çıktığını, davalı …’in haksız zilyet olduğunu davalı … iyiniyetli olsa bile iyiniyetinin korunamıyacağını belirterek muvazaa ve hukuka aykırılık nedeniyle davalılar arasındaki 3.8.2015 tarihli araç satış sözleşmesinin iptali ile müvekkili adına tesciline bu talebin kabul edilmemesi halinde dava konusu aracın bedelinin satış tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı vekili, boşanma ilamında dava konusu araçla ilgili bir hüküm bulunmadığını, müvekkilinin borçları için dava dışı …’den borç aldığını ödeyemediği için hakkında takip yapıldığını ve dava konusu araca haciz ve yakalama konulduğunu, borç ödendiği için haczin yakalamanın kaldırıldığını, müvekkiline teslim edilen aracın galerici vasıtasıyla yine galericilik yapan davalı …’e satıldığını satış bedeli ile araç üzerindeki kredi borcunun ödendiğini satışın muvazaalı olmadığı gibi davacının dava konusu araç üzerinde hakkı bulunmadığın belirterek davanın reddini savunmuştur.

Davalı vekili, müvekkilinin Adana’da galerici olduğunu dava konusu aracı işi gereği ve iyiniyetle yine galerici arkadaşı vasıta ile aldığını kredi borcunu ödediğini belirterek davanın reddini savunmuştur

Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere göre, dava konusu satışla ilgili muvazaa iddiası ispatlanamadığından davalı aleyhine açılan davanın reddine, davacının mahkeme içi ikrar ve anlaşma protokolüne dayanak aile mahkemesinde dava açma hakkının bulunduğu, bu davanın davacısının boşanan eş olduğu gerekçesiyle davalı yönünden mahkemenin görevsizliği nedeniyle adı geçen davalı adına açılan davanın usulden reddine, davalı yönünden karar kesinleştiğinde ve süresi içinde başvurulması halinde dosyanın görevli … Aile Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, evlilik birliği içinde edinilen ve davacı eşin katkısı ile alınan aracın boşanma protokolüne aykırı olarak teslim ve devrinin yapılamaması nedeniyle iptal ve davacı eş adına tescili ile aracın muvazaalı satılmış olması TBK’nun 19. maddesi hukuksal nedenine dayalı iptal istemine ilişkindir.

Mahkemece muvazaa yönünden davanın reddine, evlilik birliği içinde edinilen ve davacı eşin katkısı ile alınan aracın boşanma protokolüne aykırı olarak teslim ve devrinin yapılaması nedeniyle iptal ve tescil istemi yönünden ise dosyanın görevli … Aile Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından muvazaaya yönelik olarak temyiz edilmiştir.

Kural olarak 3. kişiler, danışıklı işlem nedeniyle hakları zarara uğratıldığı takdirde tek taraflı veya çok taraflı olan bu hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilir. Çünkü danışıklı bir hukuki işlem ile 3. kişilere zarar verilmesi onlara karşı işlenmiş bir haksız eylem niteliğindedir. Ancak 3. kişinin danışıklı işlem ile haklarının zarara uğratıldığının benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan alacaklı olması ve danışıklı işlemin alacağının ödenmesini önlemek amacıyla yapılmış bulunması gerekir.

Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmeyi amaçlar.

Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur. Çünkü yukarıda açıklandığı gibi İİK 277 ve izleyen maddelerinde iptal davasına konu tasarruflar özünde geçerli olmasına rağmen kanunun icra hukuku yönünden iptaline imkan verdiği tasarruflardır. Muvazaaya dayalı iptal davasında ise davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir.

İİK 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere, muvazaaya dayanarak dava açmasına engel değildir. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1. maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacıya haciz ve satış isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir.

Somut olayda mahkemece, … 2.İcra Müdürlüğünün 2015/2098 sayılı takip dosyası (nafaka alacağına ilişkin) ile aile mahkemesine gönderilen (dava konusu araca ilişkin katkı payı alacağı davası) dava dosyasının sonuçlanması beklenerek davacının alacağın kesinleşmesi halinde mevcut delillerin TBK’nun 19. maddesi gereğince değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 29.12.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.