YARGITAY HUKUK GENEL KURULU

Tarih: 11.05.2011 Esas: 2011 / 11-205 Karar: 2011 / 305

İzinsiz Kullanılan Fotoğraflar Nedeniyle Tazminat Talebi – Bir Fotoğrafın Güzel Sanat Eseri Olarak Kabul Edilebilmesi İçin Estetik Değerinin Bulunması Gerekir.

Özet:

Dava, eser niteliğindeki fotoğrafların izinsiz kullanıldığı iddiasına dayalı maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir. Davacı, davalının izinsiz olarak onsekiz adet fotoğrafını işyerinde kullandığını iddia etmiştir. FSEK’nun uygulanması için öncelikle eser niteliğinde bir fikir ürününün mevcut olması gerekir. Her fotoğraf, eser niteliğinde değildir. Bir fotoğrafın güzel sanat eseri olarak kabul edilebilmesi için estetik değerinin bulunması gerekir. Bir fotoğrafın eser niteliğinde olup olmadığının tespiti, özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden bilirkişiden görüş alınmalıdır. Mahkemenin hükmüne esas aldığı raporu düzenleyen heyet içinde fotoğraf alanında uzman bir kimse bulunmamaktadır. Bu durumda fotoğraf alanında uzman bilirkişi veya bilirkişi kurulundan rapor alınarak sonucuna göre karar verilmelidir.

Taraflar arasındaki “FSEK’na dayalı tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 08.07.2004 tarih ve 2002/306 E. – 2004/426 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 21.11.2005 gün ve 2004/13852-2005/11286 sayılı ilamı ile;

(“…Davacı vekili, müvekkilinin fotoğraf sanatçısı olduğunu, Mardin iliyle ilgili çalışmalarını “………………..” adlı kitapta toplayıp yayınladığını, davalının bu kitapta yayınlanan eser niteliğindeki fotoğraflardan bir kısmını izin almadan, bazılarını tahrif ederek iki ayrı lokantasında kullandığını, iki fotoğrafının da birbirlerinin içine geçirilerek kolaj yapıldığını, bunun profesyonelce gerçekleştirildiğini, bir fotoğrafın kullanım bedelinin yıllık 750 USD üzerinden FSEK’nun 68’inci maddesi de dikkate alınarak 3.000 USD olduğunu ileri sürerek, toplam 18 fotoğraf için fazlaya ilişkin hakların saklı tutularak şimdilik 18.000 USD maddi tazminat ile 5 Milyar TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, yabancı para üzerinden dava açılamayacağını, fotoğrafların ayrı ayrı eser olup olmadığının belirlenmesi gerektiğini, FSEK’nun 68’inci maddesi uyarınca tazminat talep etme koşullarının bulunmadığını, müvekkilinin Mardin’li bir aileye mensup olduğunu, ticari bir amaç gütmeksizin fotoğrafları işyerine astığını, FSEK’nun 38’inci maddesi uyarınca çoğaltmanın mümkün bulunduğunu, manevi tazminat istenemeyeceğini, bir yıllık kullanım olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlar ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacıya ait eser niteliğindeki fotoğrafların davalı tarafından izinsiz olarak kullanıldığı, bu fotoğrafların bir vakıf adına çekilmiş olmasının bunlar üzerindeki mali hakların devredildiği sonucunu doğurmayacağı, fotoğrafçılar derneği tarafından bir adet fotoğrafın bedelinin 200 ABD Doları olduğunun bildirildiği, her ne kadar bilirkişi raporları çelişkiliyse de ikinci raporun FSEK’na uygun bulunduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, 10.800 ABD Doları maddi tazminat ile 3 Milyar TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline, döviz cinsindeki tazminatın tahsilinde BK’nun 83’üncü maddesi hükmünün dikkate alınmasına karar verilmiştir.

Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

1- Dava, eser niteliğindeki fotoğrafların izinsiz kullanıldığı iddiasına dayalı, maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. Davacı vekili, FSEK’na dayalı olarak açmış bulunduğu davasında davalının, izinsiz olarak müvekkiline ait 18 adet fotoğrafı işyerlerinde kullandığını ileri sürmüştür. FSEK’nun uygulanması için öncelikle eser niteliğinde bir fikri ürünün mevcut olması gerekir. Anılan yasanın 1’nci maddesinde eser, sahibinin hususiyetini taşıyan ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar ve sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsulleri olarak tanımlanmıştır. Her fotoğraf, eser vasfında değildir. Bir fotoğrafın FSEK’nun 4’üncü maddesi uyarınca güzel sanat eseri olarak kabul edilebilmesi için, estetik değerinin bulunması gerekir. Fikri ürünün eser niteliğinde olup olmadığı hususu, mahkemece kendiliğinden dikkate alınmalıdır. Bir fotoğrafın eser olup olmadığının tespiti, özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden bilirkişi görüşüne de başvurulmalıdır. Somut olayda davalının işlettiği iki ayrı lokantada davacıya ait 18 adet fotoğrafın kullanıldığı hususu uyuşmazlık konusu değildir. Davalı vekili, fotoğrafların eser niteliğinde olmadıklarını savunmuştur. Mahkemenin kararına esas aldığı raporu düzenleyen bilirkişi, hukukçu ve aynı zamanda inşaat mühendisi olup, fotoğraf alanında uzmanlığı bulunmamaktadır. Nitekim raporunda da uyuşmazlığa konu fotoğrafların, kişisel tecrübelerine göre estetik özelliklerinin bulunduğunu açıklayarak bu yönün fotoğraf sanatçılarına inceletilmesi hususunun mahkemenin takdirinde olduğunu bildirmiştir. O halde, davalı vekilinin rapora yönelik itirazları da dikkate alınıp, fotoğraf sanatı alanında uzman bilirkişi veya bilirkişi kurulundan rapor alınarak 18 adet fotoğrafın ayrı ayrı eser niteliğinde olup olmadıklarının açıklığa kavuşturulması ve sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde eksik incelemeyle karar tesisi bozmayı gerektirmiştir.

2- Bozma sebep ve şekline göre, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir…”) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Temyiz Eden: Davalı vekili.

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren bu gibi hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasının gerekmesine, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 09.03.2008 gün ve 2008/11-262 E., 2008/260 K.; 28.03.2007 gün ve 2007/11-154 E., 2007/168 K.; 07.03.2007 gün ve 2007/11-94 E., 2007/113 K.; 14.05.2008 gün ve 2008/11-392 E., 2008/377 K. sayılı ilamlarında da aynı hususların benimsenmiş olmasına göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ: Davalı vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının özel daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre bu aşamada davalı vekilinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdükleri sair hususların incelenmesine yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 11.05.2011 günü yapılan ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.