YARGITAY 8.HUKUK DAİRESİ
Tarih: 30.05.2016 Esas: 2015 / 2161 Karar: 2016 / 9456
Artık Değere Katılma Alacağı – Katılma Alacağının Hesaplanması
Özet:
İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, artık değere katılma alacağı talebine ilişkindir. Edinilmiş mala katılma rejiminin devamı süresince, bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacak hakkı vardır. Katılma alacağı yasadan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek yoktur. Artık değere katılma alacağı; eklenecek değerlerden ve denkleştirmeden elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır. Açıklanan hususlar dikkate alınmaksızın eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
… ile … aralarındaki Katılma Alacağı davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair …. Aile Mahkemesi’nden verilen 11.11.2014 gün ve 58/817 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ile davalı vekili taraflarından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı … vekili, evlilik birliği içinde taşınmaz, araç, kooperatif hissesi ve …… emeklilik sistemindeki para ile ev eşyası nedeniyle 50.000,00 TL alacağın davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir. 11.02.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile talep miktarını artırarak toplam 135.000,00 TL alacağın davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili, açılan davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, taşınmaz ve araç nedeniyle 49.640,76 TL katılma alacağının davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, …… emeklilik sistemindeki para ve kooperatif alacağı yönünden ise davanın reddine, eşya alacağı yönünden atiye bırakılması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili ve davalı vekili taraflarından kabul ve redde ilişkin bölümleri ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
1- Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2- Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK m. 33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir.
Mal rejiminin devamı süresince, bir eşin sahip olduğu edinilmiş malda, diğer eşin artık değerin yarısı oranında katılma alacak hakkı vardır. Artık değere katılma alacağı; eklenecek değerlerden (TMK m. 229) ve denkleştirmeden (TMK m. 230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının (TMK m. 219) toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin (TMK m. 231) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır (TMK m. 236/1). Katılma alacağı yasadan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek yoktur.
Artık değere katılma alacak miktarı hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malların, bu tarihteki durumlarına göre, ancak tasfiye tarihindeki sürüm (rayiç) değerleri esas alınır (TMK m. 227/1, 228/1, 232 ve 235/1). Yargıtay uygulamalarına göre, tasfiye tarihi karar tarihidir.
Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır. Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilir (TMK m. 222).
4721 sayılı TMK’nun “edinilmiş mallar” başlıklı 219. maddesinin 2. fıkrasında, sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemelerin edinilmiş mal grubundan sayıldığı belirtilmiştir. 228/2. madde de ise, eşlerden birine sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurumlarınca yapılmış olan toptan ödemeler veya iş gücünün kaybı dolayısıyla ödenmiş olan tazminat, toptan ödeme veya tazminat yerine ilgili sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurumunca uygulanan usule göre ömür boyunca irat bağlanmış olsaydı, mal rejiminin sona erdiği tarihte bundan sonraki döneme ait iradın peşin sermayeye çevrilmiş değeri ne olacak idiyse, tasfiyede o miktarda kişisel mal olarak hesaba katılacağı hükmüne yer verilmiştir.
Mal rejiminin devamı sırasında, sosyal yardım kurum ve kuruluşlarından (…… emekli maaş sistemi) toptan ödenme yapılması durumunda; öncelikle ödeme tarihi itibarıyla PMF (population masculin feminin) tablosundan yararlanılarak, emekli olan eşin ortalama bakiye yaşam süresi bulunarak, ödeme günlük irat şeklinde yapılsaydı her bir güne karşılık gelen miktar saptanır. Bundan sonra, irat şeklindeki günlük ödeme miktarı, mal rejiminin sona erdiği 07.02.2012 tarihinden sonraki kalan günler ile çarpılarak, bulunacak bu miktarın peşin sermayeye çevrilmiş değeri hesaplanır.
Mal rejiminin sona ermesinden sonraki döneme isabet eden ödemenin açıklanan yöntemle hesaplanan peşin sermayeye çevrilmiş değeri, emekli olan eşin kişisel malı sayılır. Sosyal yardım kurum ve kuruluşlarından yapılan toplam ödemenin, kişisel mal sayılan bu miktar (mal rejiminin sona ermesinden sonraki döneme isabet eden günlük irat şeklindeki toplam ödemelerin peşin sermayeye çevrilmiş değeri) çıkarıldıktan sonra, kalan miktar edinilmiş mal kabul edilerek tasfiye sırasında göz önünde bulundurulur.
Sosyal yardım kurum ve kuruluşlarından yapılan ödemenin, tasfiyeye konu edilmesi için mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olması (TMK’nun 235/1) ya da bu para kullanılarak başka bir malvarlığına sahip olunmalıdır. Söz konusu gelir, kullanılarak satın alınan malvarlıkların tasfiyesinde de aynı kurallar geçerli olacaktır.
Yukarıdaki değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır.
Somut olaya gelince; eşler, 28.08.1994 tarihinde evlenmiş, 07.02.2012 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK m. 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK’nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı TKM m. 170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 Sayılı Yasa m. 10, TMK m. 202/1).
Yukarda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca yapılan incelemede;
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde, davalının 16.09.2009 tarihi itibariyle emekli olduğu, boşanma dava tarihinden önce emekli olması nedeniyle davalıya ödenmesi gereken 91.321,51 TL emeklilik yardımının tamamının yeniden …… Emeklilik Maaş Sistemine aktarıldığı gerek SGK gerekse …… Genel Müdürlüğü yazı cevabından anlaşılmaktadır. O halde, emeklilik maaş sistemine aktarılan miktar üzerinden TMK’nun 228/2. maddesi gereğince bu miktarın mal rejiminin sona erdiği tarihten sonraya isabet eden bölümünün yukarıda açıklanan kurallar gözetilerek peşin sermayeye çevrilmiş değerinin davalının kişisel malı olduğu dikkate alınarak bakiye miktarın artık değer kabul edilmesi ve buna göre davacının katılma alacağının hesaplanması gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
3- Davacı, ayrıca davalının S.S. …… …… Yapı Kooperatifi’nde bulunan senetli alacağına yönelik alacak talebinde de bulunmuş, kooperatife bu hususta yazı yazılmış ise de; bu konuda gelen yazı cevabı ve araştırma yeterli değildir. O halde, ilgili kooperatife yeniden yazı yazılarak davalının senetli veya senetsiz alacağının bulunup bulunmadığının bildirilmesinin istenilmesi, alacak bildirilmesi halinde mevcut delillerle birlikte alacağın değerlendirilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması da doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarda 2 ve 3. bentte gösterilen sebeplerle 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA; diğer temyiz itirazlarının yukarda 1. bentte gösterilen sebeplerle reddine, ve HUMK’nun 440/I. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 1.476,70 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya, 847,74 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 30.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.