YARGITAY 1. HUKUK DAİRESİ

Tarih: 27.06.2018 Esas: 2018 / 2685 Karar: 2018 / 11530

Asli Müdahale Dava Konusuna Yöneliktir; Dava Konusu Edilmeyen Hususta Asli Müdahale Yoluyla Hak Talep Edilemez.

Özet:

Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil talebine ilişkindir. Usul hukukumuzda dahili dava diye bir müessese bulunmamaktadır.  Bir kimseye dahili dava yoluyla taraf sıfatı verilemeyeceği gibi, hakkında hüküm kurulmasına da olanak yoktur. HMK’nun 65. maddesi uyarınca, açılan bir davaya dava konusu edilen şey hakkında taraflar dışında hak iddia edilerek o şeyin kendisine ait olduğunu ileri süren ve harcını yatırmak suretiyle davaya dahil olan kimsenin hukuki durumu asli müdahilliktir. Asli müdahale, dava konusuna yöneliktir. Dava konusu edilmeyen hususta asli müdahale yoluyla hak talep edilemez. Bu durumda, davaya müdahil olan kişiler yönünden usulünce açılmış dava ve davada davacı taraf sıfatı bulunmadığına göre, isteklerinin kabulüne karar verilmesi hatalıdır. 

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece asıl dava yönünden temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davacı ve müdahillerin davasının kabulüne, birleştirilen dava yönünden ise davacı …’un davasının vasiyetnamenin bu davacı bakımından kesinleştiği gerekçesiyle reddine, müdahillerin davasının da kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı … tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakiminin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Asıl ve birleştirilen dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

Asıl davada davacı, mirasbırakan babası …’nun, … ada … parsel sayılı taşınmazını davalı torunu …’a temlik ettiğini, işlemin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu kaydının miras payı oranında iptali ile adına tescile karar verilmesini istemiştir.

Asıl davada davalı …, büyükbabasının ve büyükannesinin her türlü ihtiyacında yardımcı olduğunu, onların hizmetlerini gördüğünden dolayı manevi bir sevgi ve değerinin olduğunu, davaya konu taşınmazın da bunların karşılığı olarak devredildiğini, mirasbırakanın mal kaçırmak gibi bir düşüncesinin olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Birleştirilen davada davacı, … ada … parsel sayılı taşınmaz hakkında aynı istemde bulunmuş, davalı … ise davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, asıl dava yönünden temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davacı ve müdahillerin davasının kabulüne, birleştirilen dava yönünden ise davacı …’un davasının vasiyetnamenin bu davacı bakımından kesinleştiği gerekçesiyle reddine, müdahillerin davasının da kabulü ile davalı adına olan kaydın miras payları oranında iptali ve mirasbırakan adına tescile karar verilmiştir.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan …’nun 02.06.2013 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak davacı …, birleştirilen davada davalı …, kendisinden önce ölen kızı …’in çocukları dahili davacılar … ve …, dava dışı çocukları …, …, …, …, … ile kendisinden önce ölen oğlu …’nin çocukları … ve …’ın kaldıkları, davalı …’ın davalı …’nın oğlu olduğu, mirasbırakanın çekişme konusu … ada … parsel sayılı 1.262,37 m2 ev ve arsa nitelikli taşınmazını 16.03.2011 tarihinde davalı …’a 10.700TL bedelle satış suretiyle temlik ettiği, davalının devir tarihinde 19 yaşında ve öğrenci olduğu, alım gücünün olmadığı, mirasbırakanın … ada … parsel sayılı 836,09 m2 miktarlı ev ve arsa nitelikli taşınmazını 19.04.2006 tarihinde 6.000TL bedelle davalı …’ya yine satış suretiyle temlik ettiği, aynı akitle …ada … parsel sayılı taşınmazı da dava dışı torunu …’a devrettiği, … Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/141Esas sayılı vasiyetnamenin açılmasına ilişkin dosyaya konu … Noterliğinin 01.05.1992 tarih 0382 yevmiye numaralı vasiyetnamede mirasbırakanın maliki olduğu … parsel sayılı taşınmazı davalı …’nın eşi …’e, …, … ve … ada … parsel sayılı taşınmazlarını davalı …’ya vasiyet ettiği, … Noterliğinin 06.04.2004 tarih 00275 yevmiye numaralı vasiyetnamesiyle de dava dışı …, …, …, …, …, … ve … parsel sayılı taşınmazlarını davalı …’ya vasiyet ettiği, mirasbırakan adına kayıtlı dava dışı 14 adet taşınmaz daha olduğu (7 adeti vasiyete konu), yapılan zabıta araştırmasına göre mirasbırakan İbrahim’in ölmeden önce emekli maaşı aldığı, eşi ile birlikte yaşadığı, bronşit ve kalp rahatsılığı bulunduğu, ihtiyaçlarının oğlu … tarafından karşılandığı, davalı …’nın 03.03.2014 tarihli dilekçesi ile mirasbırakanın oğlu …’nin ölümü ile eşi … ile evlenmesi ve ailesine bakması karşılığında taşınmazı devrettiğini, çekişme konusu taşınmazda bulunan evin tarafından yapıldığı, mirasbırakanın mal kaçırma amacının olmadığını beyan ettiği, 08.02.2014 tarihli dilekçe ile dava değeri belirtmeksizin sadece başvurma harcı yatırmak suretiyle mirasçılardan … ve …’nın davaya müdahale dilekçesi verdikleri, davalılara yapılan işlemin muvazaalı olduğunu ileri sürerek miras payları oranında iptal-tescile karar verilmesini istedikleri anlaşılmaktadır.

Hemen belirtilmelidir ki; her ne kadar mahkemece birleştirilen dava yönünden davacı …’un davasını vasiyetnamenin iptali veya tenkis davası olarak açmadığı, davacının vasiyetnameyi kabul ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de yukarıda değinilen somut olgular ve dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde davalı …’ya yapılan temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olmadığı saptandığından, davanın reddi bu gerekçe ile ve sonucu itibariyle doğrudur. Davacının temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.

Davalı …’nın temyiz itirazlarına gelince;

Usul hukukumuzda davaya dahil diye bir müessese bulunmayıp, bir kimseye dahili dava yoluyla taraf sıfatı verilemeyeceği gibi, hakkında hüküm kurulmasına da olanak yoktur.

Bilindiği gibi, 6100 sayılı Hukuk Muhakameleri Kanunu’nun (HMK) 65. maddesine göre, açılan bir davaya dava konusu edilen şey hakkında tarafların dışında hak iddia edilerek o şeyin kendisine ait olduğunu ileri süren ve harcını yatırmak suretiyle davaya dahil olan kimsenin hukuki durumu asli müdahildir. Değinildiği üzere, asli müdahalede dava edilen müddeabih esastır. Anılan müddeabihin dışına çıkılarak dava konusu edilmeyen hususta hak talebinde bulunulmasına asli müdahale yoluyla yasal olanak yoktur. Bir başka ifade ile asli müdahale dava konusuyla bağlantılı olarak tarafların dışında müstakil hak arama durumudur.

Somut olaya yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca bakıldığında; davacının miras payına yönelik açtığı eldeki davada, asli müdahillerin kendi paylarına yönelik taleplerinin kabul görmeyeceği açıktır.

Bu durumda, davaya müdahil olan Selda ve Hanife yönünden usulünce açılmış dava ve davada davacı taraf sıfatı bulunmadığına göre, birleştirilen davada isteklerinin kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Her ne kadar, asıl dava bakımından da müdahale olmaz ise de, temyiz edenin sıfatına göre bu husus bozma sebebi yapılmamıştır.

Kabule göre; davalar birleştirilse dahi her dava bağımsız varlığını sürdürdüğünden birleştirilen her dava için ayrı ayrı hüküm kurulması gerekirken bu hususun göz ardı edilmesi doğru olmadığı gibi, 4721 sayılı TMK’nun 28/1. maddesinde; ‘’ Kişilik, çocuğun sağ olarak tamamıyla doğduğu anda başlar ve ölümle sona erer.‘’ düzenlemesi karşısında mirasbırakan …’in ölümü ile kişiliğinin son bulduğu gözetilmeksizin ölü kişi adına tescile karar verilmesi de isabetsizdir.

Davalı …’nın bu yöne değinen temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nun geçici 3/2. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 27.06.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.