YARGITAY 1. HUKUK DAİRESİ

Tarih: 15.01.2019 Esas: 2015/5181 Karar: 2019/107

Bağıştan Dönme – Borçlar Kanununun 246. Maddesinin 2. Fıkrasında Gösterilen İstisna Dışında Rücu Hakkı Kural Olarak Mirasçılara Geçmediği Gibi, Temlik De Edilemez.

Özet:

Bilindiği üzere, bağıştan dönme (rücu) bağışlayanın tek yanlı, bağışlanana varması gereken beyanıyla geriye etkili (makable şamil) olarak hukuki ilişkiye son veren yenilik doğurucu bir haktır. Bağışlayan koşullu veya mükellefiyetli şekilde bağışta bulunmuşsa, bağışlanandan hukuka, ahlaka aykırı veya imkansız olmadığı sürece 818. sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 241. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 291. maddesi uyarınca koşul veya mükellefiyetin yerine getirilmesini isteyebilir. Haklı bir neden olmaksızın yerine getirilmemesi halinde de BK. nin 244/3. TBK. nin 295. maddesine dayanarak bağıştan dönme hakkını kullanıp verdiğini geri isteyebilir. Hemen belirtmek gerekir ki; bağış sözleşmesindeki koşul veya mükellefiyetin niteliğinin, kapsamının yerine getirilme zamanının tam olarak tespiti büyük önem taşır. Bu itibarla salt kullanılan sözlerin değil, tarafların gerçek iradelerinin ve bağışlayanın asıl amacının ortaya çıkarılması gerekir. 818 sayılı Borçlar Kanununun 246. maddesinin 2. fıkrasında gösterilen istisna dışında rücu hakkı kural olarak mirasçılara geçmediği gibi, temlik de edilemez.

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVACILAR : … V.D.

DAVALILAR : … V.D.

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın davalı … Belediyesi yönünden reddine, davalı … yönünden kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı … vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 15.01.2019 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Avukat … geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davacılar … vd. vekili Avukat ve davalı … Belediye Başkanlığı vekili Avukat gelmediler, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

-KARAR-

Dava, bağıştan rücu hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

Davacılar, 13375 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki paylarını, genel hizmete ayrılması koşuluyla davalı … Belediyesine 11.03.1999 ve 11.10.1999 tarihlerinde bağışladıklarını, idari karar ve işlemden taşınmazın koşullu olarak bağışlandığının anlaşıldığını ancak resmi senetlerde kayıtsız ve şartsız olarak bağışlandığı şeklinde yazıldığını, bugüne değin bağış koşulunun gerçekleşmediğini, taşınmazın davalı … sınırları içine alındığı halde tapu kayıtlarında davalı … adına kayıtlı olup bağış koşulunun yerine getirilmesinin mümkün olmadığını, taşınmazın üzerine ticari amaçlı bina yapımı için ruhsat verildiğini ileri sürerek dava konusu 13375 ada 1 parsel sayılı taşınmazda çekişme konusu payların tapu kayıtlarının iptali ile payları oranında adlarına tescilini istemişlerdir.

Davalı …, davanın hak düşürücü süre içinde açılmadığını, bağışın kayıtsız ve şartsız olduğunun akit tablosuyla sabit olduğunu, bir kısım davacılar bakımından bağıştan dönme hakkının mirasçıya geçmeyeceği gibi mirasbırakanın ölümünden itibaren 1 yıllık sürenin de geçtiğini, taşınmazda dava dışı paydaşların paylarının kamulaştırılamadığını; aşamalarda dava konusu taşınmaz üzerinde herhangi bir yapıya izin verilmediğini, dava dışı şirket tarafından taşınmaza el atılması nedeniyle el atmanın önlenmesi davası açıldığını belirtip davanın reddini savunmuştur.

Davalı …, dava konusu taşınmazın geldisi olan 12306 ada 2 parsel sayılı taşınmazın imar planında oyun alanı olarak göründüğünü, 04.06.2010 tarihli uygulama imar planı ile 13375 ada 1 parsel olarak tescil edildiğini, dava konusu taşınmazın en son 13375 ada 2 parsel numarasını aldığını, plan ve uygulama süreçleri nedeniyle taşınmazın yatırım yapılabilir bir hale getirilemediğini, zamanaşımı süresinin geçtiğini belirtip davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, bağıştan rücu koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davalı … yönünden davanın kabulüne, davalı … yönünden husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 13375 ada 1 parsel sayılı taşınmazın geldisi olan 12306 ada 2 parsel sayılı taşınmazın 70/2400’erden toplam 350/2400 payı davacılar Durali, Akif, Cavit, Erol ve bir kısım davacıların mirasbırakanı Ercan … adlarına kayıtlı iken adı geçenlerin paylarının tamamını 11.03.1999 tarihinde kayıtsız, şartsız ve bedelsiz olarak davalı …’ne bağışladıkları, yine dava konusu taşınmazın 113/2400 payı davacı Mustafa … adına kayıtlı iken payının tamamını 11.10.1999 tarihinde kayıtsız, şartsız ve bedelsiz olarak davalı …’ne bağışladığı, dava konusu taşınmazın imar uygulaması sonucu 13375 ada 2 parsel numarasını aldığı, dosyaya sunulan 17.12.1998 tarihli encümen kararına göre, onaylanmış imar planında okul alanı, park, semt spor sahası, kreş, pazar yeri gibi genel hizmete ayrılan ve yasada öngörülen % 35 DOP üzerinde kalarak uygulama alanlarındaki mülkiyet sahipleri adına şuyulandırılan hisselerin belediyece, amacında kullanılmak üzere hibe alımlarında tapuda yapılacak işlemlerde harita müdürü Mehmet Emek veya emlak şefi Hüseyin …’ın yetkili olmasının uygun bulunduğuna;

03.08.1999 tarihli encümen kararında, hibe alımlarında tapuda yapılacak işlemlerde başkan yardımcısı K. Behzat …’in yetkili olmasına karar verildiği, davalı … tarafından tapu müdürlüğüne yazılan 14.09.1999 tarihli yazıda başkaca parsellerle birlikte dava konusu 12306 ada 2 parsel sayılı taşınmazın hibe alımları için 03.08.1999 tarihli encümen kararı ile belediye başkan yardımcısı K. Behzat …’in yetkilendirildiğinin bildirildiği ve hibe alımlarının gerçekleştirilmesi için gereğinin yapılmasının istenildiği, resmi senetlerin incelenmesinde davaya konu bağış işlemlerine encümen kararları ile yetkili kılınan K. Behzat … ile Hüseyin …’ın katıldıkları, davalı …’nin 25.07.2011 tarihli encümen kararına göre, başkaca parsellerle birlikte dava konusu 12306 ada 2 parsel sayılı taşınmazın uygulama imar planında kaldığı ve ihdasen Aksu Belediyesi adına oluşan alanlar, yol, yeşil alan olarak kamu lehine bedelsiz olarak DOP’a verildiği, dava konusu 13375 ada 1 parselin de imar sonucu oluştuğunun belirtildiği, dava konusu taşınmazın uygulama imar planında rekreasyon alanında kaldığı, davacılar Fatmana … ve Ersin’in mirasbırakanı olan ve payını bağış suretiyle devreden Ercan …’ın 28.10.2002 tarihinde öldüğü, davacılardan Mustafa …’ın nüfus kayıtlarına göre 04.03.2011 tarihinde öldüğü, eldeki davanın ise 15.08.2013 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.

Bilindiği üzere, bağıştan dönme (rücu) bağışlayanın tek yanlı, bağışlanana varması gereken beyanıyla geriye etkili (makable şamil) olarak hukuki ilişkiye son veren yenilik doğurucu bir haktır.

Bağışlayan koşullu veya mükellefiyetli şekilde bağışta bulunmuşsa, bağışlanandan hukuka, ahlaka aykırı veya imkansız olmadığı sürece 818. sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 241. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 291. maddesi uyarınca koşul veya mükellefiyetin yerine getirilmesini isteyebilir. Haklı bir neden olmaksızın yerine getirilmemesi halinde de BK. nin 244/3.

TBK. nin 295. maddesine dayanarak bağıştan dönme hakkını kullanıp verdiğini geri isteyebilir.

Hemen belirtmek gerekir ki; bağış sözleşmesindeki koşul veya mükellefiyetin niteliğinin, kapsamının yerine getirilme zamanının tam olarak tespiti büyük önem taşır. Bu itibarla salt kullanılan sözlerin değil, tarafların gerçek iradelerinin ve bağışlayanın asıl amacının ortaya çıkarılması gerekir.

Somut olayda, her ne kadar resmi akitte şartsız bağış olduğu yazılmış ise de; bağışlamada tarafların gerçek iradesi önem taşıdığından, yukarda değinilen idari işlem ve kararlardan bağışın koşullu olduğu ve koşulun yerine getirilmediği anlaşılmaktadır.

O halde, davacılar Durali, Akif, Cavit ve Erol yönünden iptal tescile karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından bu davacılarla ilgili olarak davalının temyiz itirazlarının reddine.
Davalının, Ercan … mirasçıları olan davacılar Fatmana, Ersin ve … yönünden temyiz itirazlarına gelince;
Bilindiği üzere, 818 sayılı Borçlar Kanununun 246. maddesinin 2. fıkrasında gösterilen istisna dışında rücu hakkı kural olarak mirasçılara geçmediği gibi, temlik de edilemez.

Somut olaya bu çerçevede bakıldığında, dava konusu taşınmazda payını bağışlayanlardan Ercan …’ın 28.10.2002 tarihinde öldüğü, eldeki davanın ise 15.08.2013 tarihinde açıldığı gözetildiğinde mirasçıları tarafından açılan davanın dinlenebilme olanağı yoktur.

O halde, davacılar Fatmana, Ersin ve … yönünden davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.

Öte yandan, tarafların, davada taraf ehliyetlerinin bulunması dava şartıdır (HMK m.114/1-d). Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler (HMK m. 115/1).

Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usûlden reddine karar verir. Gerçek kişiler, yaşadıkları süre içerisinde taraf ehliyetine sahiptirler. Taraf ehliyeti, çocuğun sağ olarak tamamıyla doğduğu anda başlar (MK m. 8; 28/1) ve ölümle sona erer (MK m.28/1). Taraf ehliyeti ölümle sona ereceğinden, dava tarihinden önce ölmüş olan kişi adına dava açılamaz; açılmış ise dava şartı yokluğundan usulden reddedilir.

Somut olayda, davacı Mustafa …’ın 04.03.2011 tarihinde öldüğünün nüfus kaydından anlaşıldığı, davacının 22.05.2009 tarihinde vekil tayin ettiği … tarafından tevkil yetkisine dayanılarak verilen 11.10.2010 tarihli dava vekaletnamesine istinaden 15.08.2013 tarihinde eldeki davanın açıldığı, bir başka ifadeyle ölü kişi adına dava açıldığı anlaşılmakla davacı Mustafa … bakımından usulüne uygun şekilde açılmış bir dava bulunmadığından bu davacı yönünden Hukuk Muhakemeleri Kanunu 115/2. maddesi gereğince davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine verilmesi gerekirken davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir.

Davalı … Belediyesinin temyiz itirazlarının açıklanan nedenlerden ötürü kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 2.037.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15/01/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.