YARGITAY 18. HUKUK DAİRESİ
Tarih: 10.11.2016 Esas: 2016 / 10286 Karar: 2016 / 12040
Baştan Yanlış Olarak Kütüğe Kaydedilen Anne Baba Kaydının İptali ile Gerçek Anne Baba Hanesine Kayıt Talep Edilen Dava “Kayıt Düzeltme” ve “Soybağı” Olmak Üzere Görev Yönünden Farklı Hükümlere Tabi İki Ayrı Davadır.
Özet:
Dava, baştan yanlış kütüğe kaydedilen anne baba kaydının iptali ile gerçek anne baba hanesine kayıt talebine ilişkindir. Mahkemece görevsizlik kararı verilmesi üzerine aile mahkemesince baba olduğu bildirilen kişi davaya dahil edilerek, yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiştir. Talepler dikkate alındığında dava, “kayıt düzeltme” ve “soybağı” olmak üzere görev yönünden farklı hükümlere tabi iki ayrı davadır. Birinci talep, gerçeğe aykırı beyanla baştan beri yanlış olan sicilin düzeltilmesi niteliğinde olup, nüfus kaydının düzeltilmesi davasıdır. Gerçek babanın hanesine tescil istemi ise, babalığın tespiti davasıdır. Bu durumda, nüfus kaydının düzeltilmesi davası ile soybağının tespiti davası tefrik edilmelidir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bilgi ve belgeler okunup gereği düşünüldü:
… Cumhuriyet Başsavcılığının 2013/8 sayılı davanamesi ile asliye hukuk mahkemesine açılan davada,…’un davalılar …ve … üzerindeki kaydının iptali ile annesi davalı … …nüfusuna tescili istenilmiş; mahkemece görevsizlik kararı verilmesi üzerine aile mahkemesince baba olduğu bildirilen… davaya dahil edilerek, yapılan yargılama sonunda davanın kabulü ile…’un mevcut nüfus kaydının iptali ile … ve… çocukları olarak nüfusa tesciline karar verilmiştir.
1- Dosyada toplanan bilgi ve belgelerin incelenmesinden, davada…’un annesinin … …, babasının… olduğu halde, nüfus kaydında babası …, annesi ise … gibi tescil edildiği bildirilerek, adı geçenin nüfus kaydındaki anne ve baba adlarının iptali ile gerçek anne ve babası olan … ve… olarak düzeltilmesinin istendiği anlaşılmıştır. Bu nedenle ortada birbiriyle bağlantılı iki ayrı dava vardır. İlki mevcut nüfus kaydındaki anne ve baba kaydının iptali, ikincisinin ise gerçek anne ve baba üzerine kayıt istemidir. Bir davada maddi olguları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirmesi ise hakime aittir.
Nüfus kaydının düzeltilmesi davası, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30.01.2008 tarih 2008/2-36-47 sayılı içtihadında da açıklandığı üzere, resmi sicilin belgelediği olgunun doğru olmadığı, baştan yanlış olarak kütüğe geçirilmesi sebebiyle mevcut kaydın düzeltilmesi davasıdır. Böyle bir dava sonucunda, kaydının düzeltilmesi istenen kişinin, o tarihe kadar kayıtlı olduğu haneden çıkıp, başka bir haneye tescil edilecek olması da, davayı soybağı davası haline dönüştürmez.
Bu nedenle davacıların birinci talebi, gerçeğe aykırı beyanla baştan beri yanlış olan sicilin düzeltilmesi niteliğinde olup, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 36. maddesi kapsamına giren nüfus kaydının düzeltilmesi davasıdır. Davacının gerçek anne ve baba hanesine kayıt istemi de anne yönünden yine nüfus kaydının düzeltilmesi davasıdır. Nüfus kaydının düzeltilmesi davasında resmi sicilin belgelediği olgunun doğru olması baştan yanlış olarak kütüğe geçirilmesi söz konusudur.
Çocuğun gerçek ana babası üzerine kayıt istemi ise anne ve baba arasında evlilik ilişkisi olmadığından baba yönünden soybağının düzeltilmesi davasıdır. Bilindiği üzere, çocukla ana arasındaki soybağı doğumla; baba arasındaki soybağı ise ana ile evlilik, tanıma ve hakim hükmü ile kurulur. Esasen soybağına ilişkin uyuşmazlıklarda, kişisel durum ile ilgili nüfus kaydında yer alan bilgi “doğru” olarak doğmuş ve kütüğe tescil edilmiştir. Bu doğru kayıt, daha sonra açılan bir dava, soybağının reddi veya sonradan evlenme yoluyla soybağına itiraz veya tanımaya itiraz veya tanımanın iptali yahut da af kanunları ile yapılan nesep düzeltmeye itiraz ile teknik olarak bir yanlışlığa dönüştürülmektedir.
Hal böyle olunca…’un mevcut kayıttaki anne ve baba adının iptali ile gerçek anne ve babasının hanesine kaydedilmesi davasında… ile gerçek babası… arasında soybağı kurulacaktır. Bu haliyle davanın soybağı davası olarak nitelendirmesi gerekir.
Soybağına ilişkin hükümler 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 282. maddesi ve devamında düzenlenmiş olup aile mahkemelerinin görevi kapsamındadır. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 36. maddesinde düzenlenen nüfus kaydının düzeltilmesi davalarına ise asliye hukuk mahkemesinde bakılır.
Asliye hukuk mahkemesi genel nitelikli mahkeme olup, aksine bir düzenleme bulunmadıkça dava konusunun miktar ve değerine bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalara bakmakla görevli; aile mahkemesi ise özel kanununda kendisine verilen davalara bakmakla görevli özel nitelikli bir mahkemedir.
Davada,…’un babası hanesine tescili istemi Türk Medeni Kanunu’nun 301 ve devamı maddelerinde düzenlenen babalığın tespiti istemine ilişkin olup, 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’un 4. maddesinde 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun ikinci kitabından üçüncü kısım hariç olmak üzere (TMK.118-395) kaynaklanan bütün davalarda aile mahkemesinin görevli olduğu hükme bağlandığı ve aile mahkemesi kurulmayan yerlerde Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenen asliye hukuk mahkemelerinde davanın aile mahkemesi sıfatı ile görülüp karara bağlanması gerekmektedir.
Bu durumda; öncelikle nüfus kaydının düzeltilmesi davasının soybağı davasından tefrik edilerek ayrı bir esasa kaydedilmesi ve asliye hukuk mahkemesinde görülmek üzere görevsizlik kararı verilmesi, bundan sonra nüfus kaydının düzeltilmesi davası bekletici mesele yapılarak sonuçlanmasının beklenmesi ve hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmesi,
2- Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından dava açılması yönünden yapılan incelemede:
5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 36. maddesinin 1/a bendine göre nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davaları düzeltmeyi isteyen şahıslar ile, ilgili resmi dairenin göstereceği lüzum üzerine Cumhuriyet Savcıları tarafından yerleşim yeri adresinin bulunduğu yerdeki görevli asliye hukuk mahkemesinde açılır. Yasanın bu hükmünden de anlaşılacağı gibi nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davasının Cumhuriyet Savcısı tarafından açılabilmesi için yasada öngörülen koşulların bulunması gerekir.
Somut olayda, ilgili resmi dairenin gösterdiği bir lüzum bulunmamaktadır. Ayrıca dava konusu olay nedeni ile (asliye ceza mahkemesinde açılan davada bu davanın sonucu beklenilmeden karara çıkmış olduğundan) yürütülmekte olan soruşturmayı değiştirecek nitelikte de olmadığından nüfus kaydının düzeltilmesi istemi yanlış yazım sebebi ile hukukları etkilenecek olan kişilere aittir. Bunlar, diğer vatandaşlar gibi harç ve benzeri yükümlülüklerini yerine getirerek böyle bir davayı gerek gördükleri takdirde her zaman açabilirler.
Mahkemece açıklanan hususlar göz önünde bulundurularak nüfus kaydının düzeltilmesi istemine yönelik davanın aktif husumet ehliyetinin yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde işin esası incelenerek kabul kararı verilmesi,
Doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile şimdilik diğer yönleri incelenmeksizin hükmün HUMK’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.11.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.