YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ

Tarih: 02.06.2016 Esas: 2015 / 18196 Karar: 2016 / 10891

Boşanma – Aynı Zamanda Davacının da Yerleşim Yeri Olan Adrese Hasım Durumunda Olan Davalıya Tebligat Kanunu’nun 21/2. Maddesi Kapsamında Yapılan Tebligat Geçerli Değildir.

Özet:

Boşanma davasında davalı kadın, yetki itirazında bulunmuştur. Tebligatın amacı, kişiyi aleyhine açılan davadan haberdar etmek, dolayısıyla kendisini ilgilendiren yargılamadan tam olarak bilgi sahibi olmasını sağlamak, açıklamada bulunmak ve ispat hakkını kullanmasına imkan vermektir. Davalının “adres kayıt sisteminde” kayıtlı olan yerleşim yeri adresi ile davacının yerleşim yeri adresinin aynı olduğu dosya kapsamı ile sabittir. Aynı zamanda davacının da yerleşim yeri olan adrese hasım durumda olan davalıya yapılan tebligat Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi kapsamında geçerli değildir. Bu durumda, davalının yetki itirazı süresindedir. Yetki itirazı incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, süresinde olmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmesi hatalıdır. 

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm, temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Mahkemece davalı kadının yetki itirazı, süresinde olmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir.

Davalı kadına dava dilekçesi, dilekçede gösterilen …. adresine tebliğe çıkarılmış, adresten ayrıldığından bahisle iade edilmiştir. Bunun üzerine dava dilekçesi, davalının “adres kayıt sisteminde” kayıtlı yerleşim yeri adresine gönderilmiş, bu adreste Tebligat Kanununun 6099 Sayılı Kanunla değişik 21/2. maddesi uyarınca 25.09.2013 tarihinde mahalle muhtarına tebliğ edilmiştir.

Davalının “adres kayıt sisteminde” kayıtlı olan yerleşim yeri adresi ile davacının yerleşim yeri adresinin aynı olduğu görülmektedir. Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresinin, bilinen en son adres olarak kabul edileceğine ve tebligatın burada yapılacağına imkan veren Tebligat Kanununun 10. maddesine 6099 Sayılı Yasayla ilave edilen hüküm; bu adresin aynı davada “hasım” olan diğer tarafın adresi olmaması halinde uygulanabilir. Aksi halde, aynı davada “hasım” durumunda olan kişilerin yerleşim yeri adresine Tebligat Kanununun 21/2. maddesinde gösterilen usule şeklen uygun da olsa bir tebligatın yapılmış olması (tebliğ muhatabı bu adresten ayrılmış olsa bile) yeterli kabul edilir ve bu durum, kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi sonucuna yol açar.

Oysa usulüne uygun bir tebligatın amacı, kişiyi aleyhine açılan davadan haberdar etmek, dolayısıyla kendisini ilgilendiren yargılamadan tam olarak bilgi sahibi olmasını sağlamak, açıklamada bulunmak ve ispat hakkını kullanmasına imkan vermektir. Tebliğ muhatabı, şu veya bu gerekçe ile yeni bir yerleşim yeri adresi edinmemiş veya tekrar dönebileceği beklentisiyle önceki yerleşim yeri adresini “değiştirdiğine” ilişkin beyanda bulunmamış olabilir. Yerleşim yeri adresini sürekli olarak değiştirmemiş olan kişiden de, değişiklik beyanında bulunması beklenemez.

Öte yandan, “Adres Kayıt Sistemi Yönetmeliği”ne göre, ergin olan aile fertlerinin birbirleri yerine adres beyanında bulunmaları da mümkündür. (Yönetmelik m. 13/2) Öyleyse, davalının sistemde kayıtlı “yerleşim yeri adresine” ilişkin beyanın, davacı tarafından yapılmış olması da olasıdır. Bu husus da dikkate alındığında, dava dilekçesinde “müşterek konuta dönmediği” açıkça ifade edilen davalıya, aynı zamanda davacının da yerleşim yeri adresi olan adreste Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre yapılan tebligatı geçerli ve usulüne uygun saymak olanağı yoktur. Buna göre davalının yetki itirazı süresindedir.

01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu kesin olmayan yetki itirazının bir ilk itiraz (HMK m. 116/1 -a) olduğunu, ilk itirazların bir ön sorun gibi incelenmesi ve karara bağlanması gerektiğini (HMK m. 117/3) düzenlemiştir. Ön sorunun incelenme yöntemi Hukuk Muhakemeleri Kanununun 164. maddesinde gösterilmiştir.

O halde mahkemece süresinde olan yetki itirazının Hukuk Muhakemeleri Kanununun 164. maddesinde gösterilen şekilde incelenmesi için taraflara yetki konusunda delillerini gösterme olanağı tanınıp, gösterildiği takdirde toplanarak; gerçekleşecek sonucuna göre yetki itirazı hakkında bir karar verilmesi gerekirken; eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 02.06.2016