YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ

Tarih: 20.02.2018 Esas: 2017/6958 Karar: 2018/2250

Boşanma – İstisnalar Dışında Tarafların Söylemediği Şeyler veya Vakıalar Kendiliğinden Dikkate Alınamayacağından Usule Uygun Dayanılmayan, İleri Sürülmeyen Vakıalar Kusur Değerlendirmesine Esas Alınamaz.

Özet :

Davacı, TMK’nun 166/son maddesine dayalı olarak boşanma talebinde bulunmuştur. Yasal istisnalar dışında hakim tarafların söylemediği şeyleri veya vakıaları kendiliğinden dikkate alamaz; onları hatırlatabilecek davranışlarda dahi bulunamaz. Mahkeme, ancak tarafların dilekçelerinde dayandıkları vakıalar hakkında inceleme ve değerlendirme yapmalıdır. Davacı erkeğe kusur olarak yüklenebilecek herhangi bir vakıaya dayanılmadığı dosya kapsamı ile sabittir. Bu durumda, davalı kadın tarafından usulünce dayanılmayan ya da ileri sürülmeyen vakıalar davacı erkeğe kusur olarak yüklenemez.

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı erkek tarafından kusur belirlemesi, tazminatlar, tedbir nafakası ve yargılama giderleri yönünden; davalı kadın tarafından ise katılma yoluyla yoksulluk nafakasının reddi ve tazminatların miktarları yönünden temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 10.10.2017 günü duruşmalı temyiz eden davacı … ve vekili gelmedi. Karşı taraf katılma yoluyla temyiz eden davalı … vekili Av. … geldi. Gelenin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalının tüm, davacının ise aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2- Dava, TMK 166/son maddesine dayalı boşanma davasıdır. Davacı erkek, davalı kadın tarafından açılan ve 03.08.2010 tarihinde feragat nedeniyle reddine karar verilen önceki boşanma davasına dayanarak, bu davadan sonra üç yıldan fazla süredir bir araya gelmediklerini iddia etmiş, davalı kadında cevap dilekçesinde feragat ile sonuçlanan davadan önce taraflar arasında yaşanan olaylardan bahsederek, davacının kusurlu olduğunu savunmuş, mahkemece davalı kadının fiili ayrılık döneminde bir araya gelmek için çabaladığı, bu nedenle kadına kusur yüklenemeyeceği ayrıca erkeğin fiili ayrılık döneminde fiili ve sözlü şiddette bulunması nedeniyle tam kusurlu olduğu gerekçesiyle, erkeğin davasının kabulü ile kadın yararına maddi ve manevi tazminata hükmetmiştir.

Dava ve karar tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 119/1-e maddesi uyarınca davacı, dava dilekçesinde davanın dayanağı olan bütün vakıaları sıra numarası altında ve açık özetleriyle birlikte, davalı da aynı kanunun 129/1-d maddesi gereğince savunmasının dayanağı olan bütün vakıaları sıra numarası altında ve açık özetleriyle birlikte cevap dilekçesinde göstermek zorundadırlar.

Bunlar, dava ve cevap dilekçelerindeki talep sonucunun dayanağı olan ve bu talep sonucunu haklı göstermeye yarayan vakıalardır, ön inceleme aşaması tamamlanıncaya kadar usulüne uygun biçimde bildirilen vakıaların doğru olduğu yargılama sırasında ispat edilirse, tarafların talep sonuçları da bu duruma göre kabul veya reddedilecektir. Kanunda öngörülmüş istisnalar dışında, hakim, iki tarafın birinin söylemediği şeyi veya vakıaları kendiliğinden dikkate alamaz ve onları hatırlatabilecek davranışlarda dahi bulunamaz (HMK m. 25/1).

O halde, mahkemece ancak tarafların dilekçelerinde dayandıkları vakıalar hakkında inceleme ve değerlendirme yapılabilmektedir.

Tüm dosya kapsamından; davalı kadın tarafından temyize konu davaya sunduğu cevap dilekçesinde, kadın tarafından feragat edilen önceki boşanma davasından sonraki bir zamana ilişkin erkeğe kusur olarak yüklenebilecek herhangi bir vakıaya dayanılmadığı, bir başka deyişle tarafların fiili ayrılık dönemine ilişkin erkeğe kusur olarak yüklenebilecek yeni bir olayın ileri sürülmediği anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında, davalı kadın tarafından usulünce dayanılmayan ya da ileri sürülmeyen vakıalar davacı erkeğe kusur olarak yüklenemez. Öyleyse, davacı erkeğin TMK 166/son maddesine dayalı boşanma davasına dayanak teşkil eden ilk boşanma davasını açarak tarafların fiili ayrılığına neden olan ve boşanma sebebi yaratan davalı kadın boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tam kusurludur.

Şu hale göre, davalı kadının maddi ve manevi tazminat (TMK m. 174/1-2) taleplerinin reddi gerekirken, davacı erkeğin tam kusurlu olduğunun kabulü ile bu hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak davalı kadının maddi ve manevi tazminat taleplerinin yazılı olduğu şekilde kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.

3- Boşanma davalarında vekalet ücreti ve yargılama gideri davanın kabul veya reddedilmesi durumuna göre takdir edilir. Tarafların kusur durumunun yargılama giderleri ile vekalet ücreti tayinin de bir önemi yoktur.

Açıklanan nedenlerle, davacı tarafından açılan davanın kabulüne karar verildiği halde, mahkemece kusur belirlemesi dikkate alınarak her iki tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılması ve davası kabul edilen davacı yerine davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Temyiz olunan hükmün yukarıda 2. ve 3. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın davalıya yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna 143.50 TL temyiz başvuru harcı peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatıran davacıya geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 20.02.2018