YARGITAY HUKUK GENEL KURULU

Tarih: 07.07.2010 Esas: 2010 / 2-371 Karar: 2010 / 364

Boşanma – Sigortalı Olarak Asgari Ücretle Çalışma Yoksulluk Nafakası Takdirine Engel Oluşturmaz.

Özet:

Dava; boşanma, maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakası istemlerine ilişkindir. Nafaka talep eden kadının asgari ücretle çalışıyor olması tek başına yoksulluk nafakası bağlanmasına engel oluşturmaz. Yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür, eğitim gibi zorunlu giderlerini karşılamayacak düzeyde olan kişilerin yoksul kabul edilmesi gerekir. Aldığı ücret kendisini yoksulluktan kurtarmayacak ve insanca yaşayıp geçinme olanağı sağlayamayacak düzeyde olan eş, diğer yasal koşulların bulunması halinde yoksulluk nafakası talep edebilir. Açıklanan nedenlerle, davacı kadın lehine yoksulluk nafakasına karar verilmesi usul ve yasaya uygundur.

Taraflar arasındaki “Boşanma, tazminat ve yoksulluk nafakası” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Küçükçekmece 1. Aile Mahkemesi’nce asıl davanın reddine; karşı davanın kısmen kabulüne dair verilen 08.11.2007 gün ve 427-1145 sayılı kararın incelenmesi davacı-karşı davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 17.03.2009 gün ve 2286-4813 sayılı ilamı ile;

(“…1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davacı-karşı davalı kocanın aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2- Toplanan delillerden davalı-karşı davacı kadının sigortalı olarak çalıştığı, yeterli ve sürekli gelirinin olduğu anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 175. maddesi koşulları oluşmadığı nazara alınmadan kadına yoksulluk nafakası takdiri doğru değildir.”) gerekçesiyle temyize konu hükmün yukarıda 2. bentte açıklanan nedenlerle bozulmasına, hükmün temyize konu diğer bölümlerinin yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle onanmasına karar verilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Temyiz Eden: Davacı-karşı davalı vekili.

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava; karşılıklı boşanma, maddi-manevi tazminat ve yoksulluk nafakası isteğine ilişkindir.

Mahkemece, taraflar arasındaki aile birliğinin davacı erkeğin, davalı kadına şiddet uygulaması ve hakaret etmesi nedeni ile davacının ağır kusuru sonucunda temelinden sarsıldığı, davalı kadına kusur izafe edilmesinin mümkün olmadığı gerekçesi ile; davacı kocanın davasının reddi ile davalı kadının karşı davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, davacı kadın lehine maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakasına hükmedilmiştir.

Özel dairece, yukarda açıklanan gerekçelerle hüküm bozulmakla yoksulluk nafakası dışındaki hususlar kesinleşmiş; mahkemece, bozmaya konu yoksulluk nafakası yönünden önceki kararda direnilmiştir.

Hükmü temyize davacı-karşı davalı getirmektedir.

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; nafaka isteklisi kadının asgari ücretle sigortalı olarak çalışıyor olmasının tek başına yoksulluk nafakasının bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu olarak kabul edilip edilemeyeceği; buna göre kadın lehine yoksulluk nafakasına hükmedilip hükmedilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.

Hukuk Genel Kurulu’nda yapılan görüşmeler sırasında asgari ücretle çalışan kadının boşanmakla yoksulluğa düşüp düşmeyeceği konusunda görüş ayrılığı ortaya çıkmış ve çoğunlukça aşağıda açıklanacak nedenlerle asgari ücret gelirinin olması nafaka takdirine etkili bir husus olarak kabul edilmemiştir.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK)’nun 175. maddesinde, boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek tarafın kusuru daha ağır olmamak koşuluyla, geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebileceği, nafaka yükümlüsünün kusurunun aranmayacağı açıklanmıştır.

Maddede geçen yoksulluğa düşecek tabirinden ne anlaşılması gerektiği konusunda yasal bir tanımlama olmaması karşısında bu husus yargısal uygulamada kurallara bağlanmıştır.

Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 07.10.1988 gün ve 1998/2-656-688; 28.02.2007 gün ve 2007/3-84-95; 16.05.2007 gün ve 2007/2-275-275; 11.03.2009 gün, 2009/2-73-118 sayılı ilamlarında; yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür, eğitim gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların “yoksul” kabul edilmesi gerektiği benimsenmiştir.

Önemle belirtilmelidir ki, asgari ücretle çalışılıyor olması, yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu değildir. Aldığı ücret kendisini yoksulluktan kurtarmayacak ve insanca yaşayıp geçinme olanağı sağlayamayacak düzeyde olan eş de, diğer koşulları varsa yoksulluk nafakası isteyebilir.

O halde, yerel mahkemenin karşı davacı kadın lehine yoksulluk nafakası hükmedilmesi gerektiğine ilişkin direnme kararı yerindedir.

Ne var ki, mahkemece hükmedilen yoksulluk nafakası miktarına yönelik diğer temyiz itirazları özel dairece incelenmemiştir. Dosyadaki tüm deliller incelenerek bu konuda bir karar verilmek üzere dosyanın özel daireye gönderilmesi gerekir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, yoksulluk nafakası hükmedilmesi gerektiğine ilişkin direnme uygun olup, nafaka miktarına yönelik diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 2. HUKUK DAİRESİ’NE gönderilmesine, 07.07.2010 tarihinde yapılan ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.