YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ

Tarih: 21.12.2017 Esas: 2016 / 9154 Karar: 2017 / 15118

Boşanma – Usulüne Uygun İleri Sürülmeyen Vakıalar Esas Alınarak Karar Verilemez.

Özet:

Dava, boşanma talebine ilişkindir. Davacı, davanın dayanağı olan bütün vakıaları ve bunlara ilişkin delillerini dava dilekçesine yazmalıdır. Mahkemece ancak, bu vakıalar hakkında inceleme ve değerlendirme yapılabilir. Usulüne uygun ileri sürülmeyen vakıalar esas alınarak karar verilemez. Dava dilekçesinde davacı, sadece fikren ve ruhen anlaşamadıklarını beyan etmiş; bir vakıaya dayanmadığı gibi nüfus kaydı dışında bir delile de dayanmamıştır. Davalıya yüklenen kusurlar davacı kadın tarafından vakıa olarak ileri sürülmemiş olup, tanık deliline de dayanılmamıştır. Bu durum karşısında, davanın reddine karar verilmelidir.

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 119/1-e ve f maddesi uyarınca davacı, davanın dayanağı olan bütün vakıaları ve bunlara ilişkin delillerini sıra numarası altında ve açık özetleriyle birlikte dava dilekçesine yazmalıdır. Bunlar, dava dilekçesindeki talep sonucunun dayanağı olan ve bu talep sonucunu haklı göstermeye yarayan vakıalardır.

Usulüne uygun şekilde  (HMK m.141) bildirilmiş olan vakıalar, davanın sınırını çizmekte ve mahkemece ancak, bu vakıalar hakkında inceleme ve değerlendirme yapılabilmektedir. Aksinin kabulü; davacının dayandığı olguların, dolayısıyla elde etmek istediği nihai talebin dışına çıkılması sonucunu doğuracağı gibi; temyiz ve karar düzeltme süreçleri de dâhil, yargılamanın hangi aşamasına kadar gerçekleşecek hukuki ve fiili olguların nazara alınması gerektiği sorununu ortaya çıkaracaktır.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 184. maddesinde “Boşanmada yargılama usulü” ayrıca düzenlenmiş; anılan maddenin ilk fıkrasında “Boşanmada yargılama, aşağıdaki kurallar saklı kalmak üzere Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa tabidir” hükmüne yer verilerek, maddede sayılan istisnalar dışında, boşanma davalarının genel yargılama usulüne tabi olduğu belirtilmiştir.

Boşanmada genel yargılama usulünün uygulanmasına ayrık olan kurallar ve uygulanması gereken özel usuller, Türk Medeni Kanunu’nun 184. maddesinde sınırlı olarak belirtilmiş olmasına karşın; bu sınırlamalar ve istisnalar içinde, tarafların usulüne uygun şekilde dayanmadığı vakıaların değerlendirmede esas alınacağına dair özel bir düzenlemeye yer verilmemiştir.

Dava dilekçesinde davacı kadın sadece fikren ve ruhen anlaşamadıklarını beyan etmiş, bir vakıaya dayanmadığı gibi, nüfus kaydı dışında bir delile de dayanmadığı görülmektedir.

Mahkemece, usulüne uygun şekilde ileri sürülmeyen ve çekişmeli olarak belirlenmeyen  (HMK m. 137, 140/3, 187) vakıa esas alınarak karar verilemez ( HMK m.141). Dayanılmayan bir vakıanın delil olarak da gösterilmeyen tanık beyanlarında geçtiğinden bahisle davalıya kusur olarak yüklenmesine imkan bulunmamaktadır.

Somut olayda hükmün gerekçesinde erkeğe yüklenen kusurlar davacı kadın tarafından vakıa olarak ileri sürülmemiş olup, tanık deliline de dayanılmamıştır. Gerçekleşen bu durum karşısında, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 21.12.2017