YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ 

Tarih: 05.11.2018 Esas: 2018/6909 Karar: 2018/10985

Boşanma – Ziynet Eşyaları – Aynen İade – Bedelin Ödenmesi

Özet :

Davacının talebi aynen iade, olmaz ise bedelin ödenmesi şeklindedir. Oluşturulan hükümde bedelin ödenmesine karar verilmiş ancak bilirkişi raporlarına da yollama yapılarak aynen iadeye de hükmedilmiş izlenimi oluşturulmuştur. Diğer bir anlatım ile neye hükmedildiği tereddütlüdür. Bu şekilde aydınlatılması gereken bir hüküm fıkrası oluşturulması da usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

YARGITAY KARARI

Davacı, davalı ile boşandıklarını, kendisinin pazara gittiği sırada davalının evdeki ziynetleri alıp götürdüğünü ileri sürerek ziynetlerin aynen iadesine olmaz ise bedelinin (tahminen 7.000.00.- TL ) yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir .

Davalı, davanın reddini istemiştir .

Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile; bilirkişi Mehmet Kocaman’ın 14.04.2010 tarihli rapor ile 14.06.2010 tarihli ek raporunda belirttiği 18 kalemden ibaret dava konusu altınların dava tarihinden itibaren ve değeri olan toplam 41.484,00 TL altın bedelinin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, bilirkişi raporlarının kararın eki sayılmasına karar verilmiş , hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir .

1-) HMK.’nın 26.maddesinde de; “Hakim tarafların talep sonuçları ile bağlıdır, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez” düzenlemesi yer almaktadır.

Hakim, davacının talebi ile bağlı olup, bu talepten fazlasına karar veremez. Bunun gibi, hakimin talepten başka bir şeye de hüküm vermesi yasaktır. Buna karşılık, mahkeme yapılan tahkikat sonunda gerçekleşecek duruma göre talepten noksanına hüküm verebilir.
Kural bu olmakla birlikte, bu kuralın bir takım istisnaları vardır. Bunlar; kamu düzenine ilişkin haller (örneğin, babalık davası, velayetin ve kişisel ilişkinin düzenlenmesi gibi); davalının, davacının davasını değiştirmesine ya da genişletmesine muvafakat etmesi; tenkis davasında, dava dilekçesinde gösterilen miktardan fazlasına karar verilebilmesi (26.5.1965 gün ve 1965/2-781-223 sayılı Hukuk Genel Kurulu kararı); davacının, talep sonucuna zımnen dahil olan talepleri hakkında da karar verilebilmesi; kanunen talepten başka bir şeye hüküm verilebilmesinin mümkün olduğu durumlarda, (örneğin, boşanma davasında ayrılığa hükmedilebilmesi) talepten başka bir şeye hüküm verilebilmesi şeklinde sıralanabilir (Prof.Dr.Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6.Baskı 2001, Cilt 3, Sayfa 3081 vd.).Davacı talebinin aşılıp aşılmadığı ise; öncelikle, dava dilekçesi ve aşamalarda varsa, ıslah dilekçelerinin kapsamıyla belirlenebilir.

Somut olayda; davacının, dava dilekçesinde harca esas değeri tahminen 7.000.00.-TL olarak gösterdiği, bu miktar üzerinden peşin harç ödeyerek ziynet eşyalarının aynen ya da bedelinin iadesi için eldeki alacak davasını açtığı; ıslah dilekçesi sunarak talep sonucunu artırmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, mahkemece; talep ile bağlı kalınarak, hüküm oluşturulması gerekirken; talebi aşar şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
2-)6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesinin (2). fıkrasında: hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği hükme bağlanmıştır. Bu düzenlemeye göre; dava dilekçesi, bilirkişi raporu gibi herhangi bir belgeye atıf yapılarak hüküm kurulamaz.
Somut olayda, davacının talebi aynen iade, olmaz ise bedelin ödenmesi şeklindedir. Oluşturulan hükümde bedelin ödenmesine karar verilmiş ancak bilirkişi raporlarına da yollama yapılarak aynen iadeye de hükmedilmiş izlenimi oluşturulmuştur. Diğer bir anlatım ile neye hükmedildiği tereddütlüdür. Bu şekilde aydınlatılması gereken bir hüküm fıkrası oluşturulması da usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Yukarıda 1. ve 2. bentte açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.11.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.