YARGITAY 3.HUKUK DAİRESİ
Tarih: 15.02.2018 Esas: 2016/13190 Karar: 2018/1118
Düğünde Kadına Takılan Ziynetler Kural Olarak Ona Bağışlanmış Sayılır; Koca Ziynet İadesinden Kurtulabilmesi İçin Bunların Kendisine İade Edilmemek Üzere Verildiğini, Kadının İstek ve Onayı ile Bozdurularak Müşterek İhtiyaçlarda Harcandığını Kanıtlaması Gerekir.
Özet:
Davacı kadın, evlilik birliği sırasında davalı tarafından bozdurulan ziynet eşya bedellerinin tahsili talebinde bulunmuştur. Kural olarak düğün sırasında takılan ziynet eşyaları kim tarafından takılırsa takılsın, aksine bir anlaşma bulunmadıkça kadına bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır. Koca, ziynet eşya iadesinden kurtulabilmesi için bunların kendisine iade edilmemek üzere verildiğini, kadının istek ve onayı ile bozdurularak müşterek ihtiyaçlarda harcandığını kanıtlamak zorundadır. Davalı koca, araç alımı için harcanan ziynetlerin, rızayla ve iade şartı olmaksızın kendisine verildiğini ispatlayamamıştır. Bu durumda, varlığı ispat edilebilen ziynetleri iadeyle mükelleftir. Açıklanan hususlar dikkate alınmaksızın, yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.
Taraflar arasındaki kişisel eşya alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; düğününde ve nişanında takılan 60 adet çeyrek altın, 3 yarım altın, 3 kundale, 4 gramise altın, 1 pırlanta set, 1 işlemeli bilezik, 18 adet bilezik, 2 adet set ve 2 söz yüzüğünün bozdurularak düğün borçlarının ödenmesinde ve aracın alımında kullanıldığını belirterek, davalı adına kayıtlı 26 …. 488 plakalı araç bedelinin tespiti ile davacıya düşecek hissesi karşılığı olan 15.000 TL’nin dava tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan tahsiline ve evlilik birliği sırasında davalı tarafından bozdurulup harcamalarında kullanılan ziynet eşyalarının bedeli olan 5.000 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; iddiaların gerçek dışı olduğunu, evlilik süresince davacı tarafın almakta olduğu maaşın kendi ihtiyaç ve harcamalarını karşılamaya yeterli olduğunu, aracın alınmasında kendi biriktirdiği 12.500 TL babasından borç aldığı parayı kattığını, davacıdan ise sadece 2.500 TL değerinde düğünde ortak olarak takılan ziynet eşyası bozdurulduğunu, aracın aile birliği için alındığını, davacının ısrarı ile araç alındığını, diğer ziynet eşyalarının davacıda kaldığını belirterek, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davacının araç için kullanılan 3.000,00 TL’lik kısım dışında kalan ziynet eşyasının davalıda kaldığını ve davalı tarafından harcandığını ispat edemediği gerekçesiyle davacının mal rejiminden kaynaklanan alacak davasının kısmen kabulüne, 8.450.00 TL alacağın (3.900,00 TL değer artış payı + 4.550,00 TL katılma alacağı) dava tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacının ziynet alacağı davasının reddine karar verilmiş; hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından ziynet eşyaları yönünden temyiz edilmiştir.
Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer.
Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlamakla yükümlüdür.
Kural olarak düğün sırasında takılan ziynet eşyaları kim tarafından takılırsa takılsın, aksine bir anlaşma bulunmadıkça kadına bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır. Bu eşyaların iade edilmemek üzere kocaya verildiği, kadının isteği ve onayı ile bozdurulup müşterek ihtiyaçlar için harcandığı hususu davalı tarafça kanıtlandığı takdirde, koca bu eşyaları iadeden kurtulur.
Somut olaya bakıldığında; dosya kapsamında, davalının araç alımında 2.500 TL değerinde takının bozdurulduğu yönündeki kabulü, dinlenen davalı tanıklarının 3.000 TL değerinde bilezik bozdurularak araç alındığı beyanları ile mahkemenin gerekçeli kararında da belirtildiği üzere 3.000 TL değerindeki altının evlilik birliği içinde bozdurulduğu anlaşılmaktadır. Davalı, davacı kadının bunları iade edilmemek üzere rıza ile verdiğini kanıtlayamamıştır.
Hal böyle olunca, davalı kocanın, araç alımı için harcanan ziynetlerin, rızayla ve iade şartı olmaksızın kendisine verildiğini ispatlayamadığı, bu nedenle dava konusu olan ve varlığı ispat edilebilen ziynetleri iadeyle mükellef olduğu hususu tartışmasızdır.
Öyle ise, mahkemece; bozdurulduğu anlaşılan 3.000 TL bedelindeki takılar yönünden, inceleme yapılarak, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, ziynet eşyalarına yönelik talebin tümden reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.02.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.