YARGITAY HUKUK GENEL KURULU

Tarih: 09.03.2016 Esas: 2014 / 725 Karar: 2016 / 280

Eşinin Bağımsız Konutta Oturma İsteğini Karşılamada Yeterli Çabayı Göstermeyen Kocanın Bu Davranışı Boşanma Nedenidir.

Özet:

Uyuşmazlık; boşanma istemine ilişkin davada, davalı kocanın, asgari yaşam olanaklarına sahip ayrı bir konut tesis etmesinin gerekip gerekmediği, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Eşinin bağımsız konutta oturma isteğini karşılamada yeterli çabayı göstermeyen kocanın bu davranışı boşanma nedenidir. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik olduğunun kabulü gerekir. Açıklanan nedenlerle, boşanmaya karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi hatalıdır. 

Taraflar arasındaki “Boşanma” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Düziçi Asliye Hukuk Mahkemesince (Aile Mahkemesi Sıfatıyla) davanın reddine dair verilen 05.04.2012 gün, 2011/423 E. – 2012/157 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, YARGITAY 2. Hukuk Dairesinin 02.04.2013 gün, 2012/23051 E.-2013/9064 K. sayılı ilamı ile;

(…Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden davalının eşinin asgari yaşam olanaklarına sahip bir konutta oturma konusundaki isteğini karşılamada yeterli çabayı sarfetmediği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya (TMK. md. 166/1) karar verilecek yerde, yetersiz gerekçeyle davanın reddi doğru bulunmamıştır…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir

TEMYİZ EDEN: Taraf vekilleri

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

I- Davalının temyiz itirazlarının incelenmesinde;

Öncelikle davalının temyiz isteminin süresinde olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.

Bilindiği üzere, 6217 s. Kanunun 30. maddesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 432/1’inci maddesi gereğince temyiz süresi ilamın usulen taraflardan her birine tebliğ tarihinden itibaren 15 (onbeş) gündür.

Düziçi Asliye Hukuk Mahkemesine (Aile Mahkemesi Sıfatıyla) ait direnme kararı, davalıya 16.01.2014 tarihinde tebliğ edilmiş olup, karar 1086 sayılı HUMK’nun 432/1’inci madde hükmünde yazılı 15 günlük yasal temyiz süresi geçirildikten sonra 19.08.2014 günü temyiz edilmiştir.

Aynı Yasa’nın 432/4’üncü maddesi uyarınca, süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün ve 1989/3 E. ve 1990/4 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince Yargıtay tarafından da bu yönde karar verilebileceğinden, davalının temyiz dilekçesinin süre yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.

II- Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;

Dava boşanma istemine ilişkindir.

Davacı vekili; tarafların iki ay önce evlendiklerini, çocuklarının bulunmadığını, müvekkilinin davalıyla aile arası görüşmeler sırasında tanıştığını, daha sonra kaçarak evlendiklerini, davalıyı ve ailesini tanıma fırsatı bulamadığını, evlilik sırasında davalının işinin ve ayrı evinin olmadığını öğrendiğini, birlikte yaşadıkları ve davalının babasına ait evin oturulamayacak durumda olduğunu, müvekkilinin kandırıldığını anladığını, ayrı evlerinin olması gerektiğini söylediğinde davalının müvekkilini oyaladığını, bu nedenle aralarında huzursuzluk ve anlaşmazlık çıktığını, bu nedenle müvekkilinin babasının evine döndüğünü belirterek tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı; davacıyla iki ay önce tanıştıklarını ve anlaşarak evlendiklerini, ancak davacının ailesinin kendisini işsiz, mağdur ve kızlarına bakacak durumda olmadığı konularında kötülediğini, kendisinin işi olan ve ailesini en iyi şekilde koruyabilecek meziyetlere sahip biri olduğunu, eşinden memnun olup boşanmak istemediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece; tanıkların sadece düğünde tarafların kalacakları ev ile ilgili görgüye dayalı beyan verdikleri, ancak tarafların arasında geçen herhangi bir görgüye dayalı olumsuz olaylarla ilgili beyanlarının olmadığı, TMK’nın 166/1 ve 2’nci maddeleri uyarınca boşanmaya hükmedilebilmesi için evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerektiği, oysa dinlenen tanık beyanlarının 4721 Sayılı Yasanın 166/1. maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup bir kısmının ise sebebi ve saiki açıklanmayan, inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibaret beyanlar olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Davacı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece, yukarıda belirtilen bozma ilamında açıklanan nedenlerle karar bozulmuştur.

Yerel mahkemece, önceki gerekçeler genişletilmek suretiyle direnme kararı verilmiş, direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; boşanma istemine ilişkin eldeki davada, davalı kocanın, asgari yaşam olanaklarına sahip ayrı bir konut tesis etmesinin gerekip gerekmediği, buradan varılacak sonuca göre taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle davacı kadının bağımsız konutta oturma isteğine rağmen davalı kocanın asgari yaşam olanaklarına sahip bir konutta oturma konusundaki davacının bu isteğini karşılamada yeterli çabayı sarf etmediği, eşini kendi ailesiyle birlikte oturmaya zorladığı anlaşıldığına göre, boşanmaya karar verilmesine işaret eden ve Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi yerinde değildir.

Görüşmeler sırasında bir kısım üyeler tarafından davacı kadının davalıyla kaçarak evlendiği, davalının ve ailesinin ekonomik durumunun çok kötü olduğunu bildiği, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle direnme kararının onanması yönünde görüş beyan etmiş iseler de, bu görüş yukarıda belirtilen nedenlerle Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.

Hal böyle olunca; Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ :

1- Yukarıda (I) numaralı bentte belirtilen nedenlerle, davalı Hasan’ın direnme hükmüne yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE, 26.02.2016 tarihinde yapılan ilk görüşmede oybirliğiyle,

2- Yukarıda (II) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine 09.03.2016 tarihinde yapılan ikinci görüşmede oyçokluğuyla karar verildi.