YARGITAY 3.HUKUK DAİRESİ

Tarih: 29.02.2016 Esas: 2015 / 17519 Karar: 2016 / 2835

Evlilik Birliği Devam Ederken Ayrı Yaşamakta Haklı Olan Eş Diğerinden Nafaka İsteyebilir; Bu Nafaka Tedbir Nafakasıdır.

Özet:

Davacı, davalı-eşinin son zamanlarda evlilik birliğinin gerektirdiği maddi sorumluluklarını yerine getirmediğini, akrabalarının maddi desteği ile geçimini sağladığını iddia ederek nafaka talebinde bulunmuştur. Nafaka; tedbir nafakası, yoksulluk nafakası, iştirak nafakası ve yardım nafakası olmak üzere dörde ayrılır. Evlilik birliği devam ederken ayrı yaşamakta haklı olan eş diğerinden nafaka isteyebilir; bu nafaka tedbir nafakasıdır. Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği ve özellikle davalının tespit edilen gelir durumu dikkate alınarak hakkaniyete uygun tedbir nafakasına karar verilmesi gerekirken, açıklanan hususlar dikkate alınmadan yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir. 

Taraflar arasındaki nafaka davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y     K A R A R I

Davacı vekili, dilekçesi ile; müvekkili davacı ile davalının 30 yıldır evli olduklarını, davalının son zamanlarda evlilik birliğinin maddi sorumluluklarını yerine getirmediğini; akrabalarının maddi desteği ile geçimini sağladığını iddia ederek; aylık 3.000,00 TL nafakanın davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep etmiştir.

Davalı cevap dilekçesinde; kendisinin, davacının talep ettiği nafaka miktarını ödeyecek ekonomik seviyede olmadığını; tedavisi nedeniyle işlerinin eskisi gibi iyi olmadığını, iflasın eşiğine geldiğini savunarak; davanın reddini istemiştir.

Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, eşlerden birinin ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi bir biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahip olduğunu, ayrı yaşama haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alacağını; dinlenen tanık beyanlarından, davalının, davacıdan ayrı olarak başka bir kadınla birlikte yaşaması ve davacıya maddi olarak destek olmaması nedeniyle, davacının ayrı yaşamada haklı olduğu gerekçesiyle; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarını dikkate alarak, davacı lehine aylık 350,00 TL yardım nafakasına hükmetmiştir.

Dava, davacı tarafından davalı eşten tedbir nafakası istemine ilişkindir.

Nafaka, Yargıtay kararlarında kabul edildiği üzere tedbir nafakası, yoksulluk nafakası, iştirak nafakası ve yardım nafakası olmak üzere dörde ayrılır. Evlilik birliği devam ederken eşlerden birinin kendisi için ve müşterek çocuklar için talep ettiği nafakaya tedbir nafakası denir. TMK.’nun 197. maddesine göre evlilik birliği devam etmekle beraber, ayrı yaşamakta haklı olan eşin diğer eşten talep ettiği nafaka tedbir nafakasıdır.

Yerel mahkemenin, 25.06.2015 tarihinde “…350 TL tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamına, karar kesinleştikten sonra yoksulluk nafakası olarak devamına…” şeklinde kısa karar vermiş olması, yargılama boyunca davayı yoksulluk nafakası olarak nitelendirmiş olması, hükmün gerekçe kısmında önce davayı yoksulluk nafakası olarak nitelendirmesi daha sonra davacı lehine yardım nafakasına hükmolunması gerektiği gerekçesiyle “…350 TL tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamına, karar kesinleştikten sonra yardım nafakası olarak DEVAMINA,” şeklinde çelişkili olarak hüküm kurmuş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bundan ayrı, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği ve özellikle davalının tespit edilen gelir durumu gözetildiğinde; hükmedilen nafaka miktarı az olup, TMK.’nun 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bulunmamıştır.

Mahkemece, hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 29.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.