YARGITAY 1. HUKUK DAİRESİ
Tarih: 15.02.2018 Esas: 2015 / 4384 Karar: 2018 / 961
Gösterilen Tanıklardan Bir Kısmının Dinlenilmesi ile Yeterli Bilgi Edinildiği Taktirde Diğer Tanıkların Dinlenilmemesine Karar Verilebilir; Ancak Bunun İçin Tanıkların Hangi Konuda Tanıklık Yapacakları Bildirilmiş Olmalıdır.
Özet:
Davacı, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil; bu mümkün olmazsa taşınmazın dava tarihindeki bedelinin tahsili talebinde bulunmuştur. Gösterilen tanıklardan bir kısmının dinlenilmesi ile yeterli bilgi edinildiği takdirde diğer tanıkların dinlenilmemesine karar verilebilir. Ancak bunun için tanıkların hangi konuda tanıklık yapacakları bildirilmiş olmalıdır. Aksinin kabulü adil yargılanma hakkının ihlali sonucunu doğurur. Somut olayda, haklarında vazgeçme olmadığı halde mahkemece de herhangi bir gerekçe gösterilmeden davalı tanıklarının bir kısmı dinlenilmemişlerdir. Kaldı ki, davalı tarafından tanıkların hangi konuda tanıklık yapacakları da belirtilmiş değildir. Davalı tanıklarının bir kısmı dinlenilmeksizin savunma hakkı kısıtlanarak hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
Taraflar arasında görülen tapu iptali, tescil, bedel tahsili davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 15.02.2018 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Avukat … ile temyiz edilen davacı vekili Avukat … geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı … İnş. Taah. San. ve Tic. A.Ş. vekili Avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde bedel tahsili istemine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakan annesi …’ün kayden maliki olduğu 2552 parsel sayılı taşınmazı davalı …’in arkadaşı …’ı ara malik olarak kullanarak davalı oğlu …’e satış suretiyle temlik ettiğini, …’in de diğer davalı şirkete devrettini, yapılan temliklerin mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğunu, davalıların el ve işbirliği içinde hareket ettiklerini ileri sürerek tapu iptali ve tescil mümkün olmazsa taşınmazın dava tarihindeki bedelinin davalı …’ten yasal faiziyle tahsilini istemiştir.
Davalı …, iddianın doğru olmadığını, yapılan tüm temliklerin tarafların gerçek iradesini yansıttığını ve bedelli olduğunu, noterde düzenlenen icar sözleşmesi ile taşınmazı davalı şirketten kiraladığını belirtip davanın reddini savunmuştur.
Diğer davalı şirket, taşınmazı tapu siciline güverek bedelini ödeyip iyi niyetle temlik aldığını belirtip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, mirasbırakan tarafından davalı …’e yapılan temlikin muvazaalı olduğu, taşınmazı adı geçen davalıdan satış suretiyle devralan diğer davalı şirketin iyi niyetli 3. kişi konumunda bulunduğu gerekçesiyle tapu iptali ve tescil isteği reddedilmiş, bedel tahsili istemi yönünden ise açılan davanın kısmen kabulü ile 860.883,33 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı …’ten tahsiline karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, mirasbırakan …’ün kayden maliki olduğu 2552 parsel sayılı taşınmazı 04.01.1991 tarihinde dava dışı …’a satış suretiyle temlik ettiği, … de 08.03.1995 tarihinde davalı …’e, … de 22.12.2009 tarihinde diğer davalı … İnşaat şirketine devrettiği, mirasbırakanın 09.04.2012 tarihinde öldüğü, geriye mirasçıları olarak davacı, davalı … ile dava dışı İsmail’in kaldığı anlaşılmaktadır.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, muris tarafından yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında, birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır.
Öte yandan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 241/1. maddesine göre, mahkeme gösterilen tanıklardan bir kısmının tanıklığı ile ispat edilmek istenen husus hakkında yeter derecede bilgi edindiği takdirde, geri kalanların dinlenilmemesine karar verebilecektir. Ancak, değinilen kanun hükmünün uygulanabilmesi için ismi bildirilen tanıkların hangi konuda tanıklık yapacaklarının belirtilmiş olması gerekmektedir. Bunun aksinin kabulü adil yargılanma hakkının ihlali sonucunu doğurur.
Somut olayda, davalı … delil listesinde tanık deliline dayanmasına ve liste halinde isim ve adreslerini bildirmesine rağmen, davalı tanıklarından yalnız … ve … dinlenmiş, …, …, …, … ve … haklarında vazgeçme olmadığı halde mahkemece de herhangi bir gerekçe gösterilmeden dinlenilmemişlerdir. Kaldı ki, davalı tarafından tanıkların hangi konuda tanıklık yapacakları da belirtilmiş değildir.
Hâl böyle olunca; davalı … tarafından bildirilen tanıklara davetiye tebliği ile usulüne uygun olarak dinlenilmeleri, toplanan ve toplanacak delillerin birlikte değerlendirilmesi, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken davalı tanıklarının bir kısmı dinlenilmeksizin savunma hakkı kısıtlanarak işin esası bakımından yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.
Davalı …’in temyiz itirazının açıklanan nedenle kabulü ile hükmün (6100 Sayılı Yasanın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 30.12.2017 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davalı … vekili için 1.630.00.-TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15.02.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.