YARGITAY 1. HUKUK DAİRESİ

Tarih: 18.04.2019 Esas: 2016/8246 Karar: 2019/2781

Hile Hukuksal Nedenine Dayalı Miras Payı Oranında Tapu İptali Ve Tescil – Hak Düşürücü Süre

Özet:

Dava, hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Uyuşmazlık, davanın Türk Borçlar Kanununun 39. maddesinde öngörülen bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığı noktasında toplanmaktadır. Bilindiği gibi, anılan yasa hükmünde öngörülen bir yıllık süre, hileye maruz kalan kimsenin bunu öğrendiği tarihten itibaren işlemeye başlar ve davacının öğrenme tarihi olarak ileri sürdüğü tarih esas alınır. Ancak, diğer taraf, öğrenmenin bu tarihte değil de daha önce olduğunu iddia ederse, o takdirde bu iddiasını kanıtlamak zorundadır.

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ-TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi … ‘ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava, hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

Davacı, yaşlı olduğunu, okuma yazma bilmediğini, … ada … parsel sayılı taşınmazını 1/4’er pay olacak şekilde çocuklarına vermek istediğini, davalı oğlunun payını almak için kendisini tapu müdürlüğüne götürdüğünü, sadece 1/4 payı devredeceğini düşünerek resmi senedi imzaladığını, ancak davalının hile yoluyla taşınmazın tamamını devraldığını, bu durumu 2015 yılının Kasım ayında öğrendiğini, tapudaki bedelin bile davalının aldattığının kanıtı olduğunu, taşınmazda devam eden inşaatın da tarafından yaptırıldığını, davalının amacının kardeşlerinden mal kaçırma olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile taşınmazın adına tescilini istemiştir.

Davalı, davanın hak düşürücü süre içinde açılmadığını, hile yapmadığını, akit tanıklarını tanımadığını, resmi belgeye karşı aynı güçte bir ispatın gerekli olduğunu, satış bedelinin düşük olması ve inşaatın davacı tarafından yapıldığı iddialarının davayı etkilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Çekişme konusu … ada … parsel sayılı taşınmazın tamamının davacı … tarafından 11.11.2011 tarihinde oğlu olan davalı …’e satış suretiyle temlik edildiği kayden sabittir.

Uyuşmazlık, davanın Türk Borçlar Kanununun 39. maddesinde öngörülen bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığı noktasında toplanmaktadır.

Bilindiği gibi, anılan yasa hükmünde öngörülen bir yıllık süre, hileye maruz kalan kimsenin bunu öğrendiği tarihten itibaren işlemeye başlar ve davacının öğrenme tarihi olarak ileri sürdüğü tarih esas alınır. Ancak, diğer taraf, öğrenmenin bu tarihte değil de daha önce olduğunu iddia ederse, o takdirde bu iddiasını kanıtlamak zorundadır.

Somut olayda, davacı taşınmazın 1/4 payını değil de tamamını devrettiğini 2015 yılının Kasım ayında öğrendiğini iddia etmiş, davalı da davacının işlem tarihi itibariyle yapılan işlemden haberdar olduğunu savunmuştur. Ne var ki, iddia ve savunma doğrultusunda davacının öğrenme zamanı mahkemece tarafların göstermiş olduğu deliller toplanarak açıklığa kavuşturulmuş değildir.

Hal böyle olunca, davacının temliki işlemi öğrendiği tarihin duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanması yanların bu yönde bildirecekleri delillerin toplanması, toplanan delillerle birlikte değerlendirilmesi ve varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı biçimde karar verilmesi doğru değildir.

Davalı vekilinin değinilen yön itibariyle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine,18/04/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.