YARGITAY 1. HUKUK DAİRESİ

Tarih: 21.01.2019 Esas: 2016/3533 Karar: 2019/312

Hile Hukuksal Nedenine Dayalı Tapu İptal Ve Tescil

Özet:

İddianın içeriğinden ve ileri sürülüş biçiminden davada hile hukuksal nedenine dayanıldığı anlaşılmaktadır. Hile (aldatma) her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir. Ne var ki; hile bakımından bir inceleme yapılmış değildir. Hâl böyle olunca, öncelikle davanın hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığının açıklığa kavuşturulması, süresinde açıldığı saptanırsa yukarıdaki ilkeler uyarınca temlikin hileli olup olmadığı yönünde inceleme yapılarak varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken hukuki nitelemede yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. 

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

Davacı, 9522 ada 2 parsel sayılı taşınmazdaki 33/119 payını 05.10.2009 tarihinde davalı gelini …’e satış suretiyle devrettiğini, davalı …’nin dairelerden birine yerleşerek kira ödeyeceği, diğer daireyi de kiraya vererek kira bedelini kendisine vereceği , tüm ihtiyaçlarını karşılayacağı taşınmazın torunlarına kalması gerektiği yönündeki telkinleri üzerine taşınmazdaki paylarını …’nin çocuklarına(torunlarına) bağış suretiyle devretmek istediğini, hileli hareketlerle işlemin satış suretiyle …’ye devredildiğini, davalının sözünde durmayarak kendisi ile ilgilenmediğini ileri sürerek davalı … adına olan tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında taşınmazın …’e devredilmesi üzerine bu kişi de davalı olarak gösterilmiştir.

Davalı …, taşınmazdaki payları satın aldığını, bağıştan rücu için hak düşürücü sürenin geçtiğini davalı …, taşınmazı 50.000,00 TL bedel karşılığında satın aldığını, bedelin bir kısmını banka havalesi, bir kısmını da nakit olarak ödediğini, iyi niyetli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

Mahkemece, taraf muvazaası olarak hukuki nitelendirme yapılarak davacının iddialarını yazılı delil ile ispatlayamadığı, yemin teklif hakkını da kullanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden, 1924 doğumlu davacının, dava konusu 9522 ada 2 parsel sayılı taşınmazdaki 33/119 payını 05.10.2009 tarihinde satış suretiyle davalıya temlik ettiği anlaşılmaktadır.

Bilindiği üzere, olayları bildirmek taraflara, hukuki nitelendirmeyi yapmak ve ona uygun yasal düzenlemeyi tayin ve tespit ederek uygulamak hakime aittir.

İddianın içeriğinden ve ileri sürülüş biçiminden davada hile hukuksal nedenine dayanıldığı anlaşılmaktadır.

Bilindiği üzere, hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır.

Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.

Öte yandan, hile (aldatma) her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
Ne varki; hile bakımından bir inceleme yapılmış değildir.

Hâl böyle olunca, öncelikle davanın hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığının açıklığa kavuşturulması, süresinde açıldığı saptanırsa yukarıdaki ilkeler uyarınca temlikin hileli olup olmadığı yönünde inceleme yapılarak varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken hukuki nitelemede yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.

Davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.01.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.