YARGITAY 2.HUKUK DAİRESİ

Tarih: 28.06.2016 Esas: 2016 / 12503 Karar: 2016 / 12457

İştirak ve Tedbir Nafakasına Mahkemece Re’sen Karar Verilebileceği Gibi Yargılamada da Her Zaman İstenebilir; Ancak Bozmadan Sonra Islah Yapılamayacağı İçin Kararın Bozulmasından Sonra Islah ile Yapılan Artırım Talebi Kabul Edilemez.

Özet:

Dava; boşanma, tedbir ve iştirak nafakası talebine ilişkindir. İştirak ve tedbir nafakalarına mahkemece re’sen karar verilebileceği gibi yargılamada da her zaman istenebilir. Ancak nafakalara artırım talebinin süresinde yapılmış olması gerekir. Bozmadan sonra ıslah mümkün değildir. Dosya içeriğinden, bozma kararından sonra ıslah yoluna başvurularak nafakada artırımı talep edildiği anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenlerle, kararın bozulmasından sonra ıslah ile yapılan nafakada artırım talebine yönelik karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, yerel mahkemece yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. 

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm, davacı erkek tarafından kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen maddi tazminat, nafakalar ve velayet yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

1- Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre davacı erkeğin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2- Mahkemece verilen ilk hükümde davalı kadın tarafından ön inceleme duruşmasında “talep edilen maddi tazminat ve ziynet talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına” dair karar verilip hüküm sözlü yargılama günü tayin edilmemesi nedeniyle usulden bozulmuştur. Bozma sonrası davalı kadın vekili tarafından ıslah dilekçesi verilmek sureliyle maddi ve manevi tazminat, tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakası ve nafakalara artırım talebinde bulunulmuş ve taleplerini ıslah ettiği bildirilmiştir. Bozmadan sonra ıslah mümkün değildir. (04.02.1948 tarihli 10/3 sayılı İçt. Bir. Kararı)

İştirak nafakası ve tedbir nafakaları mahkemece resen hükmedilebileceği gibi yargılama aşamasında her zaman istenebilir ise de nafakalara artırım talebinin süresinde yapılmış olması gerekir. Mahkemece Türk Medeni Kanununun 174/1. maddesinde düzenlenen maddi tazminat ile Türk Medeni Kanununun 175. maddesinde düzenlenen yoksulluk nafakası talepleri ile iştirak nafakasının arttırım talebine yönelik karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken taleplerin kısmen de olsa kabulü doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.

3- Tarafların müşterek çocuğu….2004 doğumlu olup idrak çağındadır. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. ve Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 3. ve 6. maddeleri, iç hukuka göre idrak çağında bulunan çocukların kendilerini ilgilendiren konularda görüşlerinin alınması ve menfaatlerine açıkça aykırı düşmeyecek ise ifade ettikleri görüşlere önem verilmesini öngörmektedir. Türkiye her iki sözleşmeye katılmış ve “taraf” olmuştur. Sözleşmeler iç hukukun parçası olmuştur.

O halde, anılan sözleşmeler gereğince idrak çağındaki çocuğun ebeveynlerinin hangisi yanında kalmak istediği konusunda görüşüne başvurulması, menfaatlerine açıkça aykırı düşmeyecek ise, ifade ettikleri görüşe önem verilmesi, gerektiğinde psikolog, pedogog ve sosyal çalışmacıdan oluşan uzmanlardan çocuğun üstün yararının ebeveynlerinden hangisi yanında bulunmak olduğu yönünde rapor alınması ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre velayetin düzenlenmesi gerekirken, açıklanan hususlar gözetilmeden, eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. ve 3. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 28.06.2016