YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ

Tarih: 04.12.2018 Esas: 2017/4489 Karar: 2018/13951

Karşılıklı Boşanma – Kusur Tespiti – Akraba Tanık Beyanları – Maddi Manevi Tazminat – Yoksulluk Nafakası – Ziynet Alacağı

Özet:

Aksine ciddi ve inandırıcı delil ve olaylar bulunmadıkça asıl olan tanıkların gerçeği söylemiş olmalarıdır (HMK m. 255). Akrabalık veya diğer bir yakınlık başlı başına tanık beyanını değerden düşürücü bir sebep sayılamaz. Boşanma sonucu bu eş, en azından diğerinin maddi desteğini yitirmiştir. O halde, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (TMK m. 4) dikkate alınarak kadın yararına maddi ve manevi tazminata (TMK m. 174/1-2) karar vermek gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde davacı-karşı davalı erkek yararına maddi ve manevi tazminata karar verilmesi doğru görülmemiştir. Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

DAVA TÜRÜ :Karşılıklı Boşanma – Ziynet Alacağı

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-karşı davacı kadın tarafından davacı-karşı davalı erkeğin kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar ve ziynet alacağı davası yönünden temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 04.12.2018 günü temyiz eden davalı-davacı … vekilleri Av. … ile Av. … ve karşı taraf davacı-davalı … vekili Av. … geldiler.

Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-karşı davacı kadının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2-İlk derece mahkemesi, boşanmaya sebep olan olaylarda; eşine fiziksel şiddet uygulayan davacı-karşı davalı erkek ile şiddet fiili sonrası ortak evi terkeden ve eşine küfür eden davalı-karşı davacı kadının, eşit derecede kusurlu olduklarını kabul ederek, karşılıklı boşanma davalarının kabulüyle tarafların boşanmalarına, tarafların karşılıklı maddi ve manevi tazminat (TMK m. 174/1-2) isteklerinin reddine, ortak çocuğun velayetinin anneye bırakılmasına, ortak çocuk yararına tedbir ve iştirak nafakasına, davalı-karşı davacı kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakasına ve davalı- karşı davacı kadının ziynet eşyası alacağı davasının ise ispatlanamadığı gerekçesiyle reddine karar vermiş, taraflarca istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, görevli … Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince 03.05.2017 tarih 2017/432 esas -2017/496 karar sayılı kararla; davalı-karşı davacı kadının istinaf talebinin esastan reddine, davacı-karşı davalı erkeğin istinaf isteğinin ise kısmen kabulü ile; erkeğe yüklenen fiziksel şiddet vakıasına ilişkin soruşturma dosyasına davalı-karşı davacı kadın tarafından yasal sürede delil olarak dayanılmadığı ve fiziksel şiddet vakıası ile ilgili olarak tanık beyanı da bulunmadığı gerekçesiyle fiziksel şiddet vakıasının davacı-karşı davalı erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği belirtilerek, eşine küfür eden ve evi terkeden davalı-karşı davacı kadının, annesinin evlilik birliğine müdahalelerine sessiz kalan davacı-karşı davalı erkeğe nazaran boşanmaya sebep olan olaylarda ağır kusurlu olduğu kabul edilerek, kadının yoksulluk nafakası (TMK m. 175) talebinin reddine, davacı-karşı davalı erkek yararına maddi ve manevi tazminata karar verilmiştir.

Aksine ciddi ve inandırıcı delil ve olaylar bulunmadıkça asıl olan tanıkların gerçeği söylemiş olmalarıdır (HMK m. 255). Akrabalık veya diğer bir yakınlık başlı başına tanık beyanını değerden düşürücü bir sebep sayılamaz. Dosyada tanıkların olmamışı olmuş gibi ifade ettiklerini kabule yeterli delil ve olgu da yoktur. Yapılan soruşturma ve toplanan delillerle, özellikle davalı-karşı davacı kadın tanıklarının beyanları dikkate alındığında; davalı-karşı davacı kadının 03.04.2015 tarihinde fiziksel şiddete uğradığını belirterek ortak konuttan ayrılarak ailesinin yanma gittiği, kendisini karşılayan yakınlarının kadının vücudunun çeşitli bölgelerinde fiziksel şiddete dair emareler gördüklerini beyan ettikleri anlaşılmakta olup, davacı-karşı davalı erkeğin davalı-karşı davacı kadına fiziksel şiddet uyguladığının kabulü gerekir. Davalı-karşı davacı kadının fiziksel şiddete uğraması sonucu ortak konutu terk etmesi şeklinde gerçekleşen olayda, kadına ortak konutu terk etmesi sebebiyle kusur yüklenmesi ise doğru değildir. Toplanan delillerle, davalı-karşı davacı kadının eşine yönelik birden fazla kez hakaret ettiği, davacı-karşı davalı erkeğin ise annesinin evlilik birliğine olumsuz etkilerine sessiz kaldığı da anlaşılmaktadır. Tarafların gerçekleşen bu kusurlu davranışlarına göre, eşine fiziksel şiddet uygulayan ve annesinin evlilik birliğine olumsuz etkilerine sessiz kalan davacı-karşı davalı erkeğin, eşine hakaretler eden davalı-karşı davacı kadına nazaran ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekirken, yazılı şekilde kusur belirlemesi yapılması doğru bulunmamıştır.

3-Yukarıda 2. bentte açıklandığı üzere; evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davalı-karşı davacı kadının ağır yada eşit kusurlu olmadığı, bu olayların onun kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşılmaktadır. Boşanma sonucu bu eş, en azından diğerinin maddi desteğini yitirmiştir. O halde, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (TMK m. 4) dikkate alınarak kadın yararına maddi ve manevi tazminata (TMK m. 174/1-2) karar vermek gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde davacı-karşı davalı erkek yararına maddi ve manevi tazminata karar verilmesi doğru görülmemiştir.

4-Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz. (TMK m. 175) Yukarıda 2. bentte açıklandığı üzere, boşanmaya sebep olan olaylarda davalı-karşı davacı kadının daha ağır kusurlu olmadığı, herhangi bir geliri ve malvarlığının bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği gerçekleşmiştir. O halde, kadın yararına geçimi için uygun miktarda yoksulluk nafakası takdiri gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak isteğin reddi doğru görülmemiştir.

5-Davalı-karşı davacı kadın, ziynet eşyası alacağını gösterdiği diğer delillerle kanıtlayamamıştır. Ancak, davalı-karşı davacı açıkça yemin deliline de dayanmıştır. Mahkemece, kadına yemin teklif etme hakkı hatırlatılmamıştır. Bu nedenle, mahkemece ziynet eşyası alacağıyla ilgili olarak kadına yemin teklif etme hakkı bulunduğunun hatırlatılması, yemin teklif edildiği takdirde ise usulünce yemine ilişkin yargılama işlemlerinin yerine getirilmesi (HMK m. 227-238) ve gerçekleşecek sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Yukarıda 2., 3., 4. ve 5. bentlerde gösterilen sebeplerle … Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 03.05.2017 tarih 2017/432 esas – 2017/496 karar sayılı kararının kusur belirlemesi, maddi ve manevi tazminatlar, yoksulluk nafakası ile ziynet eşyası alacağı davasında verilen kararlar yönünden BOZULMASINA, kararın bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerin ise yukarıda l. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, duruşma için takdir olunan 1630 TL. vekalet ücretinin….’dan alınıp…’ya verilmesine, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, 6100 sayılı HMK’nın 373/2. maddesi gereğince dosyanın ilgili bölge adliye mahkeesi hukuk dairesine gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 04.12.2018 (Salı)