YARGITAY 8.HUKUK DAİRESİ

Tarih: 05.12.2018 Esas: 2016/17282 Karar: 2018/19778

Katılma Alacağı (Ölüme Bağlı Mal Rejiminin Tasfiyesinden Kaynaklanan) – Sağ Eş Tarafından Diğer Mirasçılara Karşı Açılan Artık Değere Katılma Alacağı Davası – Mirasçıların Sorumluluğu

Özet:

İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, sağ eş tarafından, diğer mirasçılara karşı açılan artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir. Mal rejiminin tasfiyesi sonucunda belirlenecek katılma alacağı, terekeye ait borç olup, mirasçıların miras paylaşımından önce ödenmesi gerektiği kabul edilmektedir. Terekeye ait borç ödendikten sonra kalan miktar, mirasçılar arasında miras payları oranında paylaşılır. Tereke borçlarından bu sıfatını kaybetmemiş tüm mirasçılar, üçüncü kişilere karşı kişisel olarak (4721 Sayılı TMK mad. 599/2) ve müteselsilen (TMK mad. 641) sorumludurlar. Her ne kadar, davacı temyize konu davayı terekenin alacaklısı sıfatıyla açmış ise de; davacı da dahil davanın tarafları, ortak mirasbırakan Necmettin Ötküm’ün mirasçısıdırlar ve tereke borçlarından yukarıda açıklanan kanuni düzenlemeler çerçevesinde hepsi de sorumludurlar. Başka bir anlatımla, mirasçılık sıfatına sahip olduğundan (TMK mad. 499), alacaklı ve borçlu sıfatı davacı sağ eşte kısmen birleşmiştir. 

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

DAVA TÜRÜ : Katılma Alacağı (Ölüme Bağlı Mal Rejiminin Tasfiyesinden Kaynaklanan)

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiş olup hükmün bir kısım davalı mirasçıları tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

K A R A R

Davacı … vekili, muris eş adına edinilen araç ve sigorta şirketi tarafından mirasçılara ödenen hayat sigortası nedeni ile 2.700,00 TL alacağın davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiş, 08.02.2016 tarihli dilekçesi ile talep miktarını 14.250,00 TL’ye yükseltmiştir.

Davalı … vekili, davanın reddini savunmuştur.

Davalı 07.11.2015 tarihinde vefat etmiştir.

Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, araç nedeni ile 14.250,00 TL alacağın davalıdan tahsiline, sigorta şirketi tarafından yapılan ödemelere ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. Hüküm, bir kısım davalı mirasçıları tarafından temyiz edilmiştir.

1. Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, bir kısım davalı mirasçılarının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Bir kısım davalı mirasçılarının diğer temyiz itirazlarının incelemesinde;

a. Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 Sayılı HMK mad.33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, sağ eş tarafından, diğer mirasçılara karşı açılan artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir.

Mal rejiminin tasfiyesi sonucunda belirlenecek katılma alacağı, terekeye ait borç olup, mirasçıların miras paylaşımından önce ödenmesi gerektiği kabul edilmektedir. Terekeye ait borç ödendikten sonra kalan miktar, mirasçılar arasında miras payları oranında paylaşılır. Tereke borçlarından bu sıfatını kaybetmemiş tüm mirasçılar, üçüncü kişilere karşı kişisel olarak (4721 Sayılı TMK mad. 599/2) ve müteselsilen (TMK mad. 641) sorumludurlar. Her ne kadar, davacı temyize konu davayı terekenin alacaklısı sıfatıyla açmış ise de; davacı da dahil davanın tarafları, ortak mirasbırakan Necmettin Ötküm’ün mirasçısıdırlar ve tereke borçlarından yukarıda açıklanan kanuni düzenlemeler çerçevesinde hepsi de sorumludurlar. Başka bir anlatımla, mirasçılık sıfatına sahip olduğundan (TMK mad. 499), alacaklı ve borçlu sıfatı davacı sağ eşte kısmen birleşmiştir.

Taraflarca, mirasçılardan herhangi birinin mirasçılık sıfatını yitirdiği (4721 Sayılı TMK’nin 511 vd., 578 vd., 605 vd. maddeleri) iddia edilip kanıtlanmamıştır.

Tüm bu açıklamalar nedeniyle, davacı mirasçı sağ eşin mal rejiminin tasfiyesi nedeniyle talep ettiği ve terekeye ait borç sayılan alacak miktarından, davanın mirasçılar arasında görülmesi nedeniyle, davacı da dahil bütün mirasçılar miras payları oranında sorumludurlar. Buna göre, Mahkemece, hesaplama ve edinilmiş mal kabulü doğru ise de, hüküm altına alınan tereke borcundan davacının da miras payı oranında sorumlu olduğu gözetilerek, mirasçı davalılardan tahsiline karar verilecek miktarın hüküm fıkrasında gösterilmesi gerekirken, bu husus göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.

Ayrıca davalı …’ün karar tarihinden önce öldüğü gözden kaçırılarak hükümde ölü davalıdan tahsiline karar verilmesi de hatalı olmuştur.

b. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 239/3.maddesi hükmüne göre; aksine anlaşma yoksa, tasfiyenin sona ermesinden başlayarak katılma alacağına faiz yürütülür. Yargıtay uygulamalarına göre, tasfiye tarihi buna ilişkin mahkeme kararının verildiği tarihtir.

Mahkemece, mal rejiminin tasfiyesi ile davacı lehine hüküm altına alınan katılma alacağına kararın verildiği 25.02.2016 tarihinden geçerli olmak üzere faiz uygulanmasına karar verilmesi gerekirken, yanlışa düşülerek dava dilekçesinde talep edilen miktar yönünden davanın açıldığı tarihten, ıslah edilen miktar yönünden ıslah tarihinden itibaren faiz uygulanması yasal düzenlemeye ve Yargıtay uygulamalarına aykırı olup, bu yönden de kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeplerle 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA; bir kısım davalı mirasçlarının diğer temyiz itirazlarının yukarıda 1. bentte gösterilen sebeplerle reddine, HUMK’un 440/I. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 05.12.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.