YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ

Tarih: 10.01.2005 Esas: 2004 / 16266 Karar: 2005 / 538

Kredi Kartı Borçlarında Bankaca Hesap Kat Edilip İhtar Gönderilmeden İcra Takibi Yapılması Halinde Temerrüt Takip Tarihinde Gerçekleşir.

Özet:

Dava, kredi kartı borcunun ödenmemesi nedeniyle yapılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkindir. Kredi kartı borçları, Borçlar Kanunu’nun 101. maddesinde öngörülen miktarı önceden belli olan kesin vadeli borç olmadığı gibi hesap özeti tebliği de borçluyu temerrüde düşüren ihtar niteliğinde değildir. Kredi kartının bu özelliği nedeniyle borçlunun temerrüdü banka tarafından akdi ilişkinin sona erdirilip hesap kat edildikten sonra borçluya gönderilen ihtarnamenin tebliği ile oluşur. Aksi halde temerrüt takip tarihinde gerçekleşir.

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, davalının kullandığı kredi kartlarından doğan borcunu ödemediğini, yapılan icra takibinin 395.800.738.- Liralık kısmına itiraz ettiğini, itirazın haksız olduğunu bildirip iptaline ve % 40 inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.

Davalı, davaya cevap vermemiş; duruşmalara da katılmamıştır.

Mahkemece, itirazın iptaline takibin 1.146.061.014.- Lira üzerinden devamına % 40 inkar tazminatının davalıdan tahsiline, asıl alacak 607.452.834.- Lira üzerinden 14.06.2003 tarihine kadar % 200, bu tarihten itibaren % 124 oranında temerrüt faizi yürütülmesine karar verilmiş; hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı, kredi kartı borcunun tahsili için banka tarafından yapılan icra takibine vaki itirazın iptali talebiyle açılmıştır. Kural olarak Borçlar Kanunu’nun 101. maddesine göre, kesin vadeli sözleşmelerde temerrüt tarihi sözleşmede belirtilen günün hitamı ile gerçekleşir. Banka tarafından gönderilen hesap özetinde ödeme günü belirtilmekte ise de; bu ödeme gününde borcun tamamı değil, belli bir kısmının ödenmesi istendiğinden borcun tamamının ödenmesi gerektiği bildirilmediğinden, kredi kartı borçları Borçlar Kanunu’nun 101/2. maddesinde ön görülen miktarı önceden belli olan kesin vadeli borç niteliğinde olmadığı gibi, hesap özeti de (ekstresi) hesabı kat eden borçluyu temerrüde düşüren ihtar niteliğinde değildir. Kredi kartının bu özelliği nedeniyle borçlunun temerrüdü banka tarafından akdi ilişkinin sona erdirilip hesap kat edildikten sonra borçluya gönderilen ihtarnamenin tebliğinden veya ihtarnamede ödeme için süre verilmiş ise, bu sürenin bitiminde oluşur. Şayet banka tarafından hesap kat edilip ihtar gönderilmeden icra takibi yapılmış ise, borçlunun temerrüdü icra takibinin yapıldığı tarihte gerçekleşir. Somut olayda, davalı borçlu son harcamalarını yaptığı aya ait hesap ekstresinde son ödeme tarihi 14.08.2002 tarihi olup, daha sonra harcama yapmamış ise de, bankaca hesabın kat edilip, ihtar gönderilmeden icra takibi yapıldığından, davalı borçlunun temerrüt tarihi 16.01.2003 tarihidir. Temerrüt tarihini 14.08.2003 olarak alıp hesaplama yapan bilirkişi raporu bu nedenle doğru değildir. Böyle bir rapora dayanılarak hüküm kurulamaz. Mahkemece, yeniden temerrüt tarihi icra takip tarihi esas alınarak hesaplama yaptırılıp, sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 10.01.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.