YARGITAY 8.HUKUK DAİRESİ

Tarih: 28.11.2016 Esas: 2015 / 6320 Karar: 2016 / 16171

Mal Ayrılığı Rejiminde Katkı Payı Alacağı, Katkıda Kullanılan Malvarlığının Katkı Tarihindeki Değeri ile Tasfiyesi İstenen Malın Satın Alma Bedeli ve Dava Tarihindeki Sürüm Değeri Tespit Edilip Oranlanarak Hesaplanmalıdır.

Özet:

Dava, katkı payı alacağı isteğine ilişkindir. 01.01.2002 tarihinden önce eşler arasında yasal mal ayrılığı rejimi geçerliydi. 743 SK’da, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin düzenleme mevcut olmadığından, eşlerin bu dönemde edindikleri malvarlığının tasfiyesine ilişkin uyuşmazlık, Borçlar Kanunu’nun genel hükümleri göz önünde bulundurularak “katkı payı alacağı” hesaplama yöntemi kurallarına göre çözüme kavuşturulmalıdır. Mal ayrılığı rejiminde katkı payı alacağı, katkıda kullanılan malvarlığının katkı tarihindeki değeri ile tasfiyesi istenen malın satın alma bedeli ve dava tarihindeki sürüm değeri tespit edilip oranlanarak hesaplanmalıdır. Sözü edilen değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için, gerek görülmesi durumunda konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır.

Davacı-karşı davalı … ile davalı-karşı davacı … aralarındaki katkı payı alacağı davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair … …. Aile Mahkemesi’nden verilen ….01.2015 gün ve 238/… sayılı hükmün …’ca incelenmesi davacı-karşı davalı vekili ve davalı-karşı davacı vekili taraflarından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı/karşı davalı … vekili asıl davada, evlilik birliği içinde davalı/karşı davacı adına edinilen taşınmaza müvekkilinin katkısının olduğunu iddia ederek 40.000,00 TL alacağın davalı/karşı davacıdan alınarak davacı/karşı davalıya verilmesini talep etmiş, karşı davanın reddini savunmuştur.

Davalı/karşı davacı … vekili, davacı/karşı davalının katkısı bulunmadığından davanın reddini savunmuş karşı dava dilekçesinde ise evlilik birliği içinde davacı/karşı davalı adına edinilen kooperatif hissesi nedeniyle 30.000,00 TL alacağın davacı/karşı davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.

Mahkemece, asıl dava yönünden davanın kısmen kabulü ile, ….000,00 TL katkı payı alacağının davalı/karşı davacıdan alınarak davacı/karşı davalıya verilmesine, fazlaya ilişkin isteminin reddine karar verilmiş; karşı dava yönünden hüküm kurulmamıştır. Hüküm, davacı/karşı davalı vekili ve davalı/karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1- Tarafların asıl dava yönünden temyiz itirazlarının incelenmesinde:

Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK m. 33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, katkı payı alacağı isteğine ilişkindir.

01.01.2002 tarihinden önce 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi’ nin (TKM) yürürlükte olduğu dönemde, eşler arasında yasal mal ayrılığı rejimi geçerliydi (TKM m. 170). TKM’ de, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin düzenleme mevcut olmadığından, eşlerin bu dönemde edindikleri malvarlığının tasfiyesine ilişkin uyuşmazlık, aynı kanunun …. maddesi yollamasıyla Borçlar Kanunu’nun genel hükümleri göz önünde bulundurularak “katkı payı alacağı” hesaplama yöntemi kurallarına göre çözüme kavuşturulmalıdır. Zira Borçlar Kanunu, Medeni Kanun’un tamamlayıcısı olarak kabul edilmiştir

Mal ayrılığı rejiminde; eşler kendi malları üzerinde tasarruf yetkisine ve intifa hakkına sahiptir ve mallarının idaresi kendisine aittir (TKM m. 186). Her birinin malları, geliri ve kendi kazançları yine kendilerine ait kişisel mallarıdır (TKM m. 189). Kadın veya kocanın, mal rejiminin devamı sırasında diğerinin edindiği malvarlığına katkısı nedeniyle katkı payı alacağı isteğinde bulunabilmesi için mutlaka para ya da para ile ölçülebilen maddi veya hizmet değeriyle katkıda bulunması gerekir.

Mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde satın alınan tasfiyeye konu mala, düzenli gelir dışındaki diğer malvarlığı (ziynet, miras, bağış vs gibi) ile toplu katkıda bulunulduğu iddia edildiğinde; katkıda kullanılan malvarlığı değerinin, tasfiyeye konu malın satın alma tarihindeki bedelinin tamamı karşısındaki oranı saptanarak, bulunan bu katkı oranının, tasfiyeye konu malın dava tarihindeki sürüm (rayiç) değeri ile çarpılmak suretiyle, davacı eşin katkı payı alacak miktarı belirlenir.

Bu açıklamalar doğrultusunda hesaplama yapılabilmesi için, öncelikle katkıda kullanılan malvarlığının (ziynet, miras, bağış vs) katkı tarihindeki parasal değeri ile tasfiyesi istenen malın hem satın alma bedeli hem de dava tarihindeki sürüm (rayiç) değerleri ayrı ayrı tespit edilmelidir.

Sözü edilen değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için, gerek görülmesi durumunda konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır. Tasfiyeye konu birden fazla malın bulunması durumunda, her biri için aynı yöntem uygulanır.

Somut olaya gelince; eşler, 03.09.1979 tarihinde evlenmiş, 06…..2011 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK m. 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK’nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı TKM m. 170), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 Sayılı Yasanın  m. …, TMK m. 202/…). Tasfiyeye konu 1345 ada 45 parsel … nolu bağımsız bölümler, eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu ……..1997 tarihinde satın alınarak davalı/karşı davacı adına tescil edilmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK m. 179).

Yukarda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca yapılan incelemede;

Tüm dava dosyası kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacının dava dilekçesinde taşınmazın alınmasına katkıda bulunduğunu iddia ettiği, katkısının nasıl olduğunu açıklamadığı, taraf tanıklarının davacı/karşı davalının ziynet eşyaları ve kardeşlerinin yardımları ile katkıda bulunduğunu beyan ettikleri, ancak ziynetlerin ve kardeşlerin yardımının miktarı hususunda beyanda bulunmadıkları anlaşılmıştır. Bu nedenle, mahkemece tanıklar yeniden dinlenerek davacı/karşı davalı kadının ne kadar ziynetle katkıda bulunduğu, davacı/karşı davalının kardeşlerinin ne kadar yardımda bulundukları, kardeşleri tarafından verildiği iddia edilen paranın iade edilip edilmediği hususlarında beyanları alınarak, tanık beyanlarının çelişkili olması halinde, gerektiğinde yüzleştirme yapılarak çelişkinin giderilmeye çalışılarak davacı/karşı davalının katkı miktarının belirlenerek, yukarda açıklanan Dairemiz uygulama ve ilkeleri gereğince, davacı/karşı davalının katkı miktarının, tasfiyeye konu malın satın alma tarihindeki bedelinin tamamı karşısındaki oranı saptanarak, bulunan bu katkı oranının, tasfiyeye konu malın dava tarihindeki sürüm (rayiç) değeri ile çarpılmak suretiyle, davacı eşin katkı payı alacak miktarının hesaplanması gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur.

2- Karşı dava yününden temyiz itirazlarına gelince;

HMK’nun 297/2 maddesi uyarınca hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.

Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davalı/karşı davacı vekilinin karşı dava dilekçesinde evlilik birliği içinde davacı/karşı davalı adına edinilen kooperatif hissesi nedeniyle alacak talebinde bulunduğu, mahkemece karşı dava hakkında gerekçe yazılmasına rağmen, hüküm kurulmadığı anlaşılmıştır.

Yukarda açıklandığı gibi, davalı/karşı davacının davacı/karşı davalı adına olan kooperatif hissesine yönelik alacak talebi bulunduğu anlaşılmakla, karşı davanın esasına yönelik olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi HMK’nun 297/2 maddesine aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarda 1 ve 2 numaralı bentte gösterilen sebeplerle 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA; ve HUMK’nun 440/I maddeleri gereğince Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 27,70 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacı-karşı davalıya iadesine ve 341,75 TL peşin harcın da istek halinde davalı-karşı davacıya iadesine, 28.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.