YARGITAY 11.HUKUK DAİRESİ

Tarih: 28.02.2005 Esas: 2004 / 5342 Karar: 2005 / 1778

Müddeabihi Davacıdan Devralan, Davalının Rızasını Almadan Davaya Devam Edebilir.

Özet:

Dava, trafik kazasından kaynaklanan tazminat talebine ilişkindir. İhtilaf, dava konusu müddeabihin dava sırasında üçüncü kişiye devri halinde devralan kişinin davacının yerine geçip geçemeyeceği noktasında toplanmaktadır. Dava sırasında müddeabihin devri halinde devralan üçüncü kişi davalının rızasını almadan davacının yerine geçer, onun hak ve yetkilerini kullanır. Yerel mahkemenin bu hususu nazara almadan yazılı şekilde karar vermesi hatalıdır.

Taraflar arasında görülen davada Nurdağı Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 05.11.2003 tarih ve 2001/182-2003/121 sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı A. Sigorta A.Ş. vekili ile temlik alan O. vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi G.G. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacılar vekili, davalıların malik, sürücü ve sigortacısı oldukları aracın tam kusurlu olarak karıştığı kaza neticesinde müvekkillerinin murisinin hayatını kaybettiğini ileri sürerek, 24.000.000.000.-TL maddi ve 6.000.000.000.-TL manevi tazminatın davalılardan tahsilini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında dava haklarını O’ya temlik etmişlerdir.

Davalı sigorta şirketi vekili, husumetleri bulunmadığını savunmuştur.

Mahkemece, iddia ve savunma ve dosyadaki belgelere göre, kazanın oluşumunda davalıların tam kusurlu oldukları, davacıların destekten yoksun kaldıkları ve manen çöküntü yaşadıkları gerekçesiyle, toplam 21.084.285.175.-TL. maddi ve 1.500.000.000.-TL. manevi tazminatın davalılardan tahsili ile davacılara verilmesine karar verilmiştir.

Karar, davalı A. Sigorta A.Ş. vekili ile temlik alan O. vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1- Dava, trafik kazasından doğan tazminat istemine ilişkindir.

Uyuşmazlık, dava konusu müddeabihin dava sırasında üçüncü kişiye devredilmesi halinde müddeabihi devralan üçüncü kişinin devreden davacının yerine geçip geçemeyeceği noktasında toplanmaktadır.

Uygulamada Yargıtay’ın bazı daireleri, devreden davacı, bu sıfatını yitirmiş olup, artık bu davayı izleyemez, davalı da, devralan üçüncü kişinin yeniden dava açması gerektiğini ileri sürdüğü taktirde müddeabihi devralan üçüncü kişi davayı yürütemez. Bu durumda, davanın usul yönünden reddi gerektiğini kabul etmektedir. (13. H.D. 30.05.1978 E. 2373 K. 2559 aynı dairenin 20.04.1981 gün 1981/1420-2974 sayılı kararları)

Çoğunlukta olan Hukuk Genel Kurulu ve daire kararlarında ise, müddeabihin dava sırasında davacı tarafından üçüncü şahsa temlik edilmesi halinde, üçüncü şahıs davalının rızasını almadan, kendiliğinden müddeabihi devretmiş olan eski davacının yerine geçer, onun hak ve yetkilerini kullanır. (H.G.K. 01.06.1984 gün E. 1982/1-189 K. 645, H.G.K. 19.10.1983 gün 1980/1-2346 K. 973, H.G.K. 25.04.1984 gün E. 1-267 K. 474, 14.H.D. 23.03.1983 gün 8068/2481, T.D. 15.12.1970 gün 645/5122 sayılı kararları; Prof Dr. Baki Kuru Hukuk Muhakemeleri Usulü 6. Bası Cilt: 4, Sh. 3876 vd. 11. H.D. 14.04.1995 gün 2043-3373 sayılı kararları)

Çoğunluk görüşünün usul ekonomisi ve cüz’i halefiyet ilkesine uygun düştüğü, müddeabihi devralanın, davalının rızasını almadan davaya devam etmesi halinde davalının hukuki durumunda bir değişiklik olmayacak ve davaya kaldığı yerden davalıya karşı devam edilecek olup, bu hal yargılama giderini asgariye indireceği gibi, H.U.M.K.’nun 185/II. bent 2. fıkrasına da uygun olacaktır.

Bu nedenlerle temlik alan O’nun asıl davacının yerine kendiliğinden geçip, davalının rıza ve muvafakatine ihtiyaç olmaksızın davaya devam edebileceğinin kabulü ile, mahkeme kararının buna uygun şekilde düzenlenmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde infazda tereddüte neden olacak şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.

2- Bunun yanında, davalı sigorta şirketi İ.M.M.S poliçesini tanzim etmiş bulunmasına göre yargılama masraflarından sorumluluğunun da poliçe genel şartları 11. maddeye göre belirlenmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesi de doğru görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle, mümeyyiz davalıların temyiz itirazlarının kabulü ile ve 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı sigorta şirketi vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 28.02.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.