YARGITAY 14.HUKUK DAİRESİ

Tarih: 24.12.2018 Esas: 2016/3504 Karar: 2018/9389

Ön Alım Davası – Eylemli (Fiili) Taksim – Kötü Niyet

Özet:

Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.2.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 04.01.2012 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkından kaynaklanan … iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 13.11.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Dava, önalım hakkına dayalı … iptali ve tescil istemine ilişkindir.

Davacı vekili, müvekkilinin paydaşı olduğu dava konusu 543 parsel sayılı taşınmazda 29.12.2011 tarihinde davalıya satılan hissenin önalım hakkı nedeniyle müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı vekili, fiili taksim savunmasında bulunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, dava konusu taşınmazın fiilen taksim edildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.

Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.2.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.

Somut olaya gelince:

Davalı vekilinin fiili taksim savunması ile ilgili olarak mahallinde keşif yapılmış ise de, tanıkların bir kısmı taşınmaz başında, bir kısmı ise duruşmada ve talimat yoluyla dinlenmiş, tanık beyanları arasındaki çelişki giderilmemiştir. Bu durumda mahkemece, mahallinde yeniden keşif yapılmalı, taraf tanıkları 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 259/2. maddesi uyarınca taşınmaz başında dinlenmeli, beyanları arasındaki çelişkiler giderilmeli, fen bilirkişisinden fiili kullanımı gösterir denetime elverişli kroki ve rapor alınmalı, eylemli paylaşım olup olmadığı tespit edilmeli, varılacak sonuca göre bir karar verilmelidir.

Mahkemece, değinilen hususlar göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.12.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.