YARGITAY 14. HUKUK DAİRESİ

Tarih: 24.12.2018 Esas: 2018/3204 Karar: 2018/9383

Satış Vaadi Sözleşmesine Dayalı Tapu İptal Ve Tescil – Resmi Şekil Şartı

Özet:

Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyeti devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir.

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 01.06.2011 gününde verilen dilekçe ile satış vaadi sözleşmesine dayanan tapu iptali ve tescil talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 21.12.2017 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından duruşmalı olarak istenilmekle duruşma isteminin değerden reddi ile süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

Davacı vekili, 12.09.1997 tarih 14268 yevmiye no’lu düzenleme şeklinde yapılan satış vaadi sözleşmesi ile 94 ve 453 parsel sayılı taşınmazlardaki davalılar murisi …’e ait tüm hak ve hisseleri satın aldığını, bedelin ödendiği zilyetliğinin teslim edildiğini belirterek davalılar murisi …’in taşınmazlardaki tüm hak ve hisselerinin adına tescilini istemiştir.

Davalılar satış vaadi sözleşmesinde imzası bulunan tanıklardan … ’nın davacının damadı olduğundan sözleşmenin geçersiz olduğunu ayrıca satış bedelinin düşük olmasının sözleşmenin muvazaalı olduğunu gösterdiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

Mahkemece, ilk kararda davacı …’in okuma yazmasının olmadığı, bu nedenle satış vaadi sözleşmesinin iki tanık huzurunda yapıldığı, ancak sözleşme tanıklarından … ’nın vaat alacaklısı davacı …’nin damadı olması nedeniyle Noterlik Kanununun 76/3. maddesince sözleşmenin geçersiz olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

Hükmü, davacı … vekilinin temyiz etmesi üzerine; dairemizin 24.09.2013 tarih 2013/5586-2013/12107 E-K sayılı ilamı ile, davalılar tarafından satış vaadi sözleşmesinin geçersizliğinin dava yolu ile ileri sürülmediği, davalıların sözleşmenin iptalini yada feshini gerektirir aşırı yararlanma veya iradeyi sakatlayan nedenlere dayalı bir iddialarının olmadığı, bedel düşüklüğü iddiasının tek başına muvazaayı göstermediği, vaat alacaklısının bedelini ödeyip zilyetliği devraldığı, davacının beyanına ilişkin damadının tanıklığının sözleşmeyi geçersiz kılmayacağı, sözleşmenin hukuki sonuçlarını doğuracak şekilde yorumlanarak işin esası hakkında bir karar verilmesi gereğince hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalılar vekili temyiz etmiştir.

Kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyeti devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir.

HMK’nin 297/2. maddesinde hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin gerekli olduğu açıklanmıştır.

Bu açıklamalar doğrultusunda somut olaya gelince; dava konusu 453 parsel sayılı taşınmaz yenileme sonucunda 520 ada 90 ve 91 parsel numarasını, 94 parsel sayılı taşınmaz ise 121 ada 2 parsel numarasını almıştır. Mahkemece; davanın kabulü ile, 520 ada, 90 parsel, ve 520 ada 91 parsel sayılı taşınmazlarda davalıların murisi … adına kayıtlı payların iptali ile ayrıca …’in murislerinden intikalen gelecek başka paylarında iptali ile, davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, 121 ada 2 parsel sayılı taşınmazda davalıların murisi …’in veraset ilamındaki payı oranında intikalen gelecek payın iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, karar verilmiş ise de, mahkemece kurulan hüküm infaza elverişli nitelikte değildir.

Satış vaadi sözleşmesinin; vaat borçlusu …’in murisinden intikal edecek miras paylarını da kapsadığından; vaat borçlusu …’in murisinden intikal etmesi gereken hisselerin tapuda intikalini sağlamak üzere, davacıya uygun bir süre verildikten sonra; intikal kesinleştiğinde intikali gereken hisse miktarı da gösterilmek sureti ile, infaza elverişli bir hüküm kurulması gerekirken yazılı olduğu şekilde infazı mümkün olmayacak şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş; hükmün bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.12.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.