YARGITAY 1. HUKUK DAİRESİ

Tarih: 31.05.2018 Esas: 2015/12273 Karar: 2018/10868

Tahkikatın Bittiği Bildirilip Usulünce Sözlü Yargılamaya Geçilerek Taraflara Sözlü Beyanda Bulunma Olanağı Tanınmadan Karar Verilmesi Usul ve Yasaya Aykırıdır.

Özet:

Hangi yargılama usulü uygulanırsa uygulansın tarafların yargılamada sözlü olarak görüş ve değerlendirmelerini ifade etmelerine olanak tanınmalıdır. Yazılı yargılama usulünde de tarafların hükümden önce son kez mahkeme huzurunda sözlü değerlendirme yapıp, açıklamada bulunmaları, doğru bir karar verilmesi bakımından önemlidir. Tahkikatın bitiminden sonra sözlü yargılama ve hüküm için tayin olacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla tarafların davet edilmesi, çıkartılacak davetiyede, belirlenen gün ve saatte mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususunun belirtilmesi gerekmektedir. Tahkikatın bittiği bildirilip usule uygun şekilde sözlü yargılamaya geçilerek taraflara sözlü beyanda bulunma olanağı tanınmadan karar verilmesi hatalıdır.

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakiminin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

Mahkemece, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı vekilinin 05.05.2015 tarihli duruşmaya mesleki mazereti nedeniyle katılamayacağına ilişkin mazeret dilekçesi sunduğu, anılan celse davacı vekilinin mazeretinin kabul edilip yargılamaya devam edildiği ve davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.

Hemen belirtilmelidir ki, hangi yargılama usulü uygulanırsa uygulansın tarafların yargılamada sözlü olarak görüş ve değerlendirmelerini ifade etmeleri özel bir önem taşımaktadır.

Yazılı yargılama usulünde de tarafların hükümden önce son kez mahkeme huzurunda sözlü değerlendirme yapıp, açıklamada bulunmaları, doğru bir karar verilmesi bakımından önemlidir.

Bu ilkeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 184. ve 186. maddelerinde yapılan düzenlemelerle hüküm altına alınmıştır.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 184. maddesinde açıkça; hâkimin, tarafların iddia ve savunmalarıyla toplanan delilleri inceledikten sonra, duruşmada hazır bulunan taraflara tahkikatın tümü hakkında açıklama yapabilmeleri için söz vereceği, mahkemenin tarafların tahkikatın tümü hakkındaki açıklamalarından sonra, tahkikatı gerektiren bir husus kalmadığını görürse, tahkikatın bittiğini, taraflara tefhim edeceği, yine aynı kanunun 186. maddesi hükmü ile de; mahkemenin tahkikatın bitiminden sonra sözlü yargılama ve hüküm için tayin olacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla iki tarafı davet edeceği, taraflara çıkartılacak davetiyede, belirlenen gün ve saatte mahkeme de hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususunu bildireceği, mahkemenin sözlü yargılamada tarafların son sözlerini sorarak hükmünü vereceği düzenlenmiş olup, anılan düzenlemeler emredici niteliktedir.

Somut olayda, söz konusu ilkeler dikkate alınmadan sonuca gidilmiştir.

Hal böyle olunca, HMK’nin 184. maddesi hükmü gereğince, tahkikatın tümü hakkında açıklama yapabilmeleri için taraflara söz verilip tahkikatın bittiği tefhim edildikten sonra, taraflara sözlü yargılama için duruşmanın başka bir güne bırakılmasını isteyip istemediklerinin sorulması, talep halinde başka bir gün tayin edilmesi; başka bir duruşma gününü istememeleri halinde sözlü yargılama aşamasına geçilerek aynı kanunun 186. maddesi gereğince taraflara sözlü yargılama yoluyla beyanda bulunma hakkı verilmesi, ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken, değinilen yasal düzenlemeler göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetli olmadığından anılan yasal düzenlemeler gözetilerek usulü hükümler yerine getirilmek ve ondan sonra hüküm oluşturulmak üzere karar bozulmalıdır.

Davacının yerinde bulunan temyiz itirazının kabulü ile, hükmün (6100 Sayılı Yasanın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 31/05/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.