YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ 

Tarih: 22.05.2015 Esas: 2018/10382 Karar: 2018/12967

Tapu İptali ve Tescil – Katılma ve Değer Artış Payı Alacağı

Özet:

Dava konusu taşınmazda davacının katılma alacağı hesap edilirken, davalı kadının babasından mirasen intikal eden taşınmaz satımından gelen para yönünden denkleştirme yapılmalıdır.

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 14.11.2017 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalı … (…) bizzat ve vekili Av. … geldi. Karşı taraftan kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosyanın incelenmesi sonucu görülen eksikliklerin ikmali için dosyanın mahal mahkemesine iadesine karar verilmesini takiben eksiklik tamamlanmış olmakla dosya yeniden incelendi gereği düşünüldü:

YARGITAY KARARI

Davacı … vekili, davacının daha önceki birikimlerinin üstüne Finansbank’tan 30.000,00 TL ev kredisi çekerek 27/12/2006 tarihinde 3 nolu daireyi satın aldığını ve kendi üzerine yaptığını, daha sonra davalının evin tapusunu ısrarla kendi üzerine yapılmasını istediğini olmazsa boşanacağı yönünde şantaj ve tehditlerde bulunduğunu, müvekkilinin bu ısrarlı taleplere daha fazla dayanamadığını ve 24/08/2009 tarihinde dava konusu taşınmazı davalı adına satış göstermek sureti ile bir bedel almaksızın devir ettiğini, bu durumun tapu kayıtlarında açıkça belli olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla evlilik birliğine dahil olan ortak konutun aynen taksimi, bu mümkün olmadığı takirde 40.000,00 TL katılma alacağı ve 30.000,00 TL değer artış payı alacağının faiziyle tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı … vekili, dava konusu taşınmazın davalının babasından kalan mirasla satın alındığını, davalıya babasından … 1217 ada, 1 parselde bulunan bağımsız bölümün satışından elde edilen 35.553,77 TL’nin 16/10/2010 tarihli … Bankası … Şubesine yatırıldığını, dava konusu taşınmazın alımı sırasında eksik kalan 10.000,00 TL’nin ise Finansbank’tan davacı tarafından tüketici kredisi çekilmek sureti ile ödendiğini, davacının bu krediyi ödeyemeyince davalının yurt dışında oturan ablasından 10.100,00 TL borç aldığını, karşılığında 5.230,00 Euro bedelinde senet imzaladığını, davacının asgari ücretli olarak çalıştığını, böyle bir birikim yapmasının mümkün olmadığını, sürekli kredi kartları yüzünden icralık olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

Mahkemece, bozma öncesi yapılan yargılama neticesinde 20.11.2006 tarihinde satım sonucunda davacı adına tescil edilen dava konusu 3 numaralı meskenin evlilik birliği içinde davacı tarafından davalıya devredildiği ve hile, aldatma veya bağış nedenine dayalı olarak tasarrufun iptali amacıyla talepte de bulunulmadığından davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiş, Daire’nin 26.02.2015 tarih 2013/21040 Esas- 2015/528 Karar nolu ilamıyla taşınmazın davacı tarafından davalıya hibe edildiğinin ileri sürülmediği, davacının anlatımı ve dosya kapsamından davacının bu amaçla hareket ettiği sonucuna varmak mümkün bulunmadığından 4721 sayılı TMK’nun 222/son maddesi gereğince taşınmazın edinilmiş mal olduğu, davacının evlilik birliğinde sahip olduğu edinilmiş mal niteliğindeki taşınmaza edinilmiş maldan yapılan katkı nedeniyle değer artış payı isteği yerinde değilse de, katılma alacağının bulunduğunun kabulüyle taşınmazın karar tarihine en yakın tarihteki değerinin (sürüm değeri) belirlenip, talep de göz önüne alınarak (HMK.m.26), TMK’nun 236. maddesine göre bu değerin yarısına katılma alacağı olarak karar vermek gerektiğine işaret edilerek hüküm bozmaya sevk edilmiştir.

Mahkemece bozma sonrası yapılan yargılama neticesinde; davanın kısmen kabulüyle dava konusu 3 nolu bağımsız bölümle ilgili olarak 32.400,00 TL katılma alacağının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar tarihinden itibaren alacağa yasal faiz yürütülmesine karar verilmiştir. Hüküm, süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Daire’nin bozma ilamında “Davalı yan boşanma ile sona eren evlilik birliği içinde edinilen taşınmazın muristen intikal eden taşınmazın satımından elde edilen para ile satın alınan kişisel mal olduğu iddiasında bulunmuştur. Ne var ki, davalı gösterdiği delillerle iddiasını ispat edememiştir.” denilmiş ise de davalı tarafın cevap dilekçesi içeriği ve ekinde sundukları veraset ilamı, tapu kayıtları, banka kayıtları ve dosya kapsamı bir bütün olarak incelendiğinde davalı kadının babasından mirasen intikal eden dava dışı 10 nolu meskenin üçüncü kişiye satış tarihi 12.09.2006 ile davalı kadın adına … bankası hesabı açılış ve para yatırılış tarihlerinin aynı olduğu ve bu hesaptan paranın dava konusu taşınmazın tapuda devrin yapıldığı 20.11.2006 günü çekildiği anlaşılmaktadır. Dava konusu taşınmaz yönünden, davalı kadının kişisel malının kullanıldığının kabulü gerekir. Bozma kararımız maddi hataya müstenit bulunduğundan, usuli kazanılmış hak oluşturmaz.

Mahkemece, dava konusu taşınmazda davacının katılma alacağı hesap edilirken, davalı kadının babasından mirasen intikal eden taşınmaz satımından gelen para yönünden denkleştirme yapılmalıdır. Denkleştirme yapılırken, davalı kadının dava dışı 10 nolu meskende mirasen gelen payının kişisel mal olduğu tartışmasız ise de diğer mirasçılardan 15.09.2004 tarihinde alınan hisseler yönünden, aynı gün yine mirasen intikal eden dava dışı 6 nolu meskende mirasçılar arasında hisse devri yapıldığı gözetilerek, alınan bu hisselerinde davalının kişisel malı olup olmadığı değerlendirilip sonucuna göre bir karar verilmelidir. Açıklanan sebeplerle hükmün bozulması yoluna gidilmiştir.

SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle davalı vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 1.630,00 TL Avukatlık Ücreti’nin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davalıya verilmesine, taraflarca HUMK’nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, istek halinde peşin harcın temyiz edene iadesine, 22.05.2015 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.