YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ

Tarih: 09.05.2016 Esas: 2014 / 22138 Karar: 2016 / 8537

Tapu İptali ve Tescil – Tapulu Taşınmazların Harici Satışı Geçersiz Olup Satış İlişkisinin İkrar Edilmiş Olması Davalının Davayı Açık Kabulü Olmadıkça Sonuç Doğurmaz.

Özet:

Dava, harici taşınmaz satışı nedenine dayalı tapu iptali ve tescil; bu mümkün olmadığı takdirde tazminat talebine ilişkindir. Tapulu taşınmazların satışı resmi şekil koşuluna tabi olup, haricen satışı geçersizdir. Harici satış ilişkisinin ikrar edilmiş olması davalının davayı açık kabulü bulunmadığı sürece sonuç doğurmaz. Somut olayda, davalının davayı açık kabulü söz konusu değildir. Bu durumda, davacıların kademeli taleplerinden tapu iptal tescil talebinin reddedilip, tazminat isteği hakkında denkleştirici adalet ilkesi uyarınca inceleme yapılarak varılacak sonucuna göre karar verilmelidir.  

… ve müşterekleri ile … ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil, tazminat davasının kabulüne dair … 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nden verilen … sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalılar vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR

Davacılar vekili, vekil edenlerinin mirasbırakanı …’ın 1996 yılında tapuda davalı … adına kayıtlı bulunan … parsel sayılı taşınmazdaki 1/2 payı haricen satın aldığını açıklayarak .. parselde davalı … adına kayıtlı 1/2 payın tapu kaydının iptali ile vekil edenleri adına tesciline; bu mümkün olmadığı takdirde davalıya ödenen satış bedeli nedeniyle şimdilik 10.000 TL’nin davalıdan alınarak davacılara ödenmesine karar verilmesini istemiştir.

Davalı … davaya cevap vermemiş, ölümünden sonra davaya dahil edilen mirascıları ise davacılar ile mirasbırakanları …’in ilk defa 23.02.2000 tarihinde nizalı hale geldiğini, talebin zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

Mahkemece, davalı …’ün davaya cevap vermediği, mirasçılarının ise cevap süresinden sonra zamanaşımı def’inde bulundukları gerekçesiyle buna ilişkin itirazların reddine, taşınmazda 1/2 pay maliki olan …’ün harici satış nedeniyle imzaladığı senedin iptali için açtığı davada, aynı nedenle Cumhuriyet Savcılığına sunduğu şikayet dilekçesinde, şikayet nedeniyle kollukta alınan ifadesinde ve davacılardan … tarafından açılan tapu iptal tescil davasında harici satışı ve harici satış nedeniyle davacıların mirasbırakanı …’dan satış bedelini aldığını doğruladığı gerekçesiyle davanın kabulüne, dava konusu 22 parselde davalı … adına kayıtlı 1/2 payın tapu kaydının iptaliyle miras payları oranında davacılar adına tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Mahkemece kararda gösterilen gerekçeyle davalı mirascıların zamanaşımı def’ine ilişkin ret kararı isabetli ise de; tapulu taşınmazların satışı resmi şekil koşuluna tabi olup, haricen satışı TMK’nın 706, BK’nın 213 (6098 sayılı BK’nun 237.), 2644 sayılı Tapu Kanunu’nun 26 ve Noterlik Kanunu’nun 60 ve 89. maddeleri gereğince geçersizdir.

Satış ilişkisinin ikrar edilmiş olması davalının davayı açık kabulü bulunmadığı sürece sonuç doğurmaz. Davalı …’ün davayı açık kabulü mevcut değildir. O halde davacıların kademeli taleplerinden tapu iptal tescil talebinin reddedilip, bedel (tazminat) isteği hakkında denkleştirici adalet ilkesi uyarınca inceleme yapılıp gerçekleşecek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, davanın tapu iptal tescil talebi yönünden kabul edilmesi doğru değildir.

Kural olarak, 10.07.1940 tarih ve 2/77 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme ve 07.06.1939 tarih, 1936/31 Esas, 1939/47 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararlarına göre harici satışın hüküm ifade etmemesi durumunda taraflar verdiklerini geri alabilirler. Bilindiği üzere geçerli bir sebebe dayanmaksızın bir kişinin mal varlığından diğerinin mal varlığına kayan değerlerin eksiksiz iadesi denkleştirici adalet düşüncesine dayanır. Denkleştirici adalet ilkesi ise, haklı bir sebep olmaksızın başkasının mal varlığından istifade ederek kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği bu kazanımı geri vermek zorunda olduğunu ve eski hale getirmede mal varlığında artış olan tarafın yükümlülüğünün bulunduğunu ifade eder.

Ülkemizde yaşanan ve uzun yıllar boyu yüksek oranlarda seyreden enflasyon nedeni ile belli bir miktar paranın verildiği tarihteki alım gücü ile aynı miktar paranın aradan geçen zamana bağlı olarak iade günündeki alım gücünün farklı ve çok daha az olduğu bir gerçektir. Hukuken geçersiz sözleşmeler tasfiye edilirken, denkleştirici adalet kuralı göz ardı edilmemelidir. Davacının harici satış nedeniyle davalı yana bedel ödediğinin kanıtlanması halinde harici satış bedelinin denkleştirici adalet ilkesine göre tazmini gerekir.

O halde mahkemece yapılacak iş; dosyanın bir hukukçu, bir mali müşavir veya muhasebeci ve bir bankacıdan oluşturulacak üçlü bilirkişi kuruluna tevdi edilmesi, harici satış nedeniyle nakten ödendiği belirtilen satış bedeli tutarının, ödeme tarihinden itibaren belirlenen TEFE–ÜFE endekslerindeki artışlar, altın, döviz fiyat ve kurlarındaki artışlar, işçi ve memur aylıklarındaki artışlar ve benzeri ekonomik etkenler gözetilerek ödeme tarihinden dava tarihine kadar uyarlamanın yapılması, uyarlanma suretiyle dava tarihinde vardığı değerin belirlenmesinin istenmesi, bu konuda gerekçeli, karşılaştırmalı, tarafların ve Yargıtay’ın denetimine elverişli rapor alınması, ondan sonra bedel konusunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmesinden ibarettir.

Mahkemece, yazılı gerekçeyle tapu iptal tescil talebinin kabulüne karar verilmesi yukarıda açıklanan Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararlarına ve açıklanan ilkelere aykırı olmuştur.

SONUÇ: Davalılar vekilinin temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle, usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 170,80 TL peşin harcın davalılara iadesine 09.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.