YARGITAY 1. HUKUK DAİRESİ

Tarih: 10.04.2019 Esas: 2018/2175 Karar: 2019/2526

Taraflardan Biri Diğer Tarafın Kasıtlı Aldatmasıyla Sözleşme Yapmaya Yöneltilmişse Yanılma (Hata) Esaslı Olmasa Bile Aldatılan Taraf İçin Sözleşme Bağlayıcı Sayılamaz.

Özet:

Dava, hile (aldatma) hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir. 

MAHKEMESİ : … BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ … HUKUK DAİRESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL 

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin karara karşı … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla, dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava, hile (aldatma) hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, maliki olduğu … parsel sayılı taşınmazını, torunu olan davalı ile babasının kendisinin yaşlılığından istifade etmeleri ve kendisine ölünceye kadar bakacaklarını vaad etmeleri üzerine satış göstermek sureti ile davalıya temlik ettiğini, sonraki dönemde edimlerini yerine getirmediklerini, kendisine bakmadıklarını ileri sürerek davalı adına olan tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

Davalı, davacı ile aralarında ölünceye kadar bakım akdinin söz konusu olmadığını, davacının ihtiyacı nedeni ile taşınmazı sattığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, ispatlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, verilen karara karşı istinaf talebinde bulunulması üzerine, … Bölge Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi tarafından 28.03.2018 tarihli ilamı ile, taşınmazın satış sureti ile temlik edildiği, geçerli bir ölünceye kadar bakım akdinin varlığından söz edebilmek için miras sözleşmesi şeklinde yapılması gerektiği, tapu kaydı ve resmi satış sözleşmesinin aksinin davacı tarafından ispatlanamadığı saptanarak yazılı şekilde karar verilmiş olmasının doğru olduğu gerekçesi ile davacı tarafın yerinde olmayan istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının maliki olduğu 1890 parsel sayılı taşınmazını 19.01.2010 tarihinde satış yolu ile davalı torununa temlik ettiği, çekişme konusu taşınmazın daha sonra imar uygulaması ile 118 ada 8 parsel numarasını aldığı ve 16363/49497 payının davalı adına kayıtlı hale geldiği anlaşılmaktadır.

Bilindiği üzere, Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.

Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.

Somut olaya gelince; davacı tanığı olarak dinlenen davacının eşi, davalının ise babaannesi olan …’nın; “davacı benim eşim davalı ise torunum olur, eşim torunumuz …’a bize bakması karşılığında … da bir taşınmaz devretti, … bizimle önceleri ilgilendi tapuyu devraldıktan sonra ilgilenmez oldu, tapu devredildikten sonra bize düşman oldu artık bizimle konuşmuyor, tapu yaklaşık bir yıl önce devredildi diye biliyorum ancak yinede emin değilim” şeklinde beyanda bulunduğu, yine diğer davacı tanıklarının da çekişme konusu taşınmazın davacı tarafından davalı torununa kendisine bakması karşılığında devredildiğini, ancak davalının davacı ile ilgilenmediğini beyan ettikleri, böylece davacının iradesinin davalı tarafından hile yolu ile sakatlanarak dava konusu taşınmazın devrinin sağlandığı, dosya içeriği ve dinlenen tanık beyanları ile davacının hile iddiasını kanıtladığı anlaşılmaktadır.

Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.

Davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/1.maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6100 sayılı HMK’nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren … 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne, kararın bir örneğinin … Bölge Adliye Mahkemesi 1.Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10.04.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.