YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİ

Tarih: 26.05.2016 Esas: 2016 / 947 Karar: 2016 / 6397

Trafik Kazası Nedeniyle Tazminat – Resmi Şekilde Yapılmayan Harici Satış ile Aracı Satan Kişinin İşleten Sıfat ve Sorumluluğu Vardır.

Özet:

Dava, kasko poliçesine dayalı rücuen tazminat istemine ilişkindir. Trafikte kayıtlı motorlu araçların noterlerce yapılmayan her çeşit satış ve devirleri geçersizdir. Aracın kaza tarihinde kayden maliki aleyhine dava açılmış olup, bu davalı aracın kazadan önce satıldığını savunmuş ise de kazadan önce yapılmış geçerli bir satış sözleşmesi ibraz edememiştir. Harici satış sözleşmesi, aracın işleteni sıfatını değiştirecek nitelikte bir satım sözleşmesi olarak kabul edilemez.  Harici satış ile aracı satan kişinin işleten sıfat ve sorumluluğu vardır. Açıklanan hususlar dikkate alınmaksızın, davanın husumetten reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. 

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın davalı A. H. yönünden husumet yokluğu nedeniyle reddine, diğer davalı … yönünden kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili, müvekkili nezdinde kasko sigortası bulunan araca davalı … adına kayıtlı olup, diğer davalı …’nin sevk ve idaresinde bulunan aracın 27/12/2011 tarihinde çarptığını, sigortalı aracın hasar bedeli olarak 55.000 TL nin davacı şirketçe ödendiğini, kazada davalı tarafın 6/8 kusurlu olduğunu, davalı aracın zorunlu trafik sigortasından alınan 20.000 TL lik ödeme düşüldükten sonra kalan 21.250,00 TL tazminatın ödeme tarihi olan 17/02/2012 tarihinden itibaren kısa vadeli kredilere uygulanacak en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı … vekili, istenen tazminatın fahiş olduğunu, olayda müvekkilinin kusurlu olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Davalı … vekili, aracın galerici olan …’ya satıldığını, bu konuda aralarında anlaşma yaptıklarını ve müvekkilinin araç bedelini ……’dan aldığını, aracın müvekkilinin hakimiyetinden çıktığını, dolayısıyla müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını ayrıca istenen bedelin fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davalı …’a karşı açılan davanın husumet yokluğu nedeni ile reddine,  davalı …’ye karşı açılan davanın kısmen kabulüne, 15.985,34TL tazminatın 23/02/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte bu davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.

Dava, kasko poliçesine dayalı olarak talep edilen rücuen tazminat istemine ilişkindir. Davalı …..aleyhindeki dava, aracın malik/işleteni sıfatıyla açılmıştır.

2918 sayılı KTK’nun 20/d maddesinde trafikte kayıtlı motorlu araçların noterlerce yapılmayan her çeşit satış ve devirlerinin geçersiz olduğu hüküm altına alınmıştır. Somut olayda; trafik kazası 27.12.2011 tarihinde meydana gelmiş olup, dosya içindeki bilgi ve belgelere göre zarara neden olan …… plakalı aracın olay tarihi itibariyle (kayden) maliki davalı ……’dur.

2918 sayılı KTK.’nun 20/d maddesinde, tescil edilmiş araçların her çeşit satış ve devirlerinin, noterler tarafından yapılacağı, noterler tarafından yapılmayan her çeşit satış ve devirlerin geçersiz olduğu düzenlenmiştir.

Somut olayda, aracın kaza tarihinde kayden maliki ….. olup, bu davalı aracın kazadan önce satıldığını savunmuş ise de, KTK’nın 20/d bendi uyarınca, kazadan önce yapılmış geçerli bir satış sözleşmesi ibraz edememiştir. Davalı Atila galeri sahibi olan dava dışı …..lı ile aralarında yaptıkları satış sözleşmesini delil olarak gösterse de bu sözleşme, tek başına aracın işleteni sıfatını değiştirecek nitelikte satım sözleşmesi yapıldığını kabule yeterli değildir.

Mahkemece davalı….’un işleten sıfatı olmadığından onun aleyhindeki davanın reddine karar verilmiş ise de; dava dışı …..’ya araç satışı noterde resmi şekilde yapılmadığından haricen yapılan araç satışı da geçersiz olduğundan, davalı …..’un kaza tarihinde işleten sıfatının bulunduğunun kabulü ile tazminattan sorumluluğuna hükmedilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde bu davalı yönünden davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 26.05.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.